Bolu Belediye Başkanı Alaattin Yılmaz Düzce Doğa Koleji’ne gelişinde okul Müdürü Selçuk Şen tarafından karşılandı. Bir süre Doğa Koleji tesislerini gezen Yılmaz, Egemen Konferansa salonunda Doğa koleji öğrenci meclisinin organize ettiği söyleşiye katıldı.
Çocukluğundan bugüne yaşadıklarını anlatan Yılmaz, zor şartlarda okuduğu lise yıllarını Doğa Koleji öğrencileriyle paylaştı.

Bolu’da belediye olarak yapılan çalışmaları anlatan Yılmaz, Boluyla Düzce arasında ki farklardan söz etti.

“Boluyla Düzce arasında ki en büyük fark, Bolu rakım olarak Düzce’den epeyce yüksekte, Düzce rakım olarak çok daha aşağıda yeşillik olarak Bolu’dan daha yeşil. Su açısından düzce daha zengin, şuanda Gölköy diye bir köyden su basıyoruz arıtıp, 2. Bir projemiz baraj her şey hazır o barajda ki suyu şehre vereceğiz. 3. Bir suyumuz var ki çok üzerinde duruldu Düzce’de ki Hasanlar Barajını besleyen bir kaynak var. Bunlardan 5 tanesinin tahsisini çok uzun mücadelelerle yaptırdık. Eğer o suyu Bolu’ya da verebilirsek Bolu’da ki çeşmelerden hicret suyu akacak. Kereste açısından Bolu Türkiye’nin en büyük üretici ili olmasına rağmen keresteci sanayisi gelişmeyen tek ilde Bolu, düzce de ise kereste sanayisi gelişmiştir. Bolu da herkesin bahçesine yol genişletme çalışması yapıyoruz, hiç birine para ödemeden, Düzce’de ve Dünyada bu yapılamaz. Bolu’da ki esnaf İstanbul’dan mal alırken ödeyecek mi ödemeyecek mi endişesi olmaz, devletine son derece sadık, sigorta bildirim ve vergi ödeme oranları en yüksek iliydi depremden sonra bozuldu. 11 sene önce Türkiye’de ki elektrik kaçak ve kayıp oranı yüzde 23 idi şuanda yüzde 17lerde. Avrupa birliği ortalaması yüzde 8 civarında Bolu’da 5,75’dir. Boluyla Düzce yapılan her maç sonrası hem bizi yenerler hem bizi döverlerdi, Bolu insanı sessiz sakindir.

Teşvik yasasından en fazla istifade eden il Düzce’dir, inşallah akıllı hareket etmişsinizdir, inşallah çevre kirliliği getirmeyecek sanayi seçimleri yapmışsınızdır. Biz Bolu’yu üniversite ve turizm kenti olsun istiyoruz Bolu zaten en zengin il tek başına.”

Haber: H. İŞCAN