CHP'nin çağrısı ve çok sayıda parti, sivil toplum kuruluşu, sendikanın katılımıyla düzenlenen "Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi" için vatandaşlar, Taksim Meydanı'nda toplanmaya başladı.CHP Düzce İl örgütü de il ve ilçe merkezlerinden İstanbul’a ücretsiz otobüs kaldırdı.  Saat 18.00’de başlayacak miting öncesi Tünel, Tepebaşı, Beşiktaş, Vodafone Arena ve Şişli'de bir araya gelen vatandaşlar, gruplar halinde meydana doğru yürüyüşe geçti.

Türk bayrağı ve Atatürk posterleri taşıyan vatandaşlar, "Darbeye karşı omuz omuza", "Yağma yok, Cumhuriyet var", "Mustafa Kemal'in askerleriyiz", "Türkiye laiktir laik kalacak", "Darbeye geçit yok" şeklinde sloganlar attı..


CHP’nin Taksim Meydanı’nda darbe girişimine protesto etmek için düzenlediği Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi alanına bomba aramasından sonra vatandaşlar alınmaya başlandı. Meydan çevresinde oluşturulan 5 ayrı arama noktasından tek tek aranarak alınan vatandaşlar, meydanda yerini alarak miting başlama saatini beklemeye başladı. Polis ekipleri miting boyunca herhangi bir olumsuzluk yaşanmaması için meydan çevresinde ve meydan içinde yoğun güvenlik önlemi aldı. Bölgede yüzlerce resmi ve sivil polis ekibi güvenliği sağlarken, İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan da beraberindeki polis müdürleriyle birlikte alana gelerek güvenlik önlemlerini yerinde inceledi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, darbe girişimi sonrası Taksim'de yaptığı "Cumhuriyet ve Demokrasi" mitinginde 10 maddeden oluşan Taksim manifestosunu açıkladı. Kılıçdaroğlu 10 maddeyi okuyarak meydanda bulunan yüzbinlerce kişiden manifestoyu oylaması için ellerini kaldırmalarını istedi. Meydandakiler ellerini kaldırarak manifestoyu onayladı. Kılıçdaroğlu, dünya medyasına seslenerek böyle bir şeyin ilk defa yapıldığını söyledi.

İşte Kılıçdaroğlu'nun 10 maddelik Taksim manifestosu:

1) 15 Temmuz darbe girişimi parlamenter demokrasimize karşı yapılmıştır. TBMM bombalanmış; ama bombalar altına parlamento görevini yapmış ve darbeyi püskürtmüştür. Bu darbe girişiminin sorumlularını iç ve varsa dış destekçilerini kınıyor ve lanetliyoruz.

2) Bütün siyasal partiler, darbe girişimine karşı çıkmış demokrasi konusunda Türkiye'de tartışmasız bir ortak payda oluşmuştur. Bu ortak tutum ve anlayış, siyasette uzlaşma kültürünün güçlenmesine de katkı vermek zorundadır.

3) Her türlü darbeye ve parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayete karşı çıkmak tüm demokratların, demokrasiden yana olanların bu ülkeye namus borcudur. Hep birlikte ve her zaman ne darbe, ne dikta; yaşasın tam demokrasi demeliyiz ve söylemeye devam etmeliyiz.

4) Demokratik parlamenter sistemimize karşı yapılan darbe girişimi halkın direnme hakkını kullanmasıyla ayrı bir anlam ve boyut kazanmıştır. Direnme hakkı demokrasiyi korumanın meşru bir yolu olarak ortaya çıkmıştır.

5) Demokrasimizin teminatı olan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkesinin Türkiye için ne kadar yaşamsal olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti bizi çağdaş uygarlığa taşıyacak olan en temel anahtardır.

6) Bu darbe girişimi Anayasa'da, yasama yürütme ve yargı olarak yer alan güçler ayrılığı ilkesinin demokrasideki denge ve denetleme işlevinin güvencesi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur

7) Balyoz, Ergenekon ve Casusluk gibi davalarda mağdur edilen insanların itibar ve haklarının iadesi kaçınılmaz olarak bütün siyasal partilerin gündeminde olmak zorundadır.

8) Bu darbe girişimi devlet yönetiminin liyakata dayanması gerektiğini çok açık bir biçimde ortaya koymuştur. Devletin yapılanmasında siyasal yandaşlık, akrabalık, cemaatçilik tarikatçılık değil; bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır.

Bir başka anlatımla devleti yönetme yerine, devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz. Bu bağlamda devletin yeniden inşası zorunludur.

9) İnancı, kimliği yaşam tarzı ne olursa olsun bu ülkenin güzel insanları; bu ülkenin caddelerinde, sokaklarında, meydanlarında, parklarında özgürce gezebilmedir. Hiç kimse unutmasın 15 Temmuz darbe girişimi 3. sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablodur.

Bu ülkenin insanları 3. sınıf demokrasiye değil, özgürlükçü demokrasiye yani tam demokrasiye layıktır. Türkiye tümüyle darbe hukukundan ayrılmalıdır.

10) Devlet kinle, öfkeyle, ön yargıyla yönetilmez. Darbe girişiminde bulunanlar hukuk içinde hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalınarak yargılanmalıdır. Devletin vakarı ve ciddiyeti bunu zorunlu kılmaktadır. İşkence, kötü muamele, baskı tehdit, devleti darbecilerle aynı duruma düşürür. Buna izin verilmemelidir" dedi.