Ramazan-ı Şerif’iniz hayırlı, mübarek olsun.

Dün, Düzce Valisi Sayın Cevdet Atay “yüreğimizi ısıtıyor” dediği bir yere gittik. Gittiğimiz yer Düzce Valiliği’nin konteyner üretim merkeziydi. Şöyle bir rakam verelim; 400 adet deprem bölgesinde, asrın felaketinin olduğu yerde, Türkiye genelinde günlük 400 adet konteynerin 200 adeti piyasadan toplanıyor, 80 tanesi şu anda Düzce Valiliği tarafından yapılıyor. Bu da şu andaki rakamın aşağı yukarı yüzde 20’sine tekabül ediyor. Hedef 100 yani yüzde 25 oranında. Düzce depremi yaşayan bir bölge olarak, deprem riski olan bir bölge olarak bu asrın felaketinde vilayetin, İl Özel İdaresi’nin tüm çalışanlarının gayretiyle altın bir madalya takacak, tarihe yazacak güzel bir hizmete sebep olmuş Sayın Vali’miz başta olmak üzere Genel Sekreter’imize ve tüm çalışanlara Allah kolaylık versin. İftihar ettik, gurur duyduk. İşin enteresan boyutu çok önemli, burası çok önemli; içeriye girdiğimiz zaman tüm çalışanların gözlerinde ateş gibi Vali Bey’lerini, Vali abilerini, devlet abilerini gözlerinin içi güle güle takip ediyorlar. Onlara da çalışan noktasında piyasa şartlarından daha uygun bir maaş ve prim sistemi ve kazanç sistemi sunulmuş çünkü imkânlar üretilirken konteynerler yapılırken kâr amacı gütmediğinden dolayı işçilik noktasında ve hızlanma noktasında, sayı noktasında mükemmelliği yakalamak adına teşvik edilmiş. Sayın Vali’mizi, tüm çalışanları ve bu konuda emek verenleri tebrik ediyoruz. Konteynerler üretiliyor, AFAD karşılıyor ekonomik olarak ve her gün iki tane konteyner gidiyor. Burada emeği olan, bu işletmede emeği olan, burada mücadele veren ve buraya katkı sağlayan iş dünyası üreten, imal eden, bunu çalışana hepsinden Allah razı olsun. Çünkü o kışta bu kıyamette ve o şartlarda yağmurda selde gördük yaşayamayan insanlara yaşam alanı açmak için hizmet boyutunda değil de ibadet boyutunda bir çalışma. Allah kolaylık versin.

Dün akşam saatlerinde Düzce Eski Belediye Başkanı Mehmet Keleş bomba gibi siyasi kulislere düştü, Düzce kamuoyuna düştü; Milliyetçi Hareket Partisi’nden Milletvekili Adayı oldu. Aday adayı ama toplumdaki karşılığı aday. Genel Merkez’e müracaatını yaptı. Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli’yle fotoğrafını çekti yola girdi. Ama giriş ne giriş Düzce’deki bütün siyasi dengeler altüst oldu.

Akabinde yine Erkan Seçkin biliyorsunuz Türk Savunma Sanayii stratejisinde çok güzel üretimler, çok stratejik yatırımları yöneten bir isim. Anavatan Partisi Gençlik Kolları Genel Başkanlığı’ndan beri siyasetin içinde olan yani bu işin hem tarlasında hem mutfağında hem garsonluğunu bilen tabiri caizse, bir idareci o da aday oldu. O da Düzce’de beklenen aday. Hepsi birbirinden kıymetli Cumhuriyet Halk Partisi’nde, Milliyetçi Hareket Partisi’nde, Ak Parti’de, Deva Partisi’nde İYİ Parti’de çok böyle ses getirecek bir aday şu ana kadar gelmedi. Deva Partisi’nde öyle bir aday yok. Gelecek Partisi’nde öyle bir aday yok. Ama burada nerede bir aday var; Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi Ak Parti’de var. Ak Parti’de eski mi olur yeni mi olur artık onlar nasıl belirlerse, Milliyetçi Hareket Partisi Mehmet Keleş ismiyle Düzce’de bir siyasi sarsıntı yaşattı. Cumhuriyet Halk Partisi’ne gelince orada yine toplumda merkez sahadan gelme olan Faruk Darıyerli ismi ön plana çıkıyor ilk sıralarda. Tabi Parti’nin bileceği iş, hangi ismi nereye koyar. Önemli olan memlekete faydalı olsun.

Ramazan-ı Şerif’e giriyoruz. Güzel dileklerimiz oldu. Herkese Allah güzel dileklerle yaşamak nasip etsin. Bir hikâye var beni de anlatıyor, siyaseti de anlatıyor, Düzce’yi de anlatıyor:

Simon ve Salomon ikisi de Yahudi iş adamı. Musevi diyelim. Birbirlerine ticaretteki sadakatleri ve samimiyetleri tartışılmayacak ve dayanışmaları en üst seviyede olan bir ticari zihniyet olan insanlar. Simon Salomon’dan borç istiyor ticareti için 2 ay sonra vereceğim diyor. Salomon da parayı veriyor. Bir ay geçiyor. Simon’un işleri düzelmiyor. Artık gün geçtikçe, paranın ödeme tarihi geldikçe, gecelerine kâbus gündüzlerine dert olarak bitmiyor. 15 gün kalıyor ödeme gecesine, 15. Gece Salomon’un kapısını çalıyor. Ben senden borç istemiştim, iki ay sonra vereceğim demiştim, 15 gün kaldı ben 15 gün sonra bu borcu ödeyemeyeceğim. 15 gündür gecem kâbus günüm dert diye geçiyor. Ben uyuyamıyorum düşünmekten, 15 gün sonra ödeyemeyeceğim, bundan sonrasını sen düşün diyor.

İnşallah memleket, millet, devlet kazansın. Siyaseti yapan da hizmeti yapan da bu memlekete hizmet için yapıyor. Gerisi teferruat. Memleket önce mesele, gerisi teferruat.

Ramazan-ı Şerif’iniz hayırlara vesile olsun.

Cuma günü akşamı başka bir konuda takip ettiğimiz bir konuda çok önemli gelişmeler var bunlarla paylaşmak üzere.

PROGRAMIN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ...