12 Kasım 1999 Düzce Depremi’nin yıldönümü dolayısıyla Öncü TV’de özel bir yayınla seyircisiyle buluştu. Kızılay’da uzun yıllar Genel Müdürlük yapan Ömer Taşlı’nın stüdyo konuğu olduğu “Deprem Özel” programına Kızılay Eski Genel Başkanı Tekin Küçükali, Kızılay Eski Genel Sekreteri Muzaffer Komit ile depremler sırasında başkanlık koltuğunda oturan Eski Belediye Başkanı Ruhi Kurnaz da telefonla bağlanarak, depremlerden günümüze Düzce’yi ve Kızılay’ı anlattı.

TAŞLI, O GÜNÜ ANLATTI

Kızılay’da önemli çalışmalara imza atan Eski Genel Müdür Ömer Taşlı, ilk olarak deprem günü yaşadıklarını anlattı. Taşlı, “12 Kasım Depremi’ni İstanbul’a bir toplantıya giderken yaşadık. Direkt oradan Düzce’ye geri döndük. Tabii bireysel olarak çok acı çektik. İlk depremde burada yeğenimi kaybettim. 12 Kasım Depremi bizi 1-2 saatlik bir şoka soktu. Ama bir şekilde Düzce’ye geldik. Düzce’ye geldiğimde şehrimin tekrar büyük acılara girdiğini gördüm; inlemeler, binalarda yangınlar başladı. O gece çok korkunçtu. Pazaryerine gitmiştik ve orada bir evin altında yarısı içeride, yarısı dışarıda bir teyzeyi kurtarmaya çalıştık.” dedi.

TÜRK KIZILAYI OLARAK CİDDİ BİR ROL ALDIK”

12 Kasım’dan sonra dönemin vali yardımcısı ve belediye ile beraber ciddi bir Afet Yönetim Modeli’ni uygulamaya koyduklarını aktaran Taşlı, “Türk Kızılayı olarak ciddi bir rol aldık o afette. 50 bin çadırımız vardı ve 250 bin kişi çadırlardaydı. 3 öğün sıcak yemek dağıtıyorduk çadırlara. Dönemin başkanı şoförler odasını tahsis etti ve Türk Kızılayı adına büyük bir afet yönetim merkezi kurduk.” şeklinde konuştu.

Düzce’nin 2 depremi üst üste yaşayarak çok büyük bir yıkım yaşadığını vurgulayan Kızılay Eski Genel Müdürü Ömer Taşlı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Düzce, depremden sonra ne kadar ders aldı, depremin etkileriyle şehir nasıl ayağa kaldırılmaya çalışıldı bütün bunlar ayrı bir konu ama Türk Kızılayı kafamızda afet yönetimini ilk kez 12 Kasım’da Düzce’de denedi. Çünkü Ağustos depremindeki eksiklikleri Türk Kızılayı olarak biz yaşamamak üzerine sistemimizi kurduk. Türkiye’nin afet modelini tasarladık. Bizim geçmişten ders çıkartıp geleceği doğru kurgulamamız gerekiyor.”

DEPREM ANINDA İNSANLARIN İÇİNDEN ÇIKABİLECEĞİ KADAR SAĞLAM BİNALAR YAPMALIYIZ”

Depremlerin ardından Düzce Belediye Meclisi’nin 2 kata imar izni verirken bugün gelinen noktada iznin 4 kata çıkarılması konusundaki düşüncelerini de paylaşan Taşlı, şu yorumda bulundu: “Teknik adamlar şunu söylüyor; biz suyun üzerine dahi 100 kat bina yapabiliriz. Yapının denetimini ve sağlamlığını sağlayacak kültür. Sadece mühendisleri yetiştirmek yetmiyor. Biz Kızılaycılar olarak hep şunu söylüyoruz; her afet olur örneği Van Depremi yıkılan binaların tamamı 1999’dan sonra yapılmış binalar. Kentsel dönüşüm fikrini Türk Kızılayı attı ortaya. Bunun proje fikrini, her şeyi hazırladık. Hükümete dedik ki; 'Türkiye’de deprem olacak, hiç şansımız yok. İnsanlarımız ölecek çünkü binalarımız çürük. O zaman bizim yapmamız gereken çürük olanları yıkıp kentsel dönüşüme dönüştürüp rant için değil halkımız ölmesin diye bütün kentlerimizde bunu başlatalım. Türkiye’nin tek kurtuluşu bu.' Deprem anında insanların içinden çıkabileceği kadar sağlam binalar yapmalıyız.”

KÜÇÜKALİ: DÜZCELİLER BÖYLESİNE ÖNEMLİ BİR YIKIMDA BİLE DİK DURMASINI BİLDİ

Programa telefon bağlantısı ile katılan Kızılay Eski Genel Başkanı Tekin Küçükali ise depremi şöyle anlattı: “1999'da saat 18.57'de 7.2 şiddetindeki deprem herkesin yüreğini ağzına getirmişti. Oldukça alışılanların dışında bir süre olmuştu. 99'da iki tane deprem oldu, sonuncusu da 30 saniye sürmüştü. Ölü sayısı 850, yaralılar da 5 bin civarıydı. Düzce binalar olarak, 13 bin civarında da hasar görmüştü . Düzce Depremi’nin simgesi başındaki kasketi, elinde 4 tane ekmek kucağına sarmış ve gözyaşlarını silen yaşlı adam olmuştu. Tüm bunlara baktığımızda Düzce'de büyük bir deprem olmuş, bir sessizlik olmuş ama güzel bir şey daha olmuştu ki Düzceliler böylesine önemli bir yıkımda bile dik durmasını bildi ve hizmet etti.”

DÜZCE DEPREMİ’NDEKİ KIZILAY’IN HİZMETLERİ ÇOK YÜKSEKTİ”

Deprem sonrasında Kızılay’ın çalışmalarından bahseden Küçükali, şöyle konuştu: “Burada Kızılay’ın hizmeti gerçekten çok önemliydi. Kızılay biraz geride kalmıştı 99'da ama Düzce Depremi’ndeki Kızılay’ın hizmetleri çok yüksekti. Muzaffer Komit gibi arkadaşlarımız büyük bir hizmet ürettiler. Düzceliler’in yarasını sardılar. Bizler göreve geldiğimizde Düzce’deki önemli yıkımın kalkması lazımdı. Kızılay Lojistik Merkezi, doğru bir yerde konumlanmalıydı. Bunu daha önemli bir yere taşımamız ve büyük bir yapı olması lazım geldiğini insanların güvende olduklarını hissetmeleri gerektiğini ve orada ayrıca deprem kuşağı olan bir il burası buralarda bir de bir kan merkezi oluşturduk. Ve bu her ikisini de hayata geçirince derli toplu bir sistem haline gelmiş oldu Kızılay’ın hizmetleri.”

KIZILAY’I İÇ ÇEKİŞMELER YIPRATTI”

“Kızılay’ı iç çekişmeler biraz yıprattı.” diyerek dikkat çeken bir yorumda da bulunan Eski Genel Başkan Küçükali, konuşmasına şu sözlerle nokta koydu: “Kızılay çok önemli bir kuruluştur. Hem ülkemize hem Dünya'ya lazımdır. Arzuluyorum ki insanımıza daha çok hizmet üretebilecek, iç dinamiklerini harekete geçirebilecek, birbirlerini kucaklayıp anlayabilecekleri yeni projeler üreterek yoluna devam edeceklerini düşünüyorum ama içeride nasıl bir çalışma yapıyorlar çok bilgi sahibi değilim.”

KOMİT: DÜZCE'DEKİ YAPILAŞMA KÖTÜ!

Kızılay’a önemli hizmetlerde bulunan Düzceliler’den Eski Genel Sekreter Muzaffet Komit ise depremlerin ardından Düzce’deki yapılaşmaya ilişkin dikkat çeken tespitlerde bulundu. Komit, “17 yıldır afet bilincinin oluşması için Kızılay ve STK'lar senelerdir yatırımlarını yaptı. Ancak ben tamamen afet bilincinin oluştuğu kanaatinde değilim. Çünkü yapılaşmalarımız kötü. Düzce'deki yapılaşma kötü. Bir dahaki depremde daha büyük facialara yol açmamak için duadan başka çaremiz yok.” şeklinde konuştu.

4 KAT KARARINA SON DERECE KARŞIYIM”

2’den 4’e çıkarılan kat imar izni için ise “4 kat kararına son derece karşıyım. 3 kat gayet iyiydi. Maalesef 3 kattan 4 kata çıktı. 3 sene sonra 5 kata da çıkabilir diyorum.” diyerek yanlış yolda olunduğuna vurgu yaptı.

KIZILAY AFETİN BÜYÜK BİR BÖLÜMÜNE HAZIR”

“Kızılay olası bir afet durumuna hazır mı?” şeklindeki soruya ise yanıtı şöyle oldu: “Kızılay'dan ayrılalı 3.5 sene oldu. Bıraktığımız yerden arkadaşlarımız devam ediyor. 17 yıl sonra büyük bir organizasyon yaptılar Düzce'de. Şu anda onlarla beraberiz. Ama Kızılay, afetin büyük bir bölümüne hazır diye görüyorum. 99 depreminden sonra kendini çok yeniledi. Her yıl yenileyerek devam ediyor. Yönetim kurulu arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum.”

KURNAZ: DÜZCE'DE KENDİ BAŞIMA EV YAPACAK OLSAM 1+1 EV YAPARIM

1994-2004 yılları arasında Düzce Belediye Başkanı olan Ruhi Kurnaz da yerel yönetici gözüyle o günleri anlattı. Kurnaz, “Benim imtihanım çok farklıydı. Marmara ve arkasından Düzce depremi geldi. Hiçbir bölgede hiçbir vilayetlerde olmayan bir olay bizim Düzce'de oldu. İmar planları bakanlar kurulu kararıyla iptal edildi. Yeni baştan imar planı yapılması gerekti. Düzce koordinatlarıyla ülke koordinatları birbirini tutmadı. Bundan dolayı bizim 2.5-3 senemiz imar planları ve hali hazır haritayla geçti. Bugünümüze geldiğimiz zaman o gün yaptığımız imar planına göre Düzce merkezde kesinlikle “1+1; altı dükkan üstü daire olabilir” şeklinde bir imar planı hazırladık, o günkü şartlar öyleydi. Acıyı yeni yaşamış bir belediye başkanı, acıyı yeni yaşamış belediye meclis üyeleri bilimin ve ilmin gösterdiği yoldan gidecek olursak böyle bir karar almamız gerekiyordu. Şunu her zaman söylüyorum. Bana en bilimsel örnekleri de getirseler inşaat planlarını da getirseler Düzce'de kendi başıma ev yapacak olsam 1+1 ev yaparım. Başka türlüsünü yapmam. Ama ne acıdır ki bu belediye başkanları zorlana zorlana, belediye meclis üyeleri zorlana zorlana merkeze kat alınıyor devamlı. Düzce'nin çevresinde Kalıcı Konutlar, Konuralp civarında istediğiniz kadar kat yapabilirsiniz ama Düzce merkez buna müsait değil. Bunun en canlı örneğini bütün Düzceliler ile beraber yaşadık.” diye konuştu.

MERKEZDE HİÇ KİMSENİN “PARA KAZANACAĞIM” UMUDUYLA YATIRIM YAPMAMASI LAZIM”

Eski Başkan Kurnaz’ın yapılaşma konusunda bir de çağrısı oldu: “Düzce’de yatırım yapan insanlar, müteahhitler, mühendisler “Yatırımı yaptığımıza değsin” istiyor ama öbür taraftan da kendisi de onun karşılığını alacak. Ama bunu merkezde yapmasınlar. Düzce'nin daha sağlam bölgelerine yapsınlar. Düzce merkezde hiç kimsenin “Para kazanacağım” umuduyla yatırım yapmaması lazım. Depremi yaşadığım andan itibaren bugüne kadar Ankara'da sağlam olan bölgelerde oturuyorum ama ona rağmen çok katlı binalardan korkuyorum. Hala Ankara'da 5 katlı binada oturuyorum.”