Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ikinci kez ataması yapılan Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, Öncü TV’de ekrana gelen Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal’ın sunduğu ‘Kitabın Ortasından’ programına konuk oldu. Rektör Çakar yeniden göreve atanmasından yeni dönemdeki hedeflerine 15 Temmuz hain darbe girişiminin üniversiteye yansımasından FETÖ’cü akademisyenlerin tasfiyesine kadar bir çok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

“Düzce Üniversitesi yaşından büyük bir yok kat etti”

Program yapımcısı ve sunucusu Ünsal ilk olarak aslen Düzceli olan Rektör Çakar’a “Akademisyen gözüyle baktığınızda Düzce Üniversitesi’nin kuruluşundan bu yana geldiği nokta nedir?” sorusunu yöneltti. Çakar bu soruya şu yanıtı verdi:

“Düzce Üniversite eşdeğerlerinin içinde her zaman en üst sıralarda. Şuanda 206 devlet üniversitesi içinde ilk 50’ye girmeyi başarmış kurulduğu günden bugüne dünyada yaklaşık 30 bin üniversitenin bulunduğunu düşünürsek ilk 2000 içerisinde her zaman  yer almış özellikle  2000 yılından sonra kurulan üniversitelerde her zaman ilk sıralarda yer alan bir üniversite. 13 yaşında olmasına rağmen yaşından büyük bir yok kat etmiş. Bölgesinde kurulan üniversiteleri hem bütçe hem başlangıç öğrenci sayısı hem büyüme oranı hem öğretim üyesi başına düşen yayım nitelikleri açısından geride bırakmış bir üniversite.”

“9 yıl boyunca canımı dişime katarak katkı sağladım”

Üniversiteye hem akademisyen hem de rektör olarak katkısını ise şöyle özetledi:

“Benim buna katkım; üniversitemiz 2006 yılında kuruldu. 2007 yılında ilk rektör atandı ve ben 2010 yılında eğitim öğretimden sorumlu rektör yardımcısı olarak göreve başladım. Ben çok yoğun katkım olduğunu düşünüyorum. Kurum hafızam çok yüksek. Hangi öğretim üyemizin hangi bölümde olduğundan tutun hangi alanda çalıştığına, geçmiş dönemde yürüttüğümüz projelerin ne tür sonuçlar verdiğine, geçmişte hangi akademik başarıları kazandığımıza neleri yaptık neleri yapamadık bunlara varıncaya kadar önemli bir kurum hafızam olduğunu düşünüyorum. 9 yıl boyunca canımı dişime katarak katkı sağladığımı emek verdiğimi düşünüyorum."



“Türkiye’nin dört bir yanından gelen gönül elçileri”

Düzce Üniversitesi’nde öğrenim gören öğrencilere yönelik de bilgiler veren Rektör Çakar, şu ifadeleri kullandı:

“Öğrencilerimizin yüzde doksanı Düzce dışından. Doğu Marmara, Batı Karadeniz, İstanbul, Ankara. Bu yüzde Düzce için çok önemli. 30 bin öğrencinin yüzde doksanının Düzce dışından geldiğini düşündüğümüzde, dışa dönük bir nesil bu sebeple sosyal yaşamın çok içeriğinden. Şehrimizin mozağini oluşturuyorlar. Sadece para yönünden değil her bir öğrenci başlı başına ekonomik sosyal kültürel değer. Yüzde doksanı Türkiye’nin dört bir yanından gelen gönül elçileri, aslında bizim misafirlerimiz. Turizm elçileri. Kendi memleketlerine gidecek olacak birer elçi.”

“Bu büyümeyle 50 bine ulaşacağımızı düşünüyoruz”

Şu anda 30 bin öğrencisi bulunan Düzce Üniversitesi’nin yakın tarihte 50 bin hedefine ulaşma ihtimali sorulan Çakar, “Nicel büyüme hedef değil. Çok büyük sayılarda niteliksiz eğitim vermektense biz bunu tercih etmiyoruz. Nicel büyüme hedef değil sonuç. Potansiyel çok yüksek, talep de çok yüksek. Seçilen ve tercih edilen bölümleri kuruyoruz. Bu büyümeyle bu sayılara ulaşacağımızı düşünüyoruz.” dedi.

“Haklılar, yedi fakültemizin binası yok”

Programda Düzce Üniversitesi öğrencileri ile yapılan röportaj yayınlandı. Bunları izleyen Rektör Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, üniversitelilerin kendisi hakkınızdaki yorumları için şu değerlendirmelerde bulundu:

“Ben öğrencilerimden her zaman gurur duyuyorum. Algıları açık. Duyarlılıkları yüksek. Etrafı analiz edebilen, gözlemleyebilen, yorumlayabilen, eleştirilerin de bile bir yapıcılık var. Hepsine gönülden teşekkür ediyorum destekleri için. Bazı fakültelerin binası olmaması en çok eleştirilen konu. Bu sadece bizim sorunumuz değil. Bir çok üniversitenin eş zamanlı sorunu. Bunun iki boyutu var birincisi devlette yapılaşma, kamu alanlarında yapılaşma ortak alanları kullanmaya doğru gidiyor. Kaynak kullanımı verimliliği açısından derslik alanlarını ortak alanlara yöneltiyor. Bizim bu çerçevede iki tane büyük dersliğimiz var. Haklılar, yedi fakültemizin binası yok. İlahiyat Fakültesi için bağımsız fakülte eylül ayına kadar olacak.”

“Bundan sonra gelenler daha güzel olanaklara sahip olacaklar”

Rektör Çakar, şöyle devam etti: “Erasmus olanaklarından faydalanmak üzerine Ürdün’le bağlantılarımız var. İlahiyat öğrencileri de Ürdün’le başlayarak Erasmus’tan faydalanabilecek. Biz daha 13 yaşında üniversiteyiz. İnşallah bundan sonra gelenler daha güzel olanaklara sahip olacaklar.

620

Bahar şenlikleri neden ertelendi?

Bahar şenlikleri için bu yıl Ramazan öncesine denk geldi ve bu süreçte Zeytindalı Operasyonu oldu. 6 şehit oldu 3 günlük şenlik için bir dolu maliyet var. Bunları göz önünde bulundurduğumuzda  erteledik. Şartlar el verirse ekim ayına geldiklerinde farklı programla karşılarız.

“Göreve geldikten 2 hafta sonra Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundum”

Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal’ın “Üniversite olarak 15 Temmuz’u nasıl yaşadınız?” sorusuna Rektör Çakar, şu yanıtı verdi:

“15 Temmuz’u çok derin yaşadık. 2010 yılından sonraki süreçten sonra 2011’den sonra yoğunlaşan   2012-2013 yıllarında bu örgütün terör örgütü olarak adlandırılmadığı dönemde bizimde terör örgütüyle muhatap olduğumuzu düşünmediğimiz dönemdi. Üniversitemiz içinde yapılanmış bu grubun ciddi bir saldırısına maruz kaldık. Üniversitemizdeki yöneticileri çalıştırmama, istifaya zorlama gibi zorlu süreçler yaşadık. Hem adli hem de kurumsal idari boyutta gerçekten büyük bir mücadele verdiğimizi düşünüyorum. 2015 yılı 15 Mayıs’ta göreve geldikten 2 hafta sonra Cumhuriyet Başsavcılığı’na üniversitemizdeki bu yapılaşmanın incelenmesi yönünde bir suç duyurusunda bulundum. Bu o dönemde cesur bir davranıştı. Çünkü aradan bir yıl geçtikten sonra 15 Temmuz darbe girişimi yaşandı. O suç duyurusunun altında yazan dosya ile 15 Temmuz darbe girişimi olduğunda o dosya ile işlemleri yürüterek nihayete erdirdik. Üniversitemizi bu süreçten çok müsterih şekilde çıkardığımızı düşünüyorum.”

“Toplu etkinlikler öncesi detaylı bilgi istiyoruz”

Üniversite içinde siyasi yapılara karşı nasıl bir duruş olduğu konusunda ise şöyle konuştu:

“En önemli mesele mevzuat. Düşünceni ifade edebilirsin ama bu ifade terör örgütün yandaşlarına yönelik bir övgü ya da terörle mücadeleye yönelik yergi içeriyorsa işlem yapılır. Her ifade kanun ve yasal mevzuat çerçevesinde. Bir öğrenci topluluğu toplu etkinlik yapmak istediğinde hangi sloganları atacaksın, basın açıklamasında hangi metni okuyacaksın, ne amaçla yapacaksın ve kimler katılacak bunu niyet beyanı ve içerik istiyoruz. Yani düzenleyen, katılanlar ve ne zaman bunları önceden istiyoruz.  Bunların dışına çıkılması durumunda gerekli işlemi yapıyoruz.”



“Bildiklerimizi sildik”

Ünsal’ın “Üniversitenin akademik kadrosunda, yapısında FETÖ izinin silindiği düşünüyor musunuz?” sorusu üzerine Çakar, “Bildiklerimizi sildik.” yanıtını verdi.

“Düzceli ya da bölge insanı olmaktan çok gönül vermek önemli”

Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından tekrar atanması ile ilgili ise şu ifadeleri kullandı:

“Dört yıllık süreçte dürüstlük, samimiyet, azim. Üstlendiğim bu önemli göreve kendimi verdim. Benim üçüncü çocuğum gibi. Her şeyden önce doğallık. Düzceliler’in desteği ve duası ile 2. kez rektörlük yapmamın geri planında doğallık var. Dört yıl boyunca rektör gibi yaşamadım. Burada Düzceli ya da bölge insanı olmaktan çok gönül vermek önemli. Benden çok daha eski ve üniversitemize gönül vermiş Türkiye’nin dört bir tarafından Kayserililer, Elazığlılar benden çok daha eski buradalar. Deprem zamanı bile gitmemişler.”

“Düzce halkının öğrencimizle ilgili farkındalığı gelişiyor”

Düzce halkının üniversite öğrencileri ile ilişkisi konusunda ise şu yorumda bulundu: 

“Düzce halkının öğrencimizle ilgili farkındalığı gelişiyor. Kültüründen giyiminden kuşamından farklı coğrafyaya ait olduğunu anlarsınız. Bu çocuklar nereden geldi, bu çocuk üniversiteli mi sorusunun cevabı var artık.”

İstanbul seçimlerini değerlendirdi

Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Ünsal, Rektör Çakar’a “İstanbul seçimleri için Düzceli olarak ne diyorsunuz? Nasıl değerlendiriyorsunuz Faruk Özlü, 'Binali Yıldırım’ın kazanması Düzce’nin kazanması demektir.' dedi. Sizin bu konuda yorumlarınız nelerdir?" Sorusunu yöneltti.

Çakar, “Düzce İstanbul’un bir mahallesi gibi ve yönetsel birliktelik, dil birlikteliği, birbirini tam anlayabilmesi önemli.  Sayın bakanımız bu anlamda ifade etmiştir. Her şeyden önce seçimin yenilenmesinin hayırlar getirmesini diliyorum. Hepimiz hukukun üstünlüğüne inanıyoruz. Ben İstanbul çocuğuyum. İstanbul’un en kötü, en susuz, en sevimsiz hallerini çok yakından bilirim. Beşinci katta bidonla su taşıdığımız zamanlardan tutun da ulaşımın nasıl rahatladığına çiçek gibi pırıl pırıl atmosfere kavuştuğumuza varıncaya kadar. Düzceli olarak bizi yakından ilgilendirdiğini düşünüyorum. Temennimiz; Düzce için en faydalı ve ortak dili konuşabileceğimiz şekilde sonuçlanır.”



“Beklemediğim yerden hainlik gördüm”

Rektörlük ataması sürecinde kendisini en mutlu eden ve en mutsuz eden şeylerin ne olduğunu da açıklayan Çakar, “Düzceliler’in desteği en mutlu eden. Büyük bir onur ve gurur duygusu onlar olmazsa olmazdı. Bütün Düzce’den Allah razı olsun. En mutsuz olduğum da “Etrafınızda beş kişiden biri haindir” diye bir söz vardır ya onu yaşamış olmam. Beklemediğim yerden gelince.”   

“Dört yıllık icraatlarımla değerlendirildiğimi düşünüyorum”

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesine yakın olduğu için ikinci kez atandığı söylentilerine de yanıt veren Çakar, şunları kaydetti:

“Rektörlük atamasında yakınlığı, uzaklığı bırakalım, Cumhurbaşkanımız’ın çok önemli hedefleri var. Yükseköğretim alanıyla ilgili derdi var, davası var. “Neden ilk yüze bizim sadece üç üniversitemiz giriyor. Üniversitede ilk 50’de neden bizim bir üniversitemiz yok. İlk onda sadece İngiliz ve Amerikan Üniversiteleri var?” diyor. Rektörün başarısı üniversitenin başarısı, üniversitenin başarısı  yükseköğretim camiasının yükseköğretim dünyasının başarısı. Yükseköğretim dünyamız ne kadar başarılı olursa işte o davaya o kadar hizmet eder. O yüzden o buna o kadar yakın. Oradan geldi, buradan geçtilerin bununla hiç ilgisi yok. Ben bu eserle tercih edildiğimi düşünüyorum. Dört yıllık icraatlarımla değerlendirildiğimi düşünüyorum. Düzce’nin de hayır duası ve desteğiyle tamamen bununla göreve geldim.”

“Burada mesele yönetmek”

“Düzce Üniversitesi’nin iki hedefi var birisi sağlık diğeri çevre… Sizin uzmanlık alanınızla ilgisi yok. Hedefle nasıl bağdaşıyor?” sorusuna Çakar’ın cevabı şu şekilde oldu:

"Beyin cerrahları var; rektörler, yöneticilik yapıyor. Ben yönetim bilimciyim, çalışma alanım stratejik  yönetim. Benim görevim uygun işleri uygun kişilere vererek işlerin en iyi biçimde yapılmasını sağlamak. Benim performans kriterim bu. Üniversitemizde 150’ye yakın tıp fakültesi öğretim üyemiz var. Sağlık çevre alanında öğretim üyemiz yüzde 45 civarında. Koordinatörlüğümüz başında çok yetkin  kıymet verdiğim Halil İbrahim Uğraş kardeşimiz var. Uzman kişileri bir araya getirmek. Yöneticilik işi kendin yapmak değil. İşi kendin yapıyorsan başarısız bir yöneticisin. Burada mesele yönetmek.”

“Düzce Üniversitesi’ne yapılınca mı konuşuyoruz?”

Yapım çalışmaları süren Düzce Üniversitesi Camii hakkında da konuşan Rektör Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Cami üniversitemizin bütçesiyle yapılan bir şey değil. Biz o camiyi müftülüğümüz üzerinden yapıyoruz. Bir dernek vasıtasıyla yapıyoruz. 7-8 milyon civarında para harcandı. Büyük caminin iki üç katı büyüklüğünde bir cami. 5 bin kişilik bir ibadet alanı var. 58 tane üniversiteye cami yapılmış. Gereklilik konuşmuyoruz da Düzce Üniversitesi’ne yapılınca mı konuşuyoruz? Çok gerekliydi. Bir Cuma da Beçi Camisi’ne gelirseniz ne kadar gerekli olduğunu anlarsınız. Bir de şehirlerin sembol ibadet alanına ihtiyacı var. Camiyi yarıladık. Üniversite bütçesinden yapılmadığı için tamamen hayırsever ve diyanet desteğiyle yapıldığı için inşallah bitirmek bana nasip olsun.” 



“Elin Alman’ı geliyor, Türkiye’den bitkileri topluyor 30 kat fazlaya ilaç firmalarına satıyor”


Gölyaka’ya bağlı Hacıyakup Köyü sınırlarında bulunan ve uzun süredir atıl vaziyette değerlendirilmeyi bekleyen Eftenia Otel’e Düzce Üniversitesi olarak talip olduklarını anımsatan Çakar, “Eftenia neden geleneksel tamamlayıcı tıp otel olmasın Azerbeycan’daki gibi. Şuan baktığında günlük yirmi bin dolar olan ve kasıma gün verilen otel. Efteni’ye baktığımda o oteli görüyorum. Neden olmasın neden kendimize küçük hedefler koyuyoruz. Oradaki o atmosferi yapan da insan. Burada insan kaynağımız var, müthiş kaynaklarımız var, doğamız var, yetişmiş elemanımız var, niyetimiz var. Neden bir araya getirmeyelim. Üniversite bunu yapamaz üniversite bunu işletemez böyle bir şey değil hayal ettiğimiz. Bütün hocalarımızla sayısal verileri konuşmaya da hazırım. Elin Alman’ı geliyor, Türkiye’den bitkileri topluyor 30 kat fazlaya ilaç firmalarına satıyor. Bizim eksimiz coğrafyamızı tanımamamız. Neden bunu yapan Düzce olmasın bizim derdimiz bu.”

4 yıllık hedefleri…

Son olarak dört yıllık hedeflerini açıklayan Çakar, şöyle konuştu:

“Düzce’nin kaderine yön veren bir vizyon haline gelmesi, bu dört yıllık programın bel kemiğini oluşturuyor. İkincisi, sayın bakanımızın destekleriyle Teknoparkımızı hizmete açtık. Oranın yer kesin kabulünü içinde bulunduğumuz süre içerisinde yapabildik, binayı ancak sahiplenebildik. İnşallah üniversitemizin de liderliğinde bölgemize özellikle bizim bu ihtisaslaşma alanlarımızı kapsayan yenilikçi ve Ar-Ge girişimcilik açısından potansiyeli yüksek firmaların kazandırılmasını istiyoruz teknopark aracılığıyla. Burası ilaç endüstrisi; bitkisel ilaç ekstresi elde etmek konusunda önemli. Teknoparkın sağlık destek ürünlerinin üretilmesi için özel küme olmasını istiyoruz. Üçüncüsü biz toplumsal duyarlılığı yüksek bir üniversiteyiz. Özellikle YÖK üniversiteleri karnelendiriyor. Karnemiz var. Öğrencilerimizin, hocalarımızın liderliğinde dezavantajlı gruplara özellikle toplumsal duyarlılığı gerektiren; sosyal yaşamla bütünleşmeye varıncaya kadar çok sayıda proje üretiyoruz. Biz bunlara daha da çeşitlendirmek ve özellikle toplumsal duyarlılığı yüksek bir üniversite olarak da eş zamanlı olarak anılmak istiyoruz.”

Haber: C.ÜSTÜNER