Düzce Üniversitesi Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erincik Edgü, Düzce’de son günlerde yeniden sorgulanmaya açılan “kimlik” tartışmalarını akademisyen gözüyle değerlendirdi.

Düzce denince aklınıza ne geliyor: Fındık

“Düzce merkezi kimliksiz” diye sözlerine başlayan Edgü, Düzce’de  tanımlanabilir bir alan olmadığını belirtti. Ezgü, öğrencileriyle proje çalışmaları ve derslerde yaptıkları istişarelerde ne Düzceliler'in nede Düzce’ye dışardan gelenlerin bir kimlik tanımlaması yapamadığına dikkat çekti ve şunları kaydetti: “Öğrencilerime “Düzce denince aklınıza ne geliyor?” diye sorduğumda, çoğunlukla fındık cevabı aldım. Mimarı açıdan ise net bir kimlik tanımlamadı. Kimisi avm dedi, kimisi Anıtpark dedi.“ diye konuştu.

Arkasını dönmüş bir görüntü!

Düzce’de şehrin göbeğinden geçen Asar Deresi’ne işaret eden Edgü, derenin Düzce’ye kimlik katması gerekirken, “Arkasını dönmüş bir görüntü” çizdiğini dile getirdi.Edgü, Düzce’nin gelişmesini ise şöyle değerlendirdi:

Plansızlık ve öngörüsüzlük

“Düzce, maalesef E-5 üzerinde Ankara İstanbul arasında geçen araçlara mal satmak üzere gelişmiş. Buradan bakıldığında bu durum çok acıklı ve üzüntü verici. Yerel ticaretin o günkü gerekleri üzerinde gelişim aksına esir olmuş olmak tamamen plansızlık ve öngörüsüzlük. Bu Düzce için çok üzücü. Düzce’nin 1. hedefi bu olmamalıydı. “

Dere canlandırılarak kimlik kazandırabilirdi

Asar Deresi kenarlarında yapılaşma yanlışlıklarına dikkat çeken Edgü, bu haliyle sahipsiz bir görüntü çizdiğini dile getirdi ve “Derenin canlandırılması Düzce’ye kimlik kazandırabilirdi.” dedi.

Otobüsle ulaşım çağdışı!

Darıcı Mahallesi’nde yapımı devam eden yeni terminal inşaatının ise son derece yanlış olduğuna vurgu yapan Edgü, “Merkezde kalan otogar, geç kalınmış bir hizmettir.” ifadesini kullandı. Edgü, Düzce gibi düz alanların çok olduğu kentlerde otobüsle ulaşımın da çağdışı bir hizmet olarak yorumladı ve raylı sistemin Düzce'ye kazandırılması gerektiğini vurguladı.

Konuralp’teki yanlışlık: Yüksek bina

Konuralp’teki yerleşim planındaki yanlışlığa da işaret eden Edgü, “Tarihi doku olan bir yere yüksek bina yapmak orayı hiç önemsememek anlamına geliyor. Yüksek bina daha fazla insan yoğunluğu, sağlık eğitim gibi bir çok alt yapı gelmesi demek.” şeklinde konuştu.

HABER;S.KAŞKIR