Düzce Belediyesi tarafından düzenlenen Türkiye Vizyon Konferansları’nın bu haftaki konuğu  Finansbank'ın kurucusu, Hüsnü M. Özyeğin Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı, Özyeğin Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı, ünlü iş insanı Hüsnü Özyeğin oldu. Düzce Belediyesi Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa Düzce Valisi Dr. Zülkif Dağlı da katılırken, salonun yine beklenen doluluğa ulaşmaması dikkat çekti.


“Hüsnü bey gençlerle sohbet etmeyi tercih ediyor”
Konferansın açılış konuşmasını yapan Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, bu kez formatta değişikliğe gidildiğini ve öğrencilerle söyleşi havasında bir konferans gerçekleşeceğini aktardı. Özlü, şu ifadeleri kullandı:
“Öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Yerli otomobil markası çalışmasını yürütürken buna yatırımcı iş adamları arıyorduk, Hüsnü beyi de aradık, davet ettik. Hüsnü bey bir hafta sonra geldi. Hüsnü beyle görüşürken ciddi bir çalışma yaptığını gördük. Elektrikli otomobil ne işe yarar, geleceği nedir? Ciddi bir çalışmayla geldi.


Gerçekten etkilendiğimi ifade edeyim. Aradan 2 yıl geçti bu çalışma için Hüsnü beye teşekkür ediyorum. Bu akşam format değişik; Hüsnü bey gençlerle sohbet etmeyi tercih ediyor. Öğrencilerimizden birisi yüksek lisans girişimcilik öğrencisi Düzce Üniversitesi’nde okuyor. Diğer öğrencimiz Özyeğin Üniversitesi’nde okuyan Düzceli öğrencimiz. Oda girişimcilik bölümü 2. sınıf öğrencisi. Hüsnü bey bu akşam iki öğrenci ile birlikte söyleşi havasında devam edecek.”


“Kızların okullaşma oranlarının en düşük olduğu yerlerde projeler geliştirdik”
Ardından kürsüye davet edilen iş insanı Hüsnü Özyeğin, ticaret hayatında yaptığı çalışmalar ve girişimcilik konularında edindiği tecrübelerini Düzceliler ile paylaştı.
Anadolu’yu gezmekten her zaman çok mutlu olduğunu belirten Özyeğin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anadolu’yu benim kadar gezen bankacı yoktur herhalde. Anadolu’da çok fazla yatırımım yok, olan yatırımlarım da rüzgar enerjisi yatırımı, bunlar istihdam sağlayan yatırımlar değil. Ben Anadolu’da en çok eğitime yatırım yaptım. 2005 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na gittim. Bakanlıktan kızların okullaşma oranlarını öğrendim. 2005 yılında kızların ilkokuldan sonra okula devam etme oranı, Ağrı’da sadece yüzde 5’di. Ağrı’nın civarındaki illerde de yüzde 6-7’ydi. Kızların okullaşma oranlarının en düşük olduğu yerlerde projeler geliştirdik. Büyük ilçe ve illerde liselerin ve ortaokulların yanlarına kız yurtları kurduk. Bu yurtların hepsi, 150 - 200 öğrenci barındırıyordu. Milli Eğitim Bakanlığı ile imzaladığımız protokolde, o ilçe ve ilde mukim hiçbir kız burada kalamaz dedik. Yani mutlaka, o ilçe ve illerin, köy ve kasabalarından gelmesi lazım bu kızların. Böyle 25 tane kız yurdu açtık. Bu kız yurtlarını çoğunuz göremezsiniz, çünkü bunlar; Ağrı’da, Doğubeyazıt’ta, Malazgirt’te, Patnos’ta, Siverek’te, Diyarbakır’da, Kırşehir, Samsun ve Ordu’da da var. Biz bu kız yurtlarının performanslarına da bakıyor, bakımlarına da devam ediyoruz. Bu kız yurtlarında kalan ve liseden mezun olanların yüzde 52’si geçen sene geçen sene, yüksekokul ve üniversiteye devam etti. Bu kızların kaderlerinin değişmesine katkıda bulunduğumuza inanıyorum. Eğer bu kızlar okumasalardı, kendi köylerinde, kasabalarında kalsalardı, 15 - 16 yaşlarında evlenecekler ve hatta üniversite çağında anne olacaklardı.”

“Gaziantep’te madde bağımlılığı merkezi kurduk”
Gaziantep’te madde bağımlılığı merkezi kurma sürecini de katılımcılara anlata Özyeğin, şöyle konuştu:
“Gaziantep’in dönemin Belediye Başkanı Dr. Asım Güzel Bey, 9 sene önce İstanbul’a eşiyle beraber gelerek beni ziyaret etti. Bana Hüsnü Bey, Gaziantep’te çok büyük bir problem var, 15 – 16 yaşında tinerci çocuklar sokaklarda yatıyor, bunları kurtarmak için madde bağımlılığı merkezi kurmak istiyoruz. Oraya da böyle bir yatırım yaptık. Yaptığımız merkez, yatılı. Madde bağımlısı olan gençleri orada 6 – 7 aylık bir süre içerisinde orada misafir ediyoruz. İçerisinde, yüzme havuzu, hamam gibi donanımları var. Çünkü çocukların bağımlılıktan kurtulmak için bir şekilde vakit geçirmesi lazım. Şimdiye kadar oraya gelen çocukların yüzde 60 - 70’ini kurtardık. O çocuklar yaşıyor hala. Belediyenin de desteği ile çocuklara iş bulduk.”
Konferans soru-cevap şeklinde devam etti.  

Soru: Girişimcilikte devletin payı ne olmalıdır? Girişimcinin önündeki engeller nelerdir? En çok hata nerelerde yapılmaktadır?
Girişimcilikte devletin hiçbir payı olmaması lazım. Devlet girişimci olmamalı. Türkiye’de devlet her şeyi yapmış. Mesela benim o Gima süpermarketleri aslında devletin kurduğu bir şirketti. Bakkallarla fiyat tanzimi yapabilmek için devlet tarafından düşünülmüş bir şeydi. Devlet bakkallık yapamaz, bir çok başka işi de yapamaz. Girişimcinin şahıs olması lazım. Kamunun girişicileri destekleyici ve teşvik edici, bir takım tedbirler yapılabilir. Bu çok iyi olur. Bu son zamanlarda çok iyi yapılıyor. Bir çok kuruluş var, girişimcilere hem kredi veren, hem sermaye veren, hem bağış yapan kuruluşlar, bunlar teşvik edici oluyor.

Soru: Bankacılık sektörü açısından bu kitle fonlaması nerede görüyorsunuz, gelişimi için neler yapılması gerekiyor?
Bankacılık sektörü, girişimcilere kredi veremez. Sektör o kadar çok uygulama ve kanunlara tabi ki bankacılık sektörü, müşteriye kredi vermesi için, onun bilançosu, derecelendirmesi yapıyor. Girişimciye, sermaye gibi bir para veremez bankacılık sektörü.

SORU: Bankacıların elinde eğitim açısından belirli bir değer tutuyorsunuz. Mentorluk vermek açısından, belirli çevrelere ve kanallara daha rahat ulaşılması açısından bunun için kitle fonlamasını sormuştum.
Bankacılık sektörü mentorluk programı yapabilir. Zaten bazı bankalar kadın girişimcilere çeşitli eğitimler tertip ediyor. Biz Özyeğin Üniversitesi olarak da bir Amerikan yatırım bankasıyla 10 bin kadın projesi adında bir proje yapmıştık. Girişimci olmuş, 2 -3 kişi arasından seçmiştik, onların becerilerini geliştirmek için, çok faydalı oldu ve tekrar başlatmak istiyoruz.

SORU: Bir işiniz var, büyütmek istiyorsunuz fakat başka bir alanda da çok iyi bir fikir daha var, bu durumda nasıl hareket etmeliyiz?
Bir işiniz varsa ve bu yürüyorsa başka bir işe bakmayın. Bir işe konsantre olmak çok önemli. Dağılmamak çok önemli. Kendi iş hayatımda ne zaman kendime güvenim arttıysa ve ne zaman iş tecrübem olmadığı alanlara girdiysem hatalar yaptım. Çok açık olarak söylüyorum. Biz Özyeğin Üniversitesi’nde belki Türkiye’de ilk defa bir başarısızlık zirvesi yaptık.