Milyonlarca insanın etkilendiği ve Düzce’de de hissedilen 17 Ağustos depreminin üzerinden 19 yıl geçti. Yaşanan depremln üzerinden uzunca bir süre geçerken yapılan binaların güvenliği, insanların deprem bilinci de akıllara gelen konular arasında yer alıyor.

“Düzce, deprem riski yüksek bir ildir”
Düzce Depremzedeler Derneği de yazılı basın açıklaması yaparak depremi değerlendirdi. Dernek, yazılı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Ülkemizin önemli bir bölümü afete maruz alan olarak tarif edilebilir. İlimizde yerleştiğimiz coğrafi alan içinde deprem, heyelan, sel gibi doğal afet risklerine açık bir alandır. Bir çanağı andıran Düzce ilinin yerleştiği alan yapılaşmanın verimli tarım arazileri üzerinde yükselmesi ve zemininin dağlardan gelen alüvyon topraklardan oluşması sebebiyle özellikle deprem riski yüksek bir ildir. Her şeyden önce bir su toplama havzası olan ilimizde tüm bu risklerle etkin bir şekilde mücadele etmemizi ve sürdürülebilir kalkınma hedefini sağlayacak bir havza planlamasına ihtiyaç olduğu açıktır.”

“Bunlar depreme karşı önceden önlem alma kültürüne aykırıdır”
Düzce’nin de 17 Ağustos depreminden etkilendiğini ve deprem riski yüksek iller arasında olduğunu belirten dernek, açıklamasına şöyle devam etti:

“Şehrimiz imar planları 1999 depremlerinden sonra revize edilmiş ancak aradan geçen 20 yıla yaklaşan zaman diliminde imar plan sınırlarında ciddi bir büyüme gerçekleşmiş plan bütünlüğünün tamamen yitirilmesine sebebiyet verecek ölçekteki yapılan ek planlar ile ana plan kararlarını tamamen değişmesi sebebiyle imar planlarının afet duyarlılığı kalmamıştır. Ek planlarla elde kalan verimli tarım arazilerinin de hemen hemen tamamı konut alanına dönüşmüş, plan kararlarına mevcut yapı stoğunun sağlamlaştırılmasına ilişkin hiçbir hedef konulmamış olması sebebiyle depremde ayakta kalan hasarı ne olursa olsun binaların güvenli hale getirilmesi ile ilgili risklerin azaltılması yönünde bir gelişme yaşanmamıştır. Aksine kat sayısının artışına dair yapılan imar plan tadilatları imar planlarının altlığı olan zemin etüdlerine uygun olmadığı halde kat sayısında ciddi bir artış olmuştur. Bu durumda risklerin azaltılması yerine artmasına sebebiyet vermiştir. Bunlar depreme karşı önceden önlem alma kültürüne aykırıdır.”

Haber: M. AYDIN