Yaklaşık bir yıldır huzurevi sakinleriyle sürdürülen drama çalışmalarıyla başlayan ve tiyatro oyunu ile sonlandırılan süreci Keçeli şöyle özetledi:

 “Öncelikle bu çalışmaya; katılımcıların sözel ve bedensel ifade gücünü, iletişim becerilerini arttıran ve grup dinamiğinin hızlıca oluşmasını sağlayan yaratıcı drama çalışmalarıyla başladık. Yaşlıların kendilerini ifade etmelerine, duygularını tanımlamalarına ve dışa vurmalarına yönelik doğaçlama çalışmaları yaptık. Bu süreç hem benim onları tanımamı, hassasiyetlerini öğrenmemi, hem de onların kendi yapabilirliklerini fark etmeleri ve grup arkadaşlarıyla bir dil tutturmaları açısından oldukça verimli geçti. Ayrıca bu ön hazırlık sürecinde; keyifli oyunlar aracılığıyla grup, tiyatro dünyasıyla da tanışmış oldu. Bu çalışmalar yaşlıların kendilerine ve gruba güvenmelerini sağladı ve birlikte bir oyun çıkartabilecekleri inancını yarattı. Benim bu süreçteki rolüm, katılımcıların uzun zamandır kullanılmadığı için körelen yetilerini, tekrar işler hale getirmek oldu.”



“Bazı cümlelerime müdahale ettiler, ‘Biz olsak bunu böyle söylemezdik’ dediler”


“Nasıl bir oyun sergilediğiniz?” sorusuna, Keçeli’nin yanıtı ise şöyle oldu: “Onlarla birlikte yol aldım, onlara rağmen herhangi bir şey yapmadım. Bu yüzden, yaşlıların rızası ve hatta arzusuyla yaşantılarından yola çıkan bir oyun kaleme almaya karar verdim. Bir yıldır onlarla birlikteyim ve çok şey öğrendim. Sayelerinde ve  katkılarıyla, kısa bir oyun yazdım; yaşa dayalı ayrımcılığa neden olan, yaşlılığı ve huzurevinde olmayı bir tür düşkünlük gibi algılayan yaygın anlayışı mizah yoluyla hicveden, onu görünür kılan bir oyundu bu… Oyunumuzun son hali neredeyse son güne kadar değişti. Diledikleri gibi ekleme çıkarma yaptılar. Bazı cümlelerime müdahale ettiler, ‘Biz olsak bunu böyle söylemezdik’ dediler. Duruma uygun başka ifadeler önerdiler. Kimi zaman onlar beni ikna etti, kimi zaman da ben onları. Grup olarak, tek gözettiğimiz şey; yaptığımız değişikliklerin oyunumuza; yani anlatmak istediğimiz hikayenin bütünlüğüne, tutarlılığına zarar verip vermemesiydi.  Gerçekten çok keyifli kolektif bir çalışma oldu. Bu yüzden oynarken onlar da çok keyif aldı, izlerken seyirciler de.”

 “Sandığınız Gibi Değil” adlı oyun diğer huzurevi sakinleriyle buluşmayı bekliyor

Bu grupla süreci tamamladıklarını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Fatma Keçeli, “Artık sıra onlarda. Umuyorum oyunu çeşitli yerlerde sergilemeye devam ederler. Türkiye’nin farklı bölgelerindeki huzurevlerine turne yapmalarını çok arzu ederim. Ayrımcılığa neden olan geleneksel yaşlılık ve huzurevi algısını mizah yoluyla kıran bu oyunu, diğer huzurevi sakinlerinin, kendi yaşıtlarından izlemeleri, onları da kendi sözlerini söylemeleri için motive eder, güçlendirir diye düşünüyorum. Çalıştığım gruptaki değişimi ve gelişimi çok yakından takip ettiğim için, bu tür çalışmaların yaygınlaşmasını gönülden diliyorum.” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Haber: C. ÜSTÜNER