ÖNDER Düzce İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği 28 Şubat Postmodern Darbesini andı. Dernek Başkanı İdris Çalışkan 28 Şubatı ile ilgili olarak dernekte yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

Türkiye’mizde sayısı milyonları bulan İmam-Hatip camiasını yıllarca mağdur ederek sistemin dışına atmayı amaçlayan 28 Şubat 1997 Milli Güvenlik Kurulu kararlarının üzerinden yirmi yıl geçti. ÖNDER olarak bizler, bu süre zarfında haksız ve hukuksuz uygulamalara karşı mücadele eden milyonların sesi olma gayretinden hiç vazgeçmedik, yaşananların canlı şahidi ve hafızası olma misyonunu üstlendik. Hatırlanacağı gibi ‘irtica ile mücadele’ adı altında sürdürülen ve MGK kararlarıyla uyumlu bir şekilde siyasi erk tarafından hayata geçirilen uygulamalar, 2009’a kadar devam etti. Şüphesiz sözü geçen uygulamalar ülkemizin toplumsal dinamiklerine aykırı bir biçimde ve ısrarla yürütüldü. Sekiz yıllık kesintisiz eğitim yasası sebebiyle İmam-Hatiplerin ortaokul kısmı kapandı, katsayı uygulamasıyla mezun öğrencilerin kendi alanları dışında lisans tahsili yapmalarına mani olundu, üniversitelerimizde öğrenim görmeyi sürdüren başörtülü öğrencilerin okullarına devam etmesi yasaklandı ve ‘irtica’ yaftasına maruz kalan binlerce memur işinden oldu. On binlerce insanın hayatını doğrudan etkileyen hukuksuzlukların karşısında medya, hukuk ve siyaset cephelerinden yeterli destek gelmeyince, ÖNDER şemsiyesi altındaki 400’den fazla İmam-Hatip demeği taşın altına elini, gövdesini koydu, her fırsatta yaşananları kamuoyuna duyurdu.”



28 Şubat Türkiye'ye yönelik bir kasıttı
28 Şubat sürecini değerlendiren Çalışkan şöyle konuştu: “28 Şubat’ı hatırlatmanın, bugünü anlamlandırmak ve yarını okumak için elzem bir ihtiyaç olduğu kanaatini taşıyoruz. Dolayısıyla büyük umutlar beslediğimiz yeni neslin, 28 Şubat’a şahit olmuş büyüklerinden bayrağı devraldığı şu zamanda aynı şuurla hareket edeceklerine kalpten inanıyoruz. Bin yıl süreceği iddia edilen 28 Şubat zihniyetinin henüz 15 yıl geçmeden karanlığa gömüldüğüne tanık olmuş nesiller olarak, yılmadan yaptığımız çalışmalarla milletimizin derinliğindeki asil ruhu yine milletimize anlatarak, üzerimizdeki vazifeyi ifa ettiğimizi düşünüyoruz. Vazifemizin hala devam ettiği bilincinde olarak, taze dimağların bu mücadeleyi bir bayrak yarışı gibi bizlerden daha faydalı yerlere, zirveye taşıyacaklarına kaniyiz. 15 Temmuz’da tüm mazlum coğrafyaların elleri kalbinde, ağızlarında dualarla seyrettiği memleketi ve maneviyatı müdafaa direnişini oluşturan temel motivasyonun aynı ruh kökü ile beslenen bir düşüncenin eseri olduğunu biliyoruz. Bu ruh, 28 Şubat’ta tecrübe edilen kötülükleri püskürtme adına meydana gelmiş bir bilinç haliydi. ÖNDER olarak; iyiliği yayan ve fenalıkları def eden yeni bir iyilik nesinin yetişmesinde üstlendiğimiz vazifenin hakkını verme gayretinde olacağız ve ümitlerimizi yitirmeyeceğiz. 28 Şubat Türkiye'ye yönelik bir kasıttı, 15 Temmuz Hain darbe girişimi de öyle... Bunu biliyoruz; Hatırlıyoruz, Hatırlatmayı sürdüreceğiz...”