Basın açıklamasında söz alan Şemsettin BAHADIR: “ Sosyal Güvenlik Reformu aldatmacasıyla bir yılı geride bıraktık. Kanunun sakıncalı maddelerinin yeniden düzenlenmesi için basın açıklamaları, mitingler, eylemler gerçekleştirdik. En son yaptığımız bir saatlik iş bırakma eylemi, sağlık hizmetlerinde vatandaşlarımızın cebine el atılacağını vurgulamak ve hükümeti bu niyetinden vazgeçirmek içindi. Bir yıl içinde emeklilik yaşı 60'tan 65'e çıkarıldı. Başka geliri olan dul eşe bağlanacak ölüm aylığı oradanı %75ten %50'ye düşürüldü. 20 ay askerlik borçlanması için ödenecek para 2 bin 772 Türk Lirasından 4 bin 440 Türk Lirasına yükseltildi. Yaşla sınırlı olmaksızın ana babalarından sağlık yardımı alan kız çocuklarına yaş sınırı getirildi. Emekli olduktan sonra çalışmaya devem edeceklerin emekli maaşlarının kesilmesi kararlaştırıldı. Asgari ücretin üçte biri kadar geliri olan, 18 yaşın üstündeki herkesten eğitim görmemeleri kaydıyla Genel Sağlık Sigortası altında prim alınmaya başlandı. İşsiz kalanların sağlık sigortası 6 aydan 3 aya düşürüldü. Sağlık hizmetlerinin sunumunda alınan katılım payları arttırıldı. Sosyal güvenlik açıklarını azaltmak üzere yapıldığı iddia edilen bu düzenlemelere rağmen bu konuda başarılı olunamadı ve her yıl sonuna kadar Sosyal Güvenlik Kurumunun açığının 50 Milyar TL'yi geçeceği ifade ediliyor. Seçim öncesi siyasi rant sağlamak için yapılan uygulamaların cezası yine vatandaşa kesilmekte, yanlış yönetimden kaynaklanan sosyal güvenlik açıkları bizlere ödetilmeye çalışılmaktadır. Kurumun oluşumunun üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen toplam 4 Başkan değiştirildi. İşte reformun iç yüzü bundan ibarettir. Adına reform denilen bu aldatmaca, son bir yıl içinde sosyal devlet ilkesinin son kırıntılarını da alıp götürmüştür” diyen Bahadır sözlerine şöyle devam etti:

“ Bizler eylem yaparken Başbakan bizi yalan söylemekle ve vatandaşları kandırmakla suçlamıştı. O gün bizleri eleştiren ve mücadelemizi kırmaya çalışanlar, bugün haklılığımızı gördüler. Şimdi hastaneye her gidişimizde bizlerden para alıyorlar. Devlet hastanelerinde muayene başına 5 TL, Özel Hastanelerde her muayene için 12 TL katılım payı ödüyoruz. Ayrıca eczanelere gittiğimizde reçete başına 3 TL alınıyor. Tedavilerde ve kullanılan araçlarda katılım payı arttırıldı. Üstelik bu ücretler bizim haberimiz olmadan otomatikman bizim cebimizden kesildi. Madem hastaneye her gidişimizde para ödeyeceğiz, neden bir de sağlık sigortası primi ödüyoruz ? Sağlık bakanlığının verilerine göre Türkiye'de kişi başına yıllık 4 muayene yapılıyor. Muayene katılım payı, reçetelerden alınan 3 TL, ilaç ve tedavi katılım payları ile birlikte 70 milyon nüfustan yıllık en az 10 milyar lira gasp ediliyor. Kısacası yılda kişi başına 143 lira bizden alınıyor. Dört kişilik bir aileden kesilen miktar 572 TL'dir. Hastaneye adım attığımız andan ilacımızı alıncaya kadar yolunacak kaz muamelesi görüyoruz” diyen BAHADIR: “ Siyasi irade hastaneleri “ Deli Dumrul Köprüsü”ne dönüştürülmüştür. Bizler hastanelerin ticaret amaçlı kullanılmasını asla kabul etmiyoruz. Bu mantık devam ettiği sürece, ileride sağlığın tamamen paralı olma tehlikesi vardır. Bu zihniyete dur denilmezse gelecekte bizleri çok daha zorlu günler beklemektedir” dedi.