Düzce’de yaşamakta olan Özge ve Orçun Togan çifti birçok insanın hayallerini süsleyen dünyanın en kuzey bölgesindeki Nordkapp'a 45 günlük bir yolculuk sonucunda ulaştılar. Motosiklet ile Düzce’den çıktıkları yolda birçok zorluğun yanında güzelliklerle de karşılaşan çift bu süreci yola çıkmak isteyenler için tüm detaylarıyla açıkladı.



Düzce’de seslendirme sanatçılığı ve aynı zamanda fotoğraf ve video ile uğraşan Orçun Togan yolculuğuyla ilgili şu ifadelerde bulundu:

“Uzun yıllardır motosiklet kullanıyorum.. Eşimle beraber gezmeyi acayip seviyoruz. O yüzden vakit buldukça nereyi bulursak oraya gidiyoruz.”



"2 sene boyunca para biriktirdik"

Düzce’de İngilizce öğretmenliği yapan Özge Togan ise bu bizim hayalimizdi diyerek şöyle konuştu:

“Yıllardır hayalini kurduğumuz bir şeydi bu. Herkese tavsiye ederiz bu arada, vazgeçmeyin hayallerinizden. İki sene kadar bekledik tabi biraz para biriktirdik bu süreçte. Daha sonrasında karar verdik. Nordkapp' var. Norveç’in en ucu. Burası Avrupa Kıtası’nın araçla gidilebilen en son noktası. Bir başka tabirle dünyanın ucu diye tabir ediliyor. Oraya gitmeye karar verdik çünkü oraya giden her motorcu bizim camiada hacı oluyor. Bizde hacı olalım dedik ve gittik. Yaklaşık 45 gün falan sürdü yolculuk 17 bin kilometre yol yaptık. Baya zorluk çektik çünkü hem mental olarak hem de fiziksel olarak zor bir yolculuktu bizim için. Çok ıslandık çok soğuk yedik, çok üşüdük, çok kavga ettik ama bunlara rağmen çok zevkliydi.”



“Çok fazla Türk ile karşılaştık”

Yolda karşılaştıkları zorluklardan ve Türk plakalarının ilgi görmesinden bahseden Özge Togan şu ifadelerde bulundu:

“Yolda çok fazla şey yaşadık. Bunların kısmen tabii ki zorlukları oldu. Ama her zorlukta bir güzellik saklıdır derler. Hiç aynı dili konuşmadığımız insanlar da bize çok yakınlık gösterdiler. Zaten ilgi çeken bir şey. Özellikle Türk plaka gördüklerinde çok şaşırıyorlar. Dünyanın bir ucuna gidiyorsunuz. Bir kadın bir erkek olarak. Zaten merak ediyorlar. Hemen sizinle kontak kurmaya çalışıyorlar. Türkler keza öyle. Çok fazla Türk ile karşılaştık. Beni en çok insanların o ilgisi ne bileyim üşüdüğümüzde veya suratımız biraz asıldığında bir şeye ihtiyacınız var mı şeklinde bize yaklaşmaları çekti diyebilirim.”





 “Küçük yerlerde sıkışıp kalmayı sevmiyoruz”


Yola çıkmaya nasıl karar verdiklerini anlatan Özge Togan konuşmasına şöyle devam etti:

“Ben motorla seyahat etmeyi bırakın motosiklet fikrine çok uzak bir insandım. Ama tabii hayatınızdaki insan sizin de maceralarınızı ya da hislerinizi değiştirebiliyor. Ben bunun korkulacak bir şey olmadığını hissettikten sonra karar verdim. Zaten gezmeyi çok seviyorum. Motosiklet ile gezmeninde çok büyük bir keyif olduğunu düşündüm. Daha önce İtalya’ya da motosiklet ile gitmiştik. Bana sorarsanız neden öyle bir yol diye, ben Nordkapp’ı da bilmiyordum. Eşim sayesinde böyle bir yer olduğunu öğrendim.  Benim için biraz sıkıcılıktan, rutinlikten uzaklaşmak anlamına geliyor. Zaten küçük bir yerde yaşıyoruz. Hani bir şeylerden kaçmak ve kendimizi biraz yenilemek, yeni insanlar tanımak istiyoruz. Bir de dünya çok büyük bir yer. Biz böyle sıkışıp kalmayı çok sevmiyoruz doğduğumuz ve doyduğumuz yerlere. Merak diyelim biraz daha işin içinde.”



“43 günde 20 ülke”


20 ülke gezdiklerini belirten Orçun Togan para biriktirerek çıktıkları bu yolda hissettiklerini şu cümlelerle açıkladı:

“Yolda olmayı seviyoruz. Daha öncede yine İtalya’ya gitmiştik. Ne kadar uzun yol yaparsan o kadar daha çok gitme isteği duyuyorsun. Özellikle bir amaç için değil ama bunu çok istediğimiz için yapıyoruz. Mesela geldik buraya çok da az bir süre oldu geleli ama yine bir yere gidelim diyoruz. Duramıyoruz yerimizde. O yol seni çağırıyor garip bir şekilde. Bir özgürlük veriyor insana. Hatta önümüzdeki yaza planlarımız var. Yine para biriktirebilirsek tabii. Çünkü biz hep biriktirip böyle bir şey yapıyoruz. Ya Moğolistan y da İspanya, Fas taraflarına gitmeyi düşünüyoruz. Yol hep çağırıyor yani. Yaklaşık 43 gün sürdü Düzce’ye geri dönmemiz. 20 ülkeye yakın yer gezdik.”





“İklim şartları bizi zorladı”


Yolculuk esnasında yaşadıkları en büyük sıkıntının iklim koşulları olduğunu belirten Özge Togan şunları söyledi:

“Yaşadığımız en sıkıntılı anlar genelde hava durumlarıyla alakalı şeyler. Onun dışında gerçekten keyif verici. Yani güneş açtığı zaman her şeyi unutuyorsunuz. İyi havada motorla yol yapmak gerçekten çok kolay ama yağmur bizi o soğuk iklimlerde özellikle Slovenya’dan sonra çok çok zorladı. Yani 22-25 gün yaklaşık soğuk ve yağmurlu havada sürdük. Biz bir yerde sürekli kalmayı da sevmediğimiz için bir an önce o Nordkapp'a​ ulaşmak hedefiyle sık sık yol yaptık. Sanırım iklim şartlarıydı canımızı en çok sıkan şey.”  



"Gece gündüz kavramı yok"

‘Kuzey Işıkları’nı gördünüz mü?’ sorusuna yanıt veren Özge Togan şu ifadelerde bulundu:

“Birçok insanın sorduğu başka bir soruda ‘Kuzeye gittiniz ve Kuzey Işıkları’nı gördünüz mü’ oluyor. Ne yazık ki görmedik. Çünkü bu mevsimde orada hep gündüz. Yani hava hiçbir şekilde kararmıyor. Bizim bunu algılamamızda uzun sürdü. Bir kasabaya giriyoruz, çok güzel bir kasaba ama ortalıkta kimse yok. Saate bakıyoruz işte saat akşam 8-9. Zar zor açık bir yer bulup karnımızı doyurmak için girdiğimizde orada sorup öğrendik. Burada insanlar 6 da 7 de evlerine gidip uyurlar, gece 4 de kalkıp hayat başlar. Gece gündüz farkının yaşanmaması bizim açımızdan artı oldu çünkü çadır attığınız yerlerde çoğu zaman gece karanlığında uyumak bilmediğiniz yerlerde ilk etapta bir tedirginliktir. Sürekli gündüz olduğu için ekstra bir sıkıntı hiç yaşamadık. Bu böyle bir anıydı.”



“Halisünasyon görüyorum zannettim”

Yolculuk esnasında birçok ilginç olay yaşadıklarını belirten Özge Togan şu ifadelerde bulundu:

“Çok ilginçlikler yaşadık. Daha önce hiç görmediğim hayvanlar gördüm. Bize Norveç tarafında Nordkapp'a​ çıkarken çok fazla geyik göreceksiniz demişlerdi. Ben o çok fazlayı görünce anladım. Geyiklerle beraber yol yapıyorsunuz. Mesela yaşayan en büyük geyik türü varmış sığın. Ben daha önce sığın denen bir hayvanın varlığından bile haberdar değildim. Bir gün İsveç’te sürüyoruz, karşımızdan çok heybetli bir hayvan geçti. O kadar yorgun ve uykusuzuz ki halisünasyon görüyoruz zannettim önce. Çünkü çok güzel bir hayvan daha önce hiç görmediğim bir şeydi. Mesela bu çok ilgimizi çekmişti.”
 


“Paranızı çöpe atacağınız eşyalara harcamayın”

Son olarak imkanı olan herkesin böyle bir deneyim yaşaması gerektiğine vurgu yapan Özge Togan şunları söyledi:

“Özellikle imkanı olan insanların aynı yerde sabit durabilmelerine şaşırıyorum. İmkan varken çok daha kolay. Kesinlikle gezsinler. Öğrensinler, yeni yerler görsünler. Bizim gibi imkanları kısıtlı olan ya da birikimleriyle hareket eden kişilere söylemek istediğim şey de şu; o parayı kenarda tuttuğunuzda çok büyük bir şey alamayacaksınız. Aynı parayı 3-5 yıl sonra çöpe atacağınız şeylere harcayacaksınız. Gezmeyi seviyorsanız ve bu yönde merakınız varsa bence biraz da o yönde çaba gösterin.”



‘Evlenip mobilyacı gezeceğinize dünyayı gezin’

İlber Ortaylı’nın ‘Evlenip mobilyacı gezeceğinize dünyayı gezin’ sözünü hatırlatarak konuşmasına şöyle devam etti:

“Bizim gördüğümüz ve tanıştığımız gezginlerin yüzde 90’ı bizden daha küçüklerdi. Bu hem çok sevindirici hem de çok üzücü. Biz kendimizden 15-20 yaş küçüklerin dünyayı gezdiğini gördüğümüz zaman, bisikletle, yürüyerek, otostop çekerek… Hem mutlu olduk hem de sorguladık. Tabi bu da geleneklerin getirdiği bir şey aslında ama biraz yanlış bir sıra takip ediyor gibiyiz. İşte önce bir düzen kurayım, çocuk yapayım, sonra yapamadıklarımıza üzülüp ‘Vah!’lanıyoruz. Aslında bunun tersini yapsak bence çok daha mutlu bireyler olabilir.”

Haber: H. DURNA
Görüntü: T. AKARSU- T. BEKTAŞ