Yarın, 26 Eylül 1932’de toplanan ilk Türk Dili Kurultayının ve Dil Devriminin 82. Yıldönümü… Atatürkçü Düşünce Derneği Düzce Şubesi Başkanı Nural Madencioğlu, Dil bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada Dil devriminin yüzyıllarca yabancı dillerin sözcük ve kurallarının boyunduruğu altında tanınmaz hale gelen Türkçe’nin kendi kişiliğini kazandırdığını söyledi.



Madencioğlu yaptığı açıklamada, “Türkçenin, işlendiği zaman bilim ve sanat dili olacağı kısa zamanda anlaşılmıştır. Böylece Atatürk’ün önderliğinde başlayan dilde devrim süreci ivme kazanmıştır. Dil devrimini hazmedemeyen kesimler diğer devrimlere karşı çıktıkları gibi buna da karşı çıkmışlardır. Atatürk , Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun özerk olması için mirasından pay ayırmıştır. Ancak 1983 te bu vasiyet dikkate alınmamış ve özerk olması gereken bu iki kurum devlet dairelerine dönüştürülmüştür. Böylece dil devrimi de diğer devrimler gibi yaşamın özünden ve eğitimden silinmeye çalışılmıştır.13 Mayıs 1277 de Karamanoğlu Mehmet Bey’in “ Şimden gerü hiç kimesne divanda, dergahta, bergahta ve dahi her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye” günümüz Türkçesi ile “ Bugünden sonra hiç kimse divanda,dergahta,bergahta,mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dilde söz söylemesin” şeklindeki ferman bugün gelinen noktada çok daha büyük anlam
kazanmaktadır. Türkçemizin ne kadar tanınmaz hale geldiğinin en basit kanıtı işyeri tabela
ve reklamlarındaki yabancı isimlerdir.” ifadesini kullandı.


“Dilimizin yozlaşmasında Pazar egemenliğinin 1995 Avrupa Gümrük Birliği Kapitülas –
yonuyla yabancı tellerin eline geçmesinin de büyük etkisi vardır.” Diyen Madencioğlu,
“O halde yapılacak iş nedir? Öncelikle hükümetin bunu önemsemesi ve gerekli yasal
düzenlemeleri yapması, üniversitelerin ve belediyelerin kampanyalarla konuyu gündemde
tutmaları, bilim ve eğitim kurumlarının dilimize sahip çıkmaları gerekmektedir.”dedi.

 

Haber: S. Kaşkır