Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)’ne bağlı İnşaat Mühendisleri Odası Düzce İl Temsilciliği yönetimi, 17 Ağustos Marmara Depremi’nin 20. yıldönümü nedeniyle kameraların karşısına geçti. Temsilcilik binasında düzenlenen basın toplantısında yapılaşmadaki yanlış adımlara dikkat çekildi.

İnşaat Mühendisleri Odası Düzce İl Temsilcisi Hüseyin Aydoğdu, “Geride bıraktığımız 20 yıl boyunca ne yazık ki bu acı dersin gereklerini yerine getirme noktasında adımlar atılmadı.” diyerek, depreme hazırlıklı olunabilmesi için alınması gereken tedbirleri sıraladı.



Daha Büyük Acılar Yaşamamak İçin Depremi Unutma, Unutturma!

Aydoğdu, şunları kaydetti:

“Deprem değil uygunsuz konut öldürür" tanımlaması doğru ancak eksik bir tanımlamadır. Çünkü konut, yer seçiminden planlamaya, projelendirmeden programlamaya, inşadan denetlemeye uzanan ve bir bütünlük taşıması gereken yapı üretim sürecinin bir ürünüdür. Bu nedenle süreç bir bütün olarak ele alınmalı ve öldürenin deprem değil bilim ve tekniği yok sayan, günübirlik çıkar odaklı ve ranta dayalı "bozuk yapı üretim süreci" olduğu gerçeği görülmelidir."





“Derhal adım atılmalıdır”


Benzer felaketlerin bir daha yaşanmaması için bilimin ışığında düzenlemeler yapılması gerektiğine vurgu yapan Aydoğdu, şöyle devam etti:

“Benzer felaketleri bir daha yaşamamak için derhal adım atılmalıdır. Yapı denetimi sistemi TMMOB ve bağlı Odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla kamusal bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir. Ülke genelindeki yapılar incelenerek riskli yapılar tespit edilip güvenli hale getirilmelidir. Uygun olmayan zemin ve arazilerdeki yapılar derhal boşaltılmalıdır. Tüm yaşam alanlarımız bilimin ve teknolojinin rehberliğinde, insanların ihtiyaçları doğrultusunda ve doğayla barışık biçimde yapılandırılmalıdır.”



 “Kaçak yapılar affedilmemelidir”


“Depreme hazırlıklı olmak için doğanın sesine kulak vermemiz gerekiyor” diyen Aydoğdu, açıklamasını şu ifadelerle noktaladı:

“Bilimin, tekniğin ve insan yaşamının dikkate alındığı bir kentleşme ve yapılaşma yerine, kişi ve grupların çıkarlarına dayalı bir yapılaşma anlayışı kentlerimizi yaşanmaz bir hale getirmiştir. Ormanlar, ağaçlar, yeşil alanlar, su havzaları, park ve bahçeler yok edilerek kentlerde boş alan bırakılmazken, güvenli yapı ve yaşanabilir bir çevrenin yaratılması ülkenin karar vericilerinin öncelikleri arasında yer almamıştır.

Biz inşaat mühendisleri Odasının, Odaya bağlı şubelerin ve temsilciliklerin yöneticileri olarak bilim ve tekniğe bağlılığın Ülkemizin ve halkımızın aydınlık geleceğinin biricik yolu olduğuna inanıyor ve bu inançla depremin bir afet değil doğa olayı olduğunu, onu afet yapanın rant yaratma politikaları ve buna bağlı olarak işletilen bozuk yapı üretim süreci olduğunu kamuoyu ile paylaşıyoruz."


Haber: H. DURNA
Görüntü: T. BEKTAŞ