Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü... Bu özel gün nedeniyle dünyanın her tarafında olduğu gibi Türkiye ve Düzce’de de birtakım etkinlikler düzenleniyor. Medeni Kanun’da her ne kadar pozitif ayrımcılık yapılarak kadının sosyal hayattaki yeri konusunda iyileştirmelere gidilmeye çalışılsa da, günlük hayatta kadının ikinci planda kalan rolü konusunda pek değişen bir şey yok.

Kadınlar hala taciz, dayak, eğitim, miras, sosyal hayata katılım konusunda sıkıntılar yaşamaya devam ediyor. Konuyu düzenleyen yasa maddeleri bile tam bir iyileşme sağlamayı başaramıyor. Çoğu kadın karşılaştığı rahatsızlık verici olayların büyük bölümünü ne toplum ile paylaşabiliyor, ne de adli kurumlarla...

Elbette kadınlara yönelik ayrımcılık konusu toplumun bütününü etkileyici bir niteliğe de sahip... Taciz, Dayak gibi olumsuz durumlarla karşılaşan kadınlar, yaşadıkları psikolojik açmazları çözmekte de güçlük çektikleri için annelik fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde yerine getirmekte de zorlanıyorlar.Keza kadınların eğitimde geri kalması da benzeri bir etkiye yol açıyor.

Özellikle kırsal kesimde yaygın olan Sosyal sınırlamalar kadının ekonomik açıdan özgürlüğünü kazanmasının önünde önemli bir engel teşkil ediyor. Geleneksel miras paylaşım biçimleri bile kadınları ayrı bir varlıkmış gibi ele alarak ikinci plana itiyor.

Konunun genelinde temel kadın hakları diye bir ayrım yapılması da oldukça güç. Toplumsal etkileri ile birlikte değerlendirildiği zaman Kadınların sorunlarının temel insan hakları kapsamında değerlendirilmesi gerekiyor. Toplumun kadınları eşit birer birey olarak kabul edebilmesinin sağlanması da genel eğitim seviyesinin yükseltilmesi ile doğrudan bağlantılı...