Öncü Medya’nın deneyimli yöneticisi Gazeteci Sadullah Ünsal artık yepyeni bir köşeyle okurlarıyla buluşuyor. Düzce’de yaşayan vatandaşların şehrin yöneticilerini daha iyi tanıması için idareci ve siyasileri 3 ayrı kategoride ele almaya başlayan Ünsal aynı zamanda şehrin nasıl idare edildiğine mercek tutacak. İşte “Göze Girenler”, “Göze Batanlar” ve “Gözden Çıkanlar” köşelerinin ilk konukları…

GÖZE GİRENLER

Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz…

Cevdet Atay - Düzce Valisi

Hani Cumhurbaşkanının bir sözü vardır, “Biz bu millete efendi değil hizmetkar olmaya geldik.” İlk valilik görev yeri Düzce olan Cevdet Atay bu söylemi ruhuyla, iradesiyle, idaresiyle uygulayan bir bürokrat… Bu vizyonla mülki idarede sıradışı bir yaklaşımla başladı görevine. Köylüsünü, kentlisini, tüccarını, işadamını devletin gücü ile güçlendirip himayesi ile özgüven verdi. Milletin derdi ile dertlendi, devletin yani çelik bileğin üzerine kadife eldiveni ile sardı sarmaladı. “Vatan sevgisi imandandır” diyen her vatanseveri devletin işleyişine ortak etti. Sahada tabandan tavana herkesi gitti, dinledi, tespit etti. Haddini bilen haddini bildiren vizyonu ile özel olduğunu güzel olduğunu hissettirdi. Mütevaziliği ve ciddiyeti ile Düzce’ye umut oldu, gelecek oldu. Biz de göze girenlerin birinci sırasına Sayın Vali Atay’ı değerlendirdik. Düzce’ye hoş geldi, Düzce’ye umutla geldi.

Bakan iken de yaptı, başkan iken de yapıyor…

Dr. Faruk Özlü - Düzce Belediye Başkanı…

İsminin açıklandığında “Bakan iken ne yaptı da başkan iken ne yapacak?” dediler. “Düzce’yi yıkmaya geldi, her yeri yıkıyor” dediler. Ama Başkan Özlü her zaman ”Hiçbir şey eksisi gibi olamayacak.“ dedi. Yaşından beklenmeyen bir performansla çalışmaya başladı. “İki yıl oldu bir çivi çakmadı” dediler ama o temelden başladı. Düzce’nin ortasında bulunan ve birkaç zümreye hitap eden ucubeleri bir bir kaldırdı. Düzce’yi yönetme adına “Olmazsa olmazım” diyenleri “Hiç olmayın” dercesine kenara, köşeye savurdu. “Olmazsınız da olur” diyerek sıradışı görünmeyen, fark edilmeyen devrim niteliğinde adımlar attı. Herkes onu bir şey yapmıyor sanırken o günün 16 saatini plana projeye stratejiye ayırdı. Ekmediği yerden, biçmenin ektiği yerden nasıl toplanacağını Düzce’nin 50 yıllık su ihtiyacını karşılayacak 100 milyonluk kaynak bularak gösterdi. “İt ürür kervan yürür” misali yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bu gidişe biz de duyarsız kalmadık göze girenlerin ikinci sırasında değerlendirdik. Bir kurt yürükken kırk it salmadan kurdun asaleti ortaya çıkmazmış misali…

Herkes yapar “Şahin Başkan” yaşar…

Birol Şahin - Kaynaşlı Belediye Başkanı

“Doğacaktır vadettiği günler hakkın kim bilir belki yarın belki de yarından da yakın” diyor şair… Yıllarca kendisine doğacak günü bekledi. Yarınlar yıl oldu yıllar umut oldu. Sonunda muradına erdi ilçesine belediye başkanı oldu. Emeğine sahip çıkarken eski Başkan Erol Bayraktar ile AK Parti’nin eski İlçe Başkanı Saim Özkan ekmeğine yağ sürdü. İkilinin kavgasının sonucu Birol başkanın sabrı kendisini zafere taşıdı. Bayan voleybolculara yazdığı yazı ile MHP ile yollarını ayırsa da yıllardır beklediği makamın hakkını halka dokunarak vermenin bilincini yaşıyor. Yapılan hizmetlerin küçük veya büyük olmasından ziyade halk tarafından kabul görmesine ehemmiyet veriyor. Doğru bildiğinden şaşmayan ama eski başkanın düştüğü boşluğa düşmeden halka dokunup halkla aynı dili konuşarak gelecek seçimleri ilmek ilmek dokuyup hazırlık yapan bir başkan. Kardeşi Şenol Şahin’in belediyeler birliğindeki etkinliği ve tecrübesini kullanan Şahin Başkan ilçeye yaptığı dokunuşlarla halkın sempatisini kazanıyor. Birol Şahin’i göze girenlerin üçüncü sırasında değerlendirdik. Hayırlı olsun.

GÖZE BATANLAR

Trafik tabelası gibi kalakaldı

Osman Kılıç - Beyköy Belediye Başkanı

“Acemi çoban sürüye kurt getirir” derler. Kendini eyalet belediye başkanı gören Osman Kılıç yıllar önce ava giderken avlanıp kendi kendini vurduğu günlerden bugünlere büyük bir talihsizlik yaşadı. “Ayranı yok içmeye faytonla gider helaya” misali kendine özellikler, kutsallıklar izafe etmeye çalışan Kılıç vali uğurlamasında karizmayı çizdirdi. Düzce’den Samsun’a vali olarak atanan Dr. Zülkif Dağlı’nın kendisine veda ziyareti yapmasını beklerken sükut-u hayale uğradı. Vali Dağlı’nın Düzce’den ayrılışı esnasında otoban gişelerinde nöbet turu atarak beklerken valinin makam aracını görüp hayırlı, uğurlu niyetlerini sunmak için bekledi. Ne gariptir ki otobanda yön tabelası gibi kalakaldı. Vali kendi deyimiyle eyalet başkanı Osman’ı fark bile etmeden yanından geçip gitti. Tıpkı Gazinin Selamlar Köyü’nden geçip gitmesi gibi. Beyköy’ün eyalet başkanı yön tabelası formatı ile ‘Göze Batanlar’ın ilkinde birinci sırayı aldı…

“Ne oldum” demeyecek; “Ne olacağım” diyeceksin…

Çiğdem Günal - Düzce İl Genel Meclisi Başkanı

Şeyh Edebali derki “Yüksektekiler alçaktakiler kadar ehemmiyetli değildir.” Çiğdem Günal konfeksiyon mağazasında tezgâhtarlıktan bugünlere gelen ender isimlerden biri. Pazarlama ve tezgahtarlıktaki tecrübesini siyasetle uzlaştırıp il genel meclisi başkanlığına kadar geldi. Ama tabir-i caizse yerini yadırgayanlardan. 15 Temmuz törenlerinde Cumhur İttifakının il başkanını oturma düzeninde değil fotoğraf çekimi sırasında “Protokolde yerin yok” diye ikaz edecek kadar egolarına yenik düştü. AK Parti il başkanının olmadığı samimi ve sıradan bir enstantanede, Cumhur İttifakı’nı temsil eden İl Başkanı İlhami Caboğlu’na yerini bildirme densizliğini gösterecek kadar makam sarhoşluğu, “Ne oldum” hevesine kapılacak kadar basiretsizliği yaşayan, yaşatan bir temsil haline bürünen hanımefendi. Hakikat kendiliğinden belli olsaydı hitabete gerek kalmazdı. Hakikat yerini hazmedemeyen hitabetse haddini, hissini kontrol edemeyen yaklaşımı Günal’da gördük. Hz. Mevlana’ya sormuşlar. “Her şeyi anlatır her şeyi bilirsin sen en iyi neyi bilirsin?” demişler. Hz Mevlana “Ben haddimi bilirim” demiş. İl Genel Başkanı Günal’ı bu davranışından dolayı “Göze Batanlar”ın ikinci sırasında değerlendirdik. Haddini bilen yerini yadırgamayan günler diliyoruz…

Her eve lazım modellerden biri…

Burçin Sarıcan - Düzce Belediyesi İnsan Kaynakları Müdürü

AK Parti’nin Akçakoca Gençlik Kolları Kurucu Başkanı. Partide yıllarca hizmet ettikten sonra Dr. Faruk Özlü ile tanıştıktan sonra hayatı değişenlerden birisi. Çarpma, çıkarma, toplamayı iyi bilen, iki üniversite mezunu, yerinde duramayan bir kişilik. Akçakoca’da dönemin Belediye Başkanı Cüneyt Yemenici tarafından kabul görmeyen ve partililer tarafından değer bilinmeyen siyaset grafiğinden Düzce Belediyesi’nde etkin konuma gelen ender kişiliklerden biri. Her taşın altından çıkan, her konuya müdahil olan adeta gölge belediye başkanı edasında. Belediye personeli tarafından sevilemeyen, kabul görülmeyen ancak kerhen kabullenilen bir idareci. Başkan Özlü’nün gölge gibi etrafında. “Ne kadar çetrefilli iş” diye yazılıp “Burçin” diye okunan hitabet. Dişini geçirdiğini ısıran geçiremediğini aldığı güç ve etki ile ısıran bir idareci. Kulis, iş takibi konularında mahir. Gerek siyasette gerekse belediye içinde istenmeyen, istenemeyen pozisyona gelmiş. Kadrosu Bilim, Sanayi il müdürlüğünde ancak Düzce Belediyesi’nde görevlendirmeli. Başkan Özlü’ nün belediye ile ilişkisi biter bitmez yer arananlardan biri. Çok göze batmaya başladı. Biz de görmezlikten gelemedik ve “Göze Batanlar”ın üçüncü sırasında değerlendirdik.

GÖZDEN ÇIKANLAR

Başkanlık umuyorken görevsizlik buldu

Güler Güneş - AK Parti Kadı Kolları Eski Başkanı

AK Parti’nin kadın kolları başkanı olarak atandığında mahrem, namehram çizgisinde tokalaşmayan başkan olarak tanıdık onu. İnancını, namehram çizgisinde yaşayan bir kişilik olarak bildik. Kadın kolları başkanlığından belediye meclis üyeliğine kadar öyle anıldı, öyle bilindi. İnancı gereği tokalaşmadı ama siyaseti ve siyasetteki inancı gereği de yakın arkadaşlarını belediye şirketleri üzerinden istihdam etmeyi ihmal etmedi. “Kendisine faydası olmayanın kimseye faydası olmazmış” düsturu ile kendisine de belediye şirketlerinde maaş alacak ortamı hazırladı. Kadın kolları başkanlığında devam etmesi için ablalar, vekiller ısrarcı olsa da ısrar ve destek kabul görmedi. AK Karti Genel Merkezi’ne gidildiğinde “Kurtuluyorum” latifeleri yaparken “İstemem ama yan cebimde kalsın” hayali suya düştü. Genel merkez kişisel temayül görüşmelerinde herkesten önce içeriye girip gelenlerle ilgili bilgiler sunmayı ihmal etmedi. Adayların işi, konumu, hastalığı, sağlığı ile ilgili detaylı bilgiler sunuldu. Velhasıl bir dönem de Güneş’in başkanlık güneşinin batmasıyla bitti gitti. İnancıyla geldi makamı ve maaşıyla devam ediyor. Biz de “Gözden Çıkanlar’ın ilkinde Güler Güneş’i yazarak uğurladık.

Uyulmayanı uyduran başkan yardımcısı

Yüksel Yılmaz - Akçakoca Belediye Başkan Yardımcısı

Belediye başkan yardımcısı demek biraz tamamlanmayan bir ifade olur. Başkan Okan Yanmaz’ın zabıt katibi veya emir eri kıvamında…

Yüksel Yılmaz’ın Akçakoca ile bağı sadece belediyede yıllarca veterinerlik yapması. Emeklilik sonrasında ise Başkan Yanmaz’ın ekibine dahil olup ne derse yapan, ne sorulsa “Sen bilirsin” diyen eleştirisel konularda bile “Çok yaşa başkanım” diyecek bir model. Başka ne seçeneği var ne de kabiliyeti.

Bir kabiliyeti var ki herkes takdir ediyor. AK Partili belediye döneminde muhalif meclis üyesiyken karşı çıktığı her uygulamaya iktidara gelince destek olmaya başladı. Hepsinden önemlisi belediyenin “Satılmasın” dediği mülklerinin encümen başkanı sıfatıyla peynir-ekmek gibi pırasa fiyatına satmakta mahirleşti. Gerek kale yolunda 1000 m2’lik arsayı 275 binTL’ye gerekse TABAŞ Petrolü 4 milyon TL gibi rakama satma becerisini gösterdi.

Uyulmayacak mevzuatı uyduran bulunmayacak yolu bulup gösterip uygulayan bir ehil kişi. Âdeta dağdan gelip bağdakini kovar misali memleketi Fethiye’den gelip Akçakoca’da Uyaroğlu rolünü üstlenmiş vaziyette. Olmazları olduran, mevzuatlardaki boşlukları dolduran dünkü mesai arkadaşlarına makamıyla hayal kırıklıklarına uğratan Yılmaz elden ayaktan gözden düşmeye başladı. Bizde görmezlikten gelemedik… “Gözden Çıkanlar”ın ikinci sırasında değerlendirdik.

Mektup yazmadığı yer makam kalmadı

Rasim Çam - Yığılca Belediye Başkanı

Öyle dedi eski bir belediye başkanı Rasim Çam için. “Rasim Çam belediye başkanlığını kazanamaz ama Muzaffer Yiğit ona başkanlığı kazandıracak” demişti.

Rasim Çam belediyede çeyrek asıra yakın çalışan, başkan şoförlüğü yapan birisi olarak aday oldu. Belediyenin harcını, borcunu, derdini işini bilen birisi olarak özellikle Muzaffer Yiğit’in yanlış tutumlarıyla başkan seçildiği günden bugüne Yiğit’i eleştirmekten iş yapamaz hale geldi.

Başkanlık makamını Kudüs’teki ağlama duvarına dönüştürdü. Muzaffer başkanın usulsüz işler yaptığını ve belediyeyi borçlandırmaktan başka iş yapmadığını söylemek en büyük icraatlarından biri oldu. Sosyal medyada usulsüzlük, kuralsızlık açıklamaları yaparken bugüne kadar yargıya intikal eden hiçbir dosyayı gündeme taşıyamadı. Cumhurbaşkanından Ankara Büyükşehir Belediyesi MHP Grup Başkanı’na kadar mektup yazarak ağladı, sızladı, yardım istedi. Mektup yazmadığı, dert anlatmadığı kapı, makam kalmadı. Çok eleştirdiği başkanın makam aracı ile gitmediği, gezmediği yer kalmadı. İsrafla suçladığı eski başkanın en lüks makam aracıyla gezerken israfı, şatafatı gözü görmedi, kulağı duymadı. Biz de belediye makamını ağlama makamına çeviren Rasim Çam’ı görmezden gelemedik. Ağlamadan, sızlamadan, sorun üretmeden çözüm üreteceği ve göze gireceği günlerde buluşmak üzere…