12 yıl önce bugün saat tam 18:58’de yaşanan büyük felaketi n tanıkları bugün hala aynı acı, aynı korku ve aynı tedirginliği yaşıyor. Hayatını kaybedenlerin acısının yanı sıra, o gece enkaz altında kalarak saatlerce kurtarılmayı bekleyenlerin ve uzun çabalar sonu kurtarılarak hayata yeniden merhaba diyenlerin yürekleri burkan hikayeleri var.

Düzce depremine 5 katlı bir binanın altındaki kasap dükkanında yakalanan ve derin dondurucu sayesinde hayatı kurtulan 29 yaşındaki Eser Ergün onlardan biri. Arkadaşını ziyarete gittiği kasap dükkanında depreme yakalandığını, yıkılan binanın kirişlerinin şans eseri yanında bulunan derin dondurucunun üzerine düşmesi sonucu hayatta kaldığını söyleyen Eser, ziyarete geldiği arkadaşının depremde hayatını kaybettiğini, bunun derin üzüntüsünü yaşadığını ifade etti.

Deprem anında yaşantıların tekrar gözden geçirildiğini söyleyen Eser Ergün,"Çok değişik bir duygu. Yaşantımı tekrar gözden geçirirken zaten 5 saat geçmişti. Daha sonra ölen arkadaşımın akrabaları bizi bulunduğumuz yerden çıkardılar" dedi. Van'da yaşanan depremin yaşadığı anları tekrar gözünün önüne getirdiğini belirten Ergün,"Van depreminde 102 saat sonra kurtulan Yunus isimli bir çocuk vardı. Daha sonra malesef hastanede hayatını kaybetti. O çocukla aynı durumu hissettiğime inanıyorum. Çünkü aynı hisler. Ben 5 saat kaldım ama benim enkazdan çıkma günüm aklıma geldi. Çocuk AKUT ekibine bakarak,'Beni kurtarın' derken depremi yaşadığımda onun yaşında olduğum için aynı duyguları yaşadım" diye konuştu.

O an ölüm aklımın ucundan geçmedi

Merkez üssü Kaynaşlı olan Düzce depremine kahveye gittiği sırada yakalanan ve enkaz altında 23 saat kurtarılmayı bekleyen Hasan Emuce, "O an ölmek hiç aklımın ucundan geçmedi"diyerek o anki duygularını anlatırken, üzerindeki cesetlerle 23 saat boyunca kurtarılmayı bekleyen Emuce, o an bağrışmalar dışında hiçbir şey duymadığını da ifade etti. Emuce, "İkiye katlanmış bir vaziyette kaldım. Artçı depremler yaşanmaya başladığında da geriye doğru düştüm. İkinci artçı depremin yaşanmasıyla zaten o bağrışmaları da duyamadım. Ben de kendimi o esnada geri atmasaydım belki ölebilirdim. Kucağımda insanlar var ama kim olduğunu tanıyamıyorum. Her yer karanlık. O an gerçekten anlatılabilecek gibi değil" dedi. Dar alanda hareketsiz bir şekilde kurtarılmayı beklediğini söyleyen Emuce, yaşadıklarını şöyle özetledi:"Ayağım da karşı taraftaydı. Hiçbir şekilde çekme imkanım yoktu. Üzerimde cesetlerle 23 saat boyunca kurtarılmayı bekledim. Sonra cep telefonum aklıma geldi. Telefonun ışığıyla üzerimdeki cesedin saatine bakınca o an cesedin eniştemin cesedi olduğunu anladım. Eniştemin cesedini saatinden tanımıştım."

Enkazın altında kendisiyle birlikte iki kişinin daha sağ kaldığını belirten Emuce, onların gayreti sonucu delik açıldığını, bu şekilde seslerini AKUT ekibine duyurmaya çalıştıklarını kaydetti.
9 saat sonra enkazdan çıkarıldı.

Düzce depremine, Kur'an-ı Kerim okurken 6 katlı binada yakalanan ve 9 saat sonra enkaz altından çıkarılan 20 yıllık imam İbrahim Özdede, "O saatleri" göçük altında kaldığı binanın bulunduğu yerde anlattı. Kurtulmasının büyük bir şans olduğunu belirten Özdede, şöyle konuştu:

"Biz altı katlı binanın ikinci kattaydık. Nasıl çıkabilirim diye düşünmeye başladım. Hacı efendi iki torunuyla kapıdan çıkarken göçük oldu, ben o sırada geri döndüm. Hacı efendi ve ailesinden 9 kişi vefat etmişti. Biz 9 saat civarında enkazın altında kaldık. Ben yüzüm kapalı bir şekilde enkaz altındaydım. Kolum kirişin altındaydı. Nefes alamıyor çok çaresiz bir durumdaydık. Ben özellikle sadece sağ kolumun hareketiyle bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Ceketimin astarını ağzıma maske olarak kullandım. Kravatımı da sağ kolumu parçalanmış bir şekilde gördüğüm için kan akımından ölmeyeyim diye ağzımla koluma bağladım. Uzun süre ne ses duyduk ne de sesimizi duyurabildik. Karşımızda çocuklar 'anne bizi kurtar' diyorlardı. Anne de 'kurtaracağım yavrum' diyordu. Bir müddet sonra hiç kimseden ses gelmedi. Maalesef onlar da vefat etmişler. O çaresizlik içinde ben orada bir dostun olduğunu düşündüm. Yattığımız yerde parke kırıkları varmış. Onları açıkta kalan elimle parke kırıklarını ittikten bir müddet sonra oraya hava akımı geldi. O hava bizi rahatlattı. Ondan sonra biraz sesleri duyar olduk" dedi.

-Hayata protez bacakla tutunmaya çalışıyor

Deprem anında kirişin altında kalarak kangren olan bacağını kestirmek zorunda kalan Musa Çarıkçıoğlu, o anın üzüntüsü tekrar yaşasa da yüzündeki ince tebessümünde hayatın her şeye rağmen hala devam ettiği mesajını taşıyor. Ayağını kaybettiğini fakat yaşama sevincini hiçbir zaman kaybetmediği dile getiren Çarıkçıoğlu, deprem öncesinde inşaat işçiliği yaptığını o dönemden sonra çalışamadığı için emekli olduğunu belirtti.