Sendikasının Düzce'deki il divan toplantısına katılan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, anayasa değişikliğinin önemine vurgu yaparak kılık kıyafet yönetmeliğine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Çağdışı bir yönetmeliktir

Ülkenin tamamını kucaklayan yeni bir anayasa ihtiyacının daha çok hissedildiğine dikkat çeken Gündoğdu, “'Benim bayrağım, benim vatanım, benim milletim, benim ülkem' diyen herkesin 'Benim anayasam' diyebileceği bir anayasa gerekli. Siyasi partilerin tamamı son seçimde yeni anayasa vaadinde bulundu. Bundan kaçma şansları yok. Bu vaadin bu milletin takip ettiğini siyasi partilere duyuruyorum. Kılık kıyafet dayatması yönetmeliği darbecilerin yazdığı bir yönetmelik. Başta başörtü yasağı olmak üzere bu yönetmelik kadınlara ayakkabı topuk boyundan başı açık olmaya, erkeklere de bıyıkların üsten almadan ense tıraşına neredeyse ayakkabı numarasına kadar belirleyecek kadar ucube, çağdışı bir yönetmeliktir” dedi.

Cinsiyet ayrımcılığı yapmaktadır

Yönetmelikle cinsiyet ayrımcılığı yapıldığını öne süren Gündoğdu, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Ülke olarak 1930 yılında kadına seçme hakkı, 34 yılında seçilme hakkı vermişiz. Ama 2013 yılında kadına ne giyeceğini tercih etme hakkını hala veremiyoruz. Bu yönetmelik cinsiyet ayrımcılığı yapmaktadır. Bir kadın başını açtığı takdirde belediye başkanlığı da cumhurbaşkanlığı da yapabiliyor... 'kadınlara verilen hakkı unutmayalım' diyorlar başörtülü kadın cumhurbaşkanı, başbakan eşi olabilir ama bunların kendisi olamaz deniliyor. Kadın erkek gibi bir bireydir. Eğitim ve çalışma hakkı gibi bu hakları engellenemez.”

Memur-Sen'in kamu kurum ve kuruluşlarındaki kılık-kıyafet serbestliğinin sağlanması amacıyla ülke genelinde başlattığı imza kampanyası ve sivil İtiatsizlik eylemine de değinen Gündoğdu bazı kesimlerin bu durumdan duyduğu rahatsızlığı eleştirdi.

Onları rahatsız eden milletin doğrusudur

Gündoğdu, “KESK, 'Memursen'in özgürlük talebi KESK'in asaretir' diye başörtüleri görünce kırmızı görmüş boğaya dönmüş halleri ile yeniden dinimize hakaret ettiler. KESK bizim eylemimizden yüzde 100 rahatsız olduğuna göre bu bizim yüzde 500 doğru olduğunu gösterir. Onları rahatsız eden her şey milletin doğrusudur. KESK'in esareti de memursen ve milletin özgürlüğüdür” şeklinde konuştu.

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, sivil itaatsizlik eylemi için İzmir Valiliği tarafından yayımlanan ve askeri makamlara da gönderilen genelgeyi de sert bir dille eleştirdi.

Postal yalama devri bitmiştir

Gündoğdu, “İzmir valisi bir yazı çıkarmış ve kılık kıyafet yönetmeliğne uymayanların tespit edilmesi istemiştir. Çok önemli değil. Anayasada yasak yok, yönetmelikte var. bu yönetmeliğe uymamamın cezası uyarı devamında kınamadır. Özgürlük hareketine öncülük ettiğimiz için bizi kınayacak olanların kınamasından korkmayız. Yürürlükten olan şapka kanununa da KESK üyeleri, CHP, İzmir valisi uymuyor. O zaman bu valinin esas ayıbı böyle bir yazıyı Ege Ordu Komutanığı'na göndermektir. Valimize çağrımız 28 Şubat sürecine özlemini duyuyorsan o ideolojik akrabaların yanına git. Ama bu milletin oluşturduğu iklimde valilik yapacaksan haddini bil milletin değerleri ile kavga etme. Postalı işaret olarak gösterme. Bu ülkede postal yalama devri bitmiştir. Postal yalayanların gideceği yer de belli olmuştur” diye konuştu.

Irkçılıkla bu ülkenin bir yere geleceği yok

Gündoğdu konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Kamusen diyanet, ulaştırma ve enerji hizmet kolunda bir broşür bastırıp göndermiş. 7-8-9 Ekim tarihlerinde Türkiye buluşmamızın sonuç bilgisine yer vermişler. Ötekileştirmeden anayasa talabimizde laikliğin çıkarılması ya da tanımını yapılma isteğimize yer vermişler. Laikliğin çıkarılmasından rahatsız olmuş olabilirler. Milli güvenlik dersinin kaldırılması demişiz. Neden itiraz ettiler bilmiyorum. Okullar kışla değildir. Biz paşa istemiyoruz. Paşalar gitsin bu ülkenin güvenliğini sağlasın. Din eğitimi isteğimizden kesk ve kamusen rahatsız. Karma eğitim mecburiyetinin ters edilsin demişiz. Bu ülkeyi bu kadar faşizimle germeye gerek yok. Andımız kaldırılsın dedik heralde kıyamet orda koptu. 'Türk'üm, doğruyum, çalışkanım' diyerek çalışkan ve doğru olunmuyor. Silivri Türk'ten, kandil kürtten geçilmiyor. Irkçılıkla bu ülkenin bir yere geleceği yok.”

Haber: S. KAŞKIR