Kaynaşlı ilçemizin Şimşir Mahallesi'nde doğduğunu, İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra Marmara Üniversitesi'nde sınıf öğretmenliği eğitimi aldığını ve ardından doktora yaptığını söyleyen Keskin, evli ve 4 çocuk babası. Ülkemiz genelinde 8 okulu bulunan Safir Okulları'nın Kurucu Genel Müdürü olan Keskin,  hem okullarındaki eğitim anlayışını hem de diğer okullardan ayıran özelliklerini anlattı.

'Dil eğitimi zorunlu artık'

Ünsal'ın sorusu üzerine ülkemizde eğitimde gelinen noktayı değerlendiren Keskin, meslek eğitimi ve dil bilmenin önemine dikkat çekti. Meslek edinmenin kazanç sağladığını, dil bilmenin ise uluslararası kabul için gerekli olduğunu dile getiren Keskin, 'Lozan döneminde tüm yabancı okullar kapatıldı ve laik eğitime geçildi. Ancak laik eğiim sisteminde 'değerler eğitim' eksik kaldı' şeklinde konuştu.

Ahlak eğitimi verilmediği için devletin okullarından mezun olan insanların dış güçlerin 2. operasyon hamlesi FETÖ ile devleti yıkmak üzere harekete geçtiğini söyleyen Keskin, yabancı dil ve değerler eğitimi için şunları kaydetti:

'1. yabancı dil eğitimi, 2. değerler eğitimidir. Ve değerler eğitimi ihmal edilmiştir. 2002 yılından beri ülkemizde müthiş bir okullaşma yaşanmıştır.2013 yılında 4+4+4 ile 12 yıllık zorunlu eğitimin gelmesi ile eğitimde şahlanma dönemi başlamıştır. Bütün illerimizde üniversiteler açılmıştır. Elbette büyük bir gelişim ve değişim yaşanmıştır. Ancak gelinen nokta eskiye göre başarılı, dünyaya göre ise yeterli değildir.'



'Nihayet ezberci anlayış bitti'

2023 eğitim hedefleri hakkında konuşan Keskin, 17 yıl içinde eğitimde önemli dönüm noktaları yaşandığını, hep 2005 yılında müfredat değişikliğine gidildiğini ve ancak şimdiki Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un Talim Terbiye Kurulu Başkanı olduğu zaman, ezberci bir anlayıştan sorgulayan mantıksal eğitime geçildiğini belirtti.

Ülkenin kalkınması için eğitimde okul müdürlerinden eğitim sendikalarına, öğretmenlerden bürokratlara toplu bir mücadele yürütülmesi gerektiğini ifade eden Keskin, şunları söyledi;

'Öğretmenler de özlük haklarının verilmesi için mücadele ettikleri kadar kendilerinin öğretebilme, öğrencilerin de algılama ve anlama performanslarının yükseltilmesi için de kafa yormalıdırlar. Türkiye Çin gibi olmak istiyor. O zaman meslek eğitimine önem verilmeli. Kalkınma ancak eğitim alt yapısı ile mümkün olacaktır. '

1980'lere kadar değerler eğitiminin hiç olmadığını, 2000'li yıllardan sonra özgürleşildiğini ve başörtüsü yasağının kalktığını söyleyen Keskin, bugüne kadar hiç eğitim camiasından bir eğitim bakanı olmadığına ve Ziya Selçuk ile bir ilk yaşandığına da vurgu yaptı. Öğretmen Ziya Selçuk'un bakan olması ile artık eğitimde bahane döneminin bittiğini kaydeden Keskin sözlerini şöyle sürdürdü;

'Eğitim yürek işidir'

'Eğitim sevgi ve yürek işidir. Bakanımız tam bir liderlik sergileyerek tüm camia ile toplanmakta, öğretmenlere, il ve ilçe milli eğitim müdürlerine heyecan katmaya uğraşmaktadır. Bugün kitaplar çocuklara bedava dağıtılıyor milli eğitimde. İnternet çağındayız. Her bilgiye anında ulaşabiliyoruz. Okullarda sınıf mevcutlarımız azaldı. Peki geriye ne kaldı? Yürek seferberliği. İşte bunu başarmamız gerekiyor.'

Toplumuzda 'Tanrı rızkı verir, insanoğlu da ne kadarsa bu rızka razı gelir' şeklinde mevcut olan algının yanlış olduğunu örneklerle anlatan Keskin, 'Neden doğu fakir de batı zengin?' sorusunu yöneltti.

Gölyaka'daki sel felaketini örnek gösterip, dere ıslah çalışmaları yapılmış olsaydı be felaket yaşanmazdı diyen Keskin, 'Evet elbette takdir rabbimizindir. Ancak önce istemeyi bileceğiz. Sonra hayallerimize kavuşmak için çalışacağız. Fiiliyata dökerek zenginliği ve huzuru inşa edeceğiz' şeklinde konuştu.

ABD örneğini vererek eğitimle dünyanın süper gücü olunabileceğini aktaran Keskin, 'Dünyanın 20 büyük ekonomisi arasına gireceğiz diyorsak onların yakaladıkları istatistikleri yakalamak zorundayız. İşte biz okullarımızda çocuklarımıza problemi görme, tespit etme ve çözme yeteneklerini de kazandırmaya uğraşıyoruz.' dedi.



'Düzce hak ettiği yerde değil'

İstanbul ve Ankara gibi iki metropolün arasında bulunan Düzce'nin hak ettiği yerde olmadığını belirten Keskin, Bolu ve Adapazarı karşılaştırmaları ile yapılması gerekenleri şöyle anlattı:

Düzce'nin kalkınması için güçlerin birleştirilmesi gerektiğini, hızlı tren projesinin hayata geçmesi durumunda kalkınmanın daha çabuk olacağını ifade eden Keskin, uluslararası vizyonu olan çocukların yetiştirilmesinin önemine vurgu yaptı. Artık bir üniversite bitirmenin yeterli olmadığını ve dil bilmenin zorunlu olduğunu söyleyen Keskin, robotik kodlama atölyelerinin önemine dikkat çekti. Bütün Safir Okulları'nda robotik kodlama atölyelerinin olduğunu ve tanesinin 15-20 bin liraya mal olduğunu belirten Keskin, 'Biz bunu çok önemiyoruz.’ şeklinde konuştu.

“Eğitim için en uygun saat 09:00-15:00 arası”

Sadullah Ünsal'ın özel okulların farkı ile ilgili sorusu üzerine Keskin, Safir Okulları'nı diğerlerinden ayıran özellikleri sıraladı. Sabahçı-öğlenci eğitim anlayışının yanlış olduğunu ve eğitim için en uygun saatin 09:00-15:00 arası olduğunu söyleyen Keskin, 'Biz velimizin bir beklentisi varsa paramızı koyar, zaman kaybetmeden, kararımızı alır, bürokrasiye takılmadan hayata geçiririz' açıklamasında bulundu.

'Biz de değerler eğitimi ön planda'

Safir Okulları'nda verilen eğitim için Keskin şunları kaydetti:

Okulları için yapılan imam hatip, cemaat okulu yakıştırmalarına da açıklık getiren Keskin, okullarında verilen din eğitimi hakkında bilgiler paylaştı. İlimizdeki mevcut diğer özel okullar tarafından böyle bir algı yaratılmak istendiğini ve rekabette adil olunmadığını aktaran Keskin 'Biz hayırda yarışmaya devam edeceğiz. Kim daha başarılı olursa o kazansın' dedi. Keskin, okullarında verilen din eğitimini şöyle aktardı;

'Mahmure Köyü'ne kampüs yapacağız'

Safir Okulları'nda milletine ve ailesine faydalı nesiller yetiştirmeye çalıştıklarını ve Düzce'de kendilerinden başka ulusal bazda kabulü olan bir başka olmadığını aktaran Keskin, Mahmure Köyü'nde Melen Park'ın karşısında 8 bin metrekare alan üzerine bir kampüs yapmayı planladıklarını, yerin tahsisi aşamasında olmadıklarını ve sadece devraldıklarını kaydetti. Helal lokma için alın teriyle çalıştıklarını vurgulayan Keskin, büyük proje hakkında şu bilgileri verdi:

'Bizim için devletin malına çöktü demesinler diye vali beyle, TSO ile il özel idareyle görüştük. Ücretini ödeyip devraldık. Yerin tahsisinde biz yoktuk.'



'Bürokratlarımız fuarda neden yoktu?'

Programın sonunda bu yıl 1.'sini düzenledikleri kitap fuarına değinen, katkı sağlayan herkese teşekkürlerini ileten Keskin, fuarı her yıl yapacaklarını ancak bir sitemi olduğunu ifade etti. 'Belediye Başkanı Faruk Özlü'den ilimizdeki tüm bürokratlara kadar herkesi açılışımızda görmek isterdik' diyen Keskin, fuarda satılan kitap sayısı, ziyaretçi yoğunluğu hakkında şöyle konuştu;

'Fuarımızdan 15 bin kişi kitap aldı. 60 bin kitap satıldı. Düzce'de hiç yapılmadığı için yayınevleri gelmek istemedi. Bir yayınevinin geliş maliyeti 15-20 bin lira kadardı. Oysa şimdi 2. fuar için yayınevleri sözleşmelerini şimdiden imzaladılar ve para istemiyoruz dediler. Fuarın maliyeti 250 bin lira civarındaydı ama beklenenden fazla katılım ve ilgi gördü. Tek serzenişim bürokratlara. Keşke onlar da olarak çocuklarımıza rol model olsalardı.'

Haber: S.AYAN