Düzce’de 3-6 yaş aralığındaki çocuklara Montessori Yöntemi ile hizmet veren Doğuş Ata Koleji Anaokulu’nun Kurucusu Serap Turan, Öncü TV ekranlarında geniş bir izleyici kitlesine sahip olan Manşet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Canan Üstüner’in hazırlayıp sunduğu “Güne Merhaba” programına konuk oldu.

Özel Doğuş Ata Koleji Anaokulu’nda öğrencilere verdikleri okul öncesi eğitim ile ilgili Üstüner’in sorularını yanıtlayan Turan, pandemi nedeniyle okulda öğrenci ve öğretmenlerin sağlıkları için gerekli tüm önlemleri aldıklarını söyledi. Kaliteli bir eğitimle öğrencilerini geleceğe hazırladıklarını belirten Turan, büyük dünya devletlerinin eğitim sisteminde uyguladıkları Montessori eğitim programı ile çocukları geleceğe hazırladıklarını vurguladı.

“Öğrencilerimize anne – baba şefkati gösteriyoruz”

16 yıllık bir eğitimci olduğunu ve aynı zamanda Montessori Eğitmeni olduğunu söyleyen Turan, anaokulunda çocuklara anne ve baba şefkati gösterdiklerini belirtti.

 Programda kısaca kendisini tanıtan Turan, şunları kaydetti:

“Özel Doğuş Ata Koleji kurucusuyum. 16 yaşında bir kızım, 11 yaşında bir oğlum ve 14 aylık bir bebeğim var. Üç çocuk annesiyim.  Okul Öncesi Öğretmenliği mezunuyum. Okullarımızda, aynı zamanda belli başlı devlet anaokullarında 12 yıl öğretmenlik yaptım. 

Kendim aynı zamanda Montessori Eğitimcisi’yim. Eğitmen eğiticisiyim. Aynı zamanda okulumuzdaki öğretmenlerimiz bu eğitimden faydalandılar. Okulumuzdaki eğitmenlerimiz benim tarafımdan Montessori eğitimi aldı. Düzce Üniversitesi’ndeki okul öncesi eğitmenlerimize de okulumuzdaki Montessori Atölyesi’nde eğitim verdik. Bu atölyemizden şuan çocuklarımızda faydalanıyor.”   

“Okulumuzda Montessori Eğitim Programı uyguluyoruz”

Anaokulunda uyguladıkları Montessori Eğitim Programı ile ilgili bilgi veren Turan, şu ifadelere yer verdi:

“Biz öğrencilerimize, Montessori materyallerini aldığı zaman, istediği vakite kadar özgür kullanma olanağı sunuyoruz. Yani bir çocuk bir materyali aldığında süresiz o materyal üzerinde tekrar yapma olanağına sahip. Biz çocuklarımıza asla sınırlama koymuyoruz bu dönemde. Montessori çocuklarımız özeldir, tektir. Çocuklarımızın sınırları vardır, bir çizgisi vardır. Çocuklarımız bu sınır içerisinde kendi sınırlarına istemedikleri sürece müdahale edilmesini istemezler. Başkalarına da müdahale etmezler. Bu konuda bilinçlendirilmiş çocuklarımız. Çocuklarımız aslında programlanmış eğitimlerden hoşlanmamaktadır. Alışagelmiş eğitim sürecinde çocuklarımız program doğrultusunda eğitimlerini sürdürüyor. Tabii ki bizde Montessori’de program doğrultusunda eğitimlerimizi veriyoruz fakat çocuklar özgür. Çocukların bir birey olduğunu, bir yetişkin gibi davranmamız gerektiğini eğitimci zaten biliyor ve ona göre yönlendirmelerini yapıyor. Çocuk bir masada o gün öğretmeninin programında elma varsa, kırmızı rengini vermek varsa,  çocuk o elmayı kırmızıya boyaması gerektiğini öğretmeni ona söylüyorsa çocuk o gün sarıya boyayacaktır, boyamak istiyordur. O günkü ruh haline göre yeşile boyayacaktır, sarıya boyayacaktır. İşte biz çocuğumuza “hayır, elma kırmızı olmalıdır” dememeliyiz. O gün o çocuk elmayı pembeye boyadıysa, boyayabilir onun iç dünyasıyla alakalı. Asla bir yönlendirme yapmamamız gerekiyor. Montessori çocuklarımız sessizlikten hoşlanırlar. Düzenden hoşlanırlar. Planlanmış eğitimlerden hoşlanmazlar. Toplu derslerden ve öğretmen masasından hoşlanmazlar. Yani çocuklarımız özgürdür. Öğretmen alışılagelmiş sınıflarda olduğu gibi sınıfta işte bir öğretmen masası, bir düzen, eski alışılagelmiş sınıflar gibi… Hayır öğretmen gözlemcidir Montessori’de. Sadece gözlem yapar. Yönlendirir. Bir çocuk bir materyali, materyal üzerinde 3-4 saat incelediği oynadığı oluyor çünkü biz bunlarla çok sık rastlaştık.  Bir çocuk materyali yapıyor bozuyor, 

yapamadığı noktada biz ebeveynleri veya öğretmenleri olarak onu asla yönlendirmememiz gerekiyor.”

“Öğrencilerimizi Koronavirüs salgınına karşı eğitiyoruz”

Fiziki koşulları hakkında bilgi verdiği anaokulunda eğitim gören öğrencileri koronavirüs salgınına karşı eğittiklerini de ifade eden Turan, şu şekilde devam etti:

“Özel Doğuş Ata Koleji’nin 2017 yılının Mayıs ayında faaliyete geçti. Okulumuz Memursen Sitesi içerisinde yer almaktadır. Okulumuzun iki girişi vardır. Bir site içerisinden girişimiz, bir de ikinci site dışından girişimiz var. Biz iki girişi de kullanıyoruz. Velilerimizin daha kolay ulaşım sağlaması açısından. Düzce’nin her yerinden gelen çocuklarımız, velilerimiz var. Kurumumuz iç mekan olarak 1500 metre kareye sahip, 3 katlı bir binamız var. 56 metre karelik sınıflarımız, dersliklerimiz mevcuttur. Bunun dışında dokuz dersliğimiz, branş sınıflarımız, Montessori Atölyemiz, mutfağımız, çocukların mutfakta tabldotlarıyla kendilerinin yetişebilecekleri, alabilecekleri alanlar oluşturup, profesyonel mutfak tasarlanmıştır çocuklarımız için. Bunun dışında mesafe kurallarına uyarak da, okulumuz gerçekten çok büyük, mutfakta pandemi döneminden dolayı kontrollü mesafeyi çocuklarımıza öğretmemiz gerekiyor. Çünkü virüs tüm yaşantımızı etkilemiş durumda. O yüzden biz bu eğitime en baştan başlıyoruz.”  

“İngilizce ve Almanca Atölyelerimiz var”

Anaokulunda çocukların yaratıcılıklarını ortaya çıkartmak için özel eğitim programları düzenlediklerini kaydeden Turan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Biz çocuklarımızla birebir, gerçeğe yakın ve çocuklarla birlikte tasarladığımız oyuncaklarla oynamayı tercih ediyoruz. Branş derslerimizde de İngilizce, Almanca atölyelerimiz var. Bunun dışında bir kapalı oyun parkımız var. Bu oyun parkımızda hijyen kurallarına uygun, çocuklar her kullanımdan sonra dezenfekte edilmekte. Bunun dışında çocuklar oyun parkına üçerli, dörderli gruplar halinde alınmakta. Kullandıktan sonra tekrar dezenfekte edilmekte. Okulun kullanım alanları da aynı şekilde dezenfekte edilmekte. Okulumuzun bir de bahçesi var. İç ve dış derslik olarak biz en çok bahçemizi kullanıyoruz. Biz tamamen doğal, ormanla iç içe eğitim vermeyi amaçlıyoruz. Okulumuz içerisinde denge yürüyüşleri, çocukların 

yarış yapacakları alanlarda oyun parkurları, mini hobi bahçemiz, çocukların bitki yetiştirecekleri, o bitkileri kendileri ekip biçiyorlar. Biz Nisan, Mayıs aylarında fidelerimizi aldık ve diktik. Her çocuk kendi fidelerini dikti, tutmayan fideleri tekrar diktik. Aynı zamanda hayvanat bahçemiz var. Orada tavuklarımız, bıldırcınlarımız, koyunlarımız, hatta kuzularımız olacak iki koyunumuz hamile. Her çocuk okulumuzda görevlendirilir. Herkes sorumluluklarını bilir. Hayvanat bahçesinin sırayla temizliği yapılır. Bunun dışında üstü gölgelikli kum alanımız var. Çocukların gerçekten severek oynadıkları, yaratıcılıklarının geliştiği, çocuklarımızın orada hayal güçlerini dünyalarını aktardığı bir alan. Bu alana bağlı olarak da küçük bir mutfağımız var okulun bahçesinde, ahşap.”

“Okulumuzda koronavirüs salgınına karşı tüm önlemleri aldık”

Koronavirüs salgınına karşı Özel Doğuş Ata Koleji Anaokulu’nda gerekli tüm önlemleri aldıklarını dile getiren Turan, şunları söyledi:

“15 Mart’ta sayın bakanımızın açıklamasıyla okulumuz kapandı. Biz değil sadece bütün okullarımız kapandı. Biz bu süreçte okulumuzdan hiç ayrılmadık. Okulumuzda tamamen iç ve dış boyamaları yapıldı, halı ve perdelerimizi temizlik şirketine verilerek hemen dezenfekte edildi. Sınıflarımız, tuvaletlerimiz, mutfağımız, koridorlarımız, buna bağlı olarak branş sınıflarımız ve çocukların sıklıkla elledikleri kapı kolları, elektrik prizleri, sık kullanılan yerler her gün birkaç defa dezenfekte ediliyor. 15 Mart’tan itibaren 3 ay okulumuzdaydık, bütün tedbirlerimizi almaya çalıştık. Daha sonra bakanımızın yeni bir açıklamasıyla, okulların açılacağını söyledi. Özel okulların isteğe bağlı olarak açılabileceğini duyurdu. Biz bu süreçte zaten hazırdık. 1 Haziran’da okulumuzu açtık. Çocukların ruhsal ve duygusal açıdan etkilenmemeleri için okulların açılması gerektiği taraftarıyım. Mutlaka okullarımızın açılması gerekiyor. Önlemlerimizi alarak tabii ki, denetlenerek. Bilinçli veliler olarak çocuklarımızı Koronavirüs hakkında bilgilendirmemiz gerekiyor.”

“Ebeveynler kreş seçimi yaparken seçici olmalı”

Üstüner’in “Bir eğitimci olarak sizce bir çocuğun kreşe başlama yaşı kaç olmalı ve bu süreçte anne-babalara neler tavsiye edersiniz?” sorusunu yanıtlayan Turan, şunları kaydetti:

“Şimdi anne babalarımız kreş seçimi yaparken seçici olmaları gerekiyor. Önce ne istediklerini bilmeleri gerekiyor anne babalarımızın. 

Çocuklarını iyi tanımaları gerekiyor. Bir kuruma gittiklerinde, kurumun büyüklüğü ve özellikle sınıf mevcudu çok önemli. Hijyen denetimleri, hijyen kuralları, aldığı önlemler gibi… Bunları sorgulamaları gerekiyor. Eğitim felsefesi, eğitim tecrübeleri gibi aileler okuldan bir güven almalı. Yani çocuğunun ve kendi kriterlerine uygun okul arayışına girdiklerinde önce ne istediğini bir veli bilmeli. Ondan sonra arayış içerisine girmeli. Şimdi biz Milli Eğitim’e bağlı bir okuluz biz. 3-6 yaş çocuklarımızı okulumuza alıyoruz. Okula başlama yaşı 3-6 yaş, Milli Eğitim’in de onayladığı, öngördüğü gibi 3-6 yaştır. Çocuğun bir evde bakılmasındansa bir kurumda bakılmasını tercih ederim. Çünkü daha güvenilir. Hesap sorabileceğiniz, karşınızda bir muhatap bulmanız gerekiyor. Çocukların kişisel ve ruhsal gelişimleri anaokulu döneminde, yani 3-6 yaş döneminde oluşuyor aslında. Çocuklarımızın beyin gelişimlerinin yüzde 70’i aslında bu dönemde gelişiyor. En önemli dönem 3-6 yaş arasında. “Aman daha çok küçük, o kadar yatırım yapmayayım, bunun lisesi üniversitesi var” düşüncesi çok yanlış. Neden? Beynimizin yüzde 70’i 3-6 yaş arası dönemde tamamlanıyor. Yüzde 30’uysa işte okul hayatı, evliliği, yaşantısı, iş hayatı ve yaşlılıkla sonuçlanıyor. 3-6 yaşta çocuğumuzu çok iyi desteklememiz gerekiyor.”

“Okul öncesi hazırlık sınıfımız var”

Okullarında eğitim gören öğrencileri en iyi şekilde geleceğe hazırladıklarının altını çizen Turan, şu ifadelere yer verdi:

“Bizim sınıflarımızda 3 yaş grubundakilerin ilk 6 ayı bir sınıftadır, ikinci 6 ayı başka bir sınıftadır. Yani 3 yaş şu sınıf diyemeyiz. Çocuklarda bir ay bile çok önemlidir. Bilişsel, ruhsal ve psikomotor gelişiminden kaynaklı bilişsel özellikleri göze alarak çocuklarımızı ay ay ayırdık. Diğer yaşlarda da aynı şekilde yapıyoruz. Bir okulumuzda okul öncesi hazırlık sınıfımız var. Bu sınıfta çocuklarımız birinci sınıfa başlayacak şekilde hazırlanıyorlar. Şimdi biz çocuğun öğrenme sürecinde, bu serüvende keşfeder. Bu keşfetme sürecinde öğretmen çocuklarımıza rehberlik etmelidir. Yani bir eğitimci çocuğa sadece rehberlik eder, gösterir, öğrencimiz tekrar etmesini istiyorsa, onun tekrarını sağlar.

Öğretmen seçimindeki kriterler

Öğretmen seçimi sırasında dikkat ettikleri kriterleri de sıralayan Turan, şu ifadeleri kullandı: 

“Biz okulumuza aldığımız öğretmenlerimizin, öncelikle Okul Öncesi Öğretmenliği mezunu olmasına özen gösteriyoruz. Bunun dışında sabırlı olmasını özen gösteriyoruz. Zaten öğretmenlerimiz bizzat benim tarafımdan Montessori eğitimlerini aldılar. Bunu sınıflarına zaten uyguluyorlar. Bir Montessori öğretmeni keşfetmeli, incelemeli, araştırmacı olmalı, yenilikçi olmalı, doğayı sevmeli, paylaşımcı olmalı, öğrencisine çocuğuna örnek olmalı. Her konuda örnek olmalı. Biz bu kriterlere özen gösteriyoruz. Ve gerçekten de okulumuzdaki öğretmenlerime çok teşekkür ediyorum bu konuda. Hepsini ayrı ayrı selamlıyorum. Hepsini çok seviyorum. Gerçekten özveriyle çalışıyorlar. İşlerini severek yaptıkları için çok teşekkür ediyorum.”

Okulla yeni tanışacak çocuklar için anne-babalara tavsiyeler

Okula yeni başlayacak olan ancak annesinden ayrılmak istemeyen çocuklara yaklaşım tarzının nasıl olması gerektiğini anlatan Doğuş Ata Koleji Anaokulu Kurucusu Serap Turan, şunları kaydetti: “Çocuğumuza ön konuşmalar yapmalıyız. İşte “Sen okula gideceksin, böyle böyle yaparsan öğretmenin kızar, bu şekilde davranışlar sergilememelisin” gibi şeyleri asla söylememeliyiz. Çünkü bu çocukta endişe ve kaygıya neden oluyor. Çocukla asla bu konu hakkında fazla konuşmamamız gerekiyor. Çocuğa sadece, “Senin artık okula gitmen gerekiyor, orada seni bekleyen arkadaşların, senin yaşıtların, birlikte sıraya gireceğin, birlikte paylaşacağın, yeni şeyler öğreneceğin arkadaşların olacak, seni çok sevecek olan bir öğretmenin olacak. Okula gitmek ister misin?” dememiz gerekiyor. Çocuk zaten siz bunları söyledikten sonra çok heyecanlanacak. Heyecanlanınca bundan sonra okul arayışına gireceğiz.  Çocuğumuzu hazırladık, okula getirdik ama çocuğumuz annemizden ayrılamıyor. Tabii ki hiç anneden babadan ayrılmamış çocuklarımız için bu çok zor. Bu dönemde de okula gelmeden önce annelerimiz çocuklarımızı birer, ikişer saatliğine ya anneanneye ya babaanneye, kısa kısa süreli ayrılıklar yaşaması gerekiyor. Yani çocuğumuzu bu sürede alıştırmamız gerekiyor, okul başlamadan önce. Bu süreç biraz kendini tamamladıktan sonra çocuk hazır olduktan sonra, çocuğumuz okula gelir. Öğretmeniyle tanışır. Çocuğumuzu biz alırız, biz velimize çocuğunuz bıraktınız gidebilirsiniz asla demiyoruz. Velimiz çocuğun fiziksel ve ruhsal açıdan uyum sağlama sürecine göre, bu ilk üç günde olabilir, ilk bir gün de olabilir, çünkü bireysel farklılıklar var biliyorsunuz çocuklarımızın. Uyum sürecinde çocuklarımızı ilk üç gün içerisinde yarım gün olarak alıyoruz.”

“Bu işi ehli insanların yapması gerekiyor”

Çocuklarını kreş ve anaokullarına vermek isteyen ailelere de tavsiyelerde bulunan Turan, son olarak şunları kaydetti:

“Şimdi biz okulumuzda gerekli bütün önlemleri aldık. Sosyal medyada bizi Montessori Doğuş Koleji olarak bizi takip edebilirler. Şu anda pandemiden dolayı okulumuzun içerisini dolaştıramıyoruz, fakat biz sabah ve akşam olarak okulumuzu dezenfekte ediyoruz. Çocuklarımız güvende. Çok değerli varlıklarınızı bize emanet ediyorsunuz. İşimiz çok değerli. Bir can alıyoruz, bir can teslim ediyoruz. Bu işin ehli insanların yapması gerekiyor. İşini gerçekten seven insanların yapması gerekiyor. Ticari amaçla yapılacak bir iş değil. Velilerimizin aklı kalmasın. Ben de bir anneyim, çocuklarınız bana emanet. Allah’ın izniyle güzel günler bizi bekliyor.”

ÖNCÜ HABER UYGULAMASI ANDROİD İÇİN: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.tebilisim.android.oncuhaber

ÖNCÜ HABER UYGULAMASI İOS (İPHONE) İÇİN: https://apps.apple.com/tr/app/%C3%B6nc%C3%BC-haber/id1080207561?l=tr