Memur-Sen Düzce İl Başkanı Orhan Kılıç, Erol Tayhan’ın hazırlayıp sunduğu Manşet Programı'nın konuğuydu. Gündeme ilişkin pek çok konuyu değerlendiren Kılıç, üniversite ile ilgili eleştirilerini de sıraladı.

Düzce Şehir Görünümünde Köy

Öncelikle Düzce’deki eğitim koşullarını değerlendiren Kılıç, Düzce’nin köy konumunda bir il olduğunu söylerken, eğitimdeki aksaklıklarında da yönetimin hatası olarak değerlendirdi.

Kılıç, “Düzce’yi diğer illerle kıyasladığımızda şehir görünümünde köy. Eğitim yapılanması da bu şekilde. Düzce’nin merkezinden 1 kilometre dışarı çıktığınız durumda doğudaki köy okullarında ne varsa bizim okullarımızda da aynısı var. Konuralp’ten Boğaziçi’nden ciddi anlamda servisler öğrenci taşıyorsunuz. Bu şekilde Düzce’nin nasıl eğitim başarısını düzelteceksiniz. Düzce’de belirli okullarda var. Herkes çocuklarını bu okullara vermek istiyor. Bu Düzce’deki yönetimin hatası. Örneğin çelik konstrüksiyon bir okul olan Necmi Hoşver İlköğretim Okulu’nun tuvaletleri akıyor. Milli eğitim müdürü de burada milli eğitim müdürüyüm diye oturuyor. Eğitim konumunda 14 tane çelik konstrüksiyon okul var. Bu okullarda yazın pişiyorsun kışın arızasını gideremiyorsun. Burunlarının diplerindeki okulu düzeltemiyorsa hangi eğitimden bahsediyoruz.” dedi.

“Biz deneme tahtası mıyız?”

Kılıç, Düzce’nin pek çok projeye pilot il olmasını da “Biz deneme tahtası mıyız?” şeklinde eleştirdi. Kılıç, “Pilot deneme anlamına geliyor. Biz deneme tahtası mıyız? Bir de başka yerde görülsün yanlışlıklar. Bir de biz hazır olanı alalım.” diye konuştu.

“Yüreği yaralayan bir yanlış”

Günlerdir tartışılan 'kıyak emeklilik' düzenlemesiyle ilgili düşüncelerini paylaşan Kılıç, düzenlemeyi yüreği yaralayan bir yanlış olarak nitelendirdi. Kılıç, “Emekli vekil 4 milyar maaş alırken 7 buçuk milyarlık bir zam şık olmadı. Emekli memur 800-900 lira alırken 4 milyar ile geçinemiyorum 7 buçuk olsun denmesi vicdanları kanatan bir yanlış. Bunu hiç doğru bulmuyorum. Emekli vekilse bir kenarda otursun 4 bin lira ile geçinsin. İnsanlar 800 lira ile geçiniyor.” diye konuştu.

“Akyol’un eşi bir plaketi hak etmedi mi?”

Son günlerde Düzce Üniversitesi ile ilgili ulusal basında çıkan haberlerin üniversite yönetiminin çeşitli etkinliklerle unutturmaya çalıştığını iddia eden Kılıç, sadece Yaşar Yakış ve Necmi Hoşver’e fahri doktora verilmesini de eleştirdi.

Kılıç,“Düzce Üniversitesi yöneticileri doğru söylemiyorlar. Her gün Düzce basınındalar. Düzce Üniversitesi plaketle, konferanslarla açılış günü, diploma törenleriyle Düzceli'yi uyutma pozisyonuna geldi. Düzce’nin iki tane mi vekili vardı. Necmi Hoşver burada iki tane fakülte kazandıran bir isim bu anlamda onun hakkını teslim etmek lazım. Ancak bunu yaparken de rahmetli Avni Akyol’u hatırlamıyoruz. Onun eşi bir plaketi hak etmedi mi? Burada da rektör hanım Düzce’nin bir kısmını ötelemiştir. Metin Kaşıkoğlu bu üniversitenin ek ödenekleri için az mı uğraştı. Metin Kaşıkoğlu, Fahri Çakır, Celal Erbay ter sarf etmedi mi sadece Yaşar Yakış mı ter sarf etti. Bu bir kısmı yok saymaktır ve şık olmadı. Tabii bu plaketi alanlar da anaların ak sütü gibi hak etmiştir.” dedi.

“Düzce Üniversitesi en savurgan üniversite”

2006 yılında kurulan Düzce Üniversitesi'nin en savurgan üniversite olarak nitelendiren Kılıç, aynı yıl kurulan üniversitelerin öğrenci sayılarına dikkat çekti. “Düzce Üniversitesi en savurgan üniversite şuanda. 2006 yılında kurulan üniversiteler arasında aslan payı Düzce Üniversitesi'nin. 32 trilyon para verilmiş. Namık Kemal Üniversitesi 2006 yılında kurulmuş 17 bin öğrencisi var. Giresun Üniversitesi 17 bin 500, Mehmet Akif Ersoy 16 bin 516, Karabük Üniversitesi 18 bin. Peki Düzce Üniversitesi 10 bin 850. Uzaklara memurların öğretim üyelerinin gitmek istemediği yerlere gidiyorlar. Öğretim üyeliği yapıyorlar. İstanbul ve Ankara arasındasın ancak öğrenci sayın 10 bin 850. Burada bir başarısızlık var. Paraysa merkezi hükümet vermiş kaynaksa fazlasıyla alınmış. Bu kadar kaynak nereye gitti o zaman?

“15 trilyonluk rektörlük binası mı olur?”

Bütçenin büyük bir kısmının kampüs alanına aktarıldığını iddia eden Kılıç, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Büyük bir bütçe üniversite kampüs alanına harcandı. 22 bin metre kare belki de Türkiye’nin en lüks rektörlük binası yapıldı. 15 trilyonluk rektörlük binası mı olur? 15 trilyona bir site yapılıyor. Funda Şerifoğlu kendi parası olsa öyle bir bina yapar mı? Yeni fakülteler okullar açmak amacıyla 15 trilyonluk bir parayı gömdü egosunu tatmin etmek amacıyla. Yazık Düzceli'nin geleceği oraya yatırılmıştır.”

“Hocalarımız buradan kaçtılar”

Kılıç, üniversitede yaşanan olaylar nedeni ile bir çok öğretim üyesinin gelmek istemediğini öne sürdü.

Kılıç, "Hemotojiye milyonlar harcandı. Buradaki cadı kazanı nedeni ile öğretim üyeleri gelmedi. Şimdi buradaki hastalar şifayı Sakarya’da, Kocaeli’de, İstanbul’da arıyor. Gelecek hocalarımız buraya gelmediler kaçtılar. Üniversite ihmalden hasta ölüyor. Üniversite yönetimi buna dava açacağına, nişanlısı ile evde kavga etmiş bir öğretim görevlisini açığa alıyor. Bizim burada bölümlerimiz kapanıyor. İnsan hayatını sıradanlaştıramayız. Bir öğretim görevlisi sırf keyfinden gelmiyor. Hasta kangren oluyor, bacağı kesiliyor ve ölüyor. Durum savcılığa gidiyor ve Rektör Şerifoğlu yine haberim yok diyor." dedi.

Yayın hırsızlığı iddiası

Kılıç üniversite yönetiminden iki kişiyi yayın hırsızlığı ile suçladı ve yönetimden iki kişinin görevden el çektirilmesi gerektiğini öne sürdü. 

Haber; S. KAŞKIR