Düzce Üniversitesi Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erincik Edgü, Düzce'deki hava kirliliğine ilişkin önemli tespitlerde bulundu. Özellikle geride bıraktığımız kasım ayında tavan yapan kirli havadan Düzce'yi kurtarma yollarını anlatan Edgü, kışın artan kömür kullanımına karşı doğalgaz önerisinde bulundu.

Alternatifler: Doğalgaz, elektrik ve hava koridorları

Düzce’de doğalgaz kullanımının artması ile hava kirliliğinin büyük ölçüde çözüleceğini savunan Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erincik Edgü, şunları kaydetti:

“Şöyle de düşünmek gerekir, doğalgazı bildiğimiz için doğalgaz diyoruz ama Avrupa’nın ortasında sıcak bir iklime sahip olmayan Almanya gibi bir ülkede geçtiğimiz yaz, güneş panelleriyle elektrik kullanımının sağlandığı günler yaşandı. Dolayısıyla Düzce’de doğalgaza takılmamak gerekir. Elektriği sağlayıcı alternatifler üzerinde düşünülebilir.”

Kömür ve egzoza bağlı olarak oluşan hava kirliliği ve sisin Düzce’ye çökmesinin çok ciddi problemler doğurduğunun altını çizen Edgü, “Ama sadece yakıt türü ya da egzoz şuanki sorunla ilgili olmayabilir. Rüzgarı doğru kullanmak da önemli. Hava koridorları oluşturmanın işe yarayan tarafı olabilir.” dedi.

Bitişik nizam bırakılmalı!

Hava koridorlarının nasıl açılacağına ilişkin de bilgiler veren Edgü, yapılaşmada bitişik nizamdan vazgeçilmesi çağrısı yaptı.

Edgü, “Ben bu konuda uzman değilim. Ancak şunu söyleyebilirim ki hava koridorlarının nereden gelip nereye döneceği, neyin üstünden geçeceğini hesaplamak gerekir. Düzce’nin merkezindeki bitişik nizam yapılaşma şart değil. Binaların yenilenme sürecinde belki bunlara bitişik nizam hakkı vermek yerine oradan kaybolan hakkı kat vererek sağlamak ancak binalar arasında boşluklar bırakarak ayrık nizama geçmek daha doğru olabilir. Böylelikle daha sağlıklı hava sirkülasyonu sağlanır.” şeklinde konuştu.

Düzce gibi tozu fazla olan yerde...

Kasım ayında hava kirliliğinin nefes alınmayacak düzeye kadar ulaştığı Düzce'de bina boşlukları arasında bitkilendirme yapılarak ağaçlandırma yapılabileceğini belirten Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erincik Edgü, “İstanbul’dan Düzce’ye doğru gelirken girişte sanayi sitelerinin önünde dikilmiş sık ağaçlar var. Bunların amacı bir egzoz bariyeri oluşturmak, iki gürültü bariyeri oluşturmak ve üç tozu tutmak. Yani bu kadar kolay biz çözümü çok farklı yerlerde de uygulayabiliriz. Basit ve ucuz işlerdir bunlar. Bitkilendirme sadece hoş görüntü sağlayan bir şey değildir, böyle işe yarayan tarafları da var. Özellikle Düzce gibi tozu fazla olan yerde hava sirkülasyonu açısından bitkilendirme ve ağaçlandırmayı da kullanmak gerekir.” dedi.

Asar Deresi’nin karşısı sahipsiz gözüküyor

Öte yandan kentleşme sorunlarına da değinen Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erincik Edgü, şehrin içinden geçen Asar Deresi'nin hakettiği gibi değerlendirilemediğini dile getirdi. Ezgü, bu konuda şu görüş ve önerileri paylaştı: “Şehrin iki tarafına benzer nitelikte şeyle koymak gerekir. Alışveriş bölgesi Düzce Belediyesi ve Valilik arasındaki yani İstanbul Caddesi olan kesimde yoğunlaşmış durumda. Asar Deresi’nin öbür tarafı ise tamamen mecbur kalınmış bir takım binaların olduğu bir yer. İtfaiye, okul, öğretmenevi yapılmış. İhtiyaç olmuş bunlara bakkal yapılmış yanına manavı, balıkçısı eklenmiş gibi bir durumla karşılaşılıyor. Yani düşünülmemiş. Derenin öbür tarafı sanki ‘O tarafa geçin de gerisi Allah Kerim’ gibi bir durum var. Halbuki bunun iki kenarı çok farklı değerlendirilebilirdi. Bütün kamusal şerit buradan uzak… Belediye ya da valilik burada olabilirdi. İnsanların yürüyerek yapacakları, yapmak isteyecekleri bu alışveriş de olabilir, sinema, tiyatro, park, bahçe ya da oyun alanları da olabilir,  bisiklet parkurları da olabilirdi… Yani insanları o suyla ilişkilendirecek bir yapılaşma sağlanabilirdi. Şuanda Asar Deresi’nin karşısı sahipsiz gözüküyor.

İçinden su geçen tek şehir Düzce değil

Yapımı devam eden köprülerin de farklı olabileceğini belirten Edgü, “Üzerine enteresan köprüler yapılabilirdi. Araç köprüsü ayrı, yaya köprüsü ayrı, bisiklet köprüsü ayrı olabilirdi. Dünyada bunun çok örnekler var. İçinden su geçen tek şehir Düzce değil. Eskişehir bir kişinin azmiyle örnek oluşturacak bir şehir haline geldi. Neden Düzce için de olmasın? O derenin canlandırılması, Düzce’ye çok ciddi bir kimlik kazandırır.” şeklinde konuştu.

HABER;C.ÜSTÜNER