17 Ağustos Marmara Depreminin üzerinden 87 gün geçtikten sonra, henüz depremin yaraları sarılmaya çalışılırken, dünya tarihinde görülmemiş bir şekilde ikinci bir deprem meydana geldi: 12 Kasım 1999... Bu kez depremin merkez üssü Düzce idi... Saatler 18.57'yi gösterdiğinde, Düzce kuvvetli bir darbe ile sarsıldı ve yıkıldı. Bu kez 17 Ağustos depreminden daha büyük şiddetle sarsılan Düzce 30 saniye içinde adeta yerle bir oldu. Merkez üssü Düzce olan deprem, Kaynaşlı'yı da yerle bir ederken, Bolu'nun da bir bölümünde can ve mal kayıplarına neden oldu.12 Kasım depreminde Düzce, Akçakoca, Cumayeri, Çilimli, Gölyaka, Gümüşova, Kaynaşlı ve Yığılca'da toplam 980 kişi hayatını kaybederken 2 bin 678 kişi de yaralandı.

"Düzce'nin geleceği ile oynanıyor"

Depremin üzerinden geçen 15 yıla karşın bazı çevreler depremden gereken derslerin alındığını savunsa da Düzce adına alınan bazı kararlar "Deprem çabuk unutuldu" yorumlarını beraberinde getiriyor. Depremin ilk yılında 2 olan kat imar izninin bugün gelinen noktada 4'e kadar yükseltilmesi bunun en başlı örneği olarak gösteriliyor. Deprem yönetmeliğine uygun şekilde yapıldığı takdirde binalardaki kat sayısının önemli olmadığı görüşünü paylaşan inşaatçıların aksine mimarlar odası tüm ilgili kesimlerden fikir alınmadan ve bilimsel çalışmalar yapılmadan alınan kararları Düzce'nin geleceği ile oynamak olarak nitelendiriyor. Bundan 15 yıl önce 2 kat olarak uygulamaya konulan ancak bugün gelinen noktada 4 kata çıkan imar izni kamuoyunda hala tartışma konusu olmaya devam ediyor.

Düzce'de bin 238 orta hasarlı bina var

Yıkılmayı bekleyen hasarlı binalar da Düzce'nin deprem gerçeğini ortaya koyuyor. 12 Kasım 1999’da binlerce insanın hayatının bir anda değişmesine yol açan Düzce Depremi'nin yıldönümünde açıklama yapan Türkiye Hazır Beton Birliği; Düzce’de ikamet edilen hasarlı binalara dikkat çekti. Aradan geçen 15 yıl sonunda tespitlere göre; Düzce'de bin 238 orta hasarlı bina bulunduğunu açıkladı. İkamet edilenlerin dışında deprem anıtı gibi duran ağır hasarlı binalar sorunu da yıllardır aşılamıyor. Bu sorunla ilgili Belediye Başkanı Mehmet Keleş son açıklamasında Düzce’de artık depremin sembolü haline dönüşen Atatürk Binası ile birlikte 6 orta hasarlı bina için gerekli işlemleri yaptıklarını ve kısa sürede yıkılacağını belirtti. 15 yıl gibi uzun bir sürenin sonunda Düzce'nin tehlike teşkil eden bu binalardan kurtulması için ilk önemli adım da böylelikle atılmış oldu. Ancak hükümetin 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi kanunu Düzce için hala fırsata dönüşemedi. Şehirdeki hasarlı binaların ayıklanmasını sağlayacak olan bu kanun, sadece bir kaç bina ile sınırlı kaldı. Çevre illerin yıkım çalışmalarını tamamlayıp yeniden yapım aşamasında olduğu kentsel dönüşümde Düzce'nin hala hızlanması bekleniyor.

10 yıl sonra kavuştu

Hükümet konağı, adliye ve belediye binaları gibi vatandaşa en yoğun hizmet verilen kamu binaları ile kalıcı konutlar bağlantı yolu ve duble yollara 10 yıl gibi uzun bir süre sonra kavuşan Düzce, bugün gelinen noktada inşaatları devam eden terminal, katı atık depolama tesisi ve kültür merkezi gibi bir şehrin olmazsa olmazlarının tamamlanacağı günü bekliyor. Yine bir çok okulun yıllarca prefabrik binada eğitim verdiği Düzce'de devlet eliyle yapımı devam edenlerin yanı sıra hayırseverlerin yaptırdığı okullar da bu yaraya merhem oluyor.

Gereken dersler alındı mı?

Düzce bundan 15 yıl önce 3 ay arayla iki kez yıkıldı. Bir doğa afetinin en acı yüzünü iki kez yaşayan Düzceliler'in toparlanması yıllar aldı. Yerle bir olan şehir yeniden yapılanma sürecini hala tamamlayamadı. 1. derecede aktif deprem kuşağında yer alan Düzce'de aynı acıların bir daha yaşanmaması adına alınması gereken tedbirlerin yeterli olup olmadığı hala sorgulanmaya devam ediliyor. Depremin yıldönümü dolayısıyla görüşlerini aldığımız sokaktaki vatandaşa göre depremi çabuk unuttuk. Ortak görüş ise şehirleşme adına yürütülen politikalarda deprem gözardı ediliyor. 15. yıldönümde Düzce'de hala aynı sorunların dile getirilmesi ve irdelenmesi yeterli derslerin alınmadığını gözler önüne seriyor.

Haber; C.ÜSTÜNER