Türk Sağlık-Sen Düzce Şubesi Başkanı Ekrem Çavuş, Cahit Üstüner’in sunduğu Yeni Gün programının konuğu oldu. Düzce’de sağlık alanında yaşanan sıkıntılar hakkında konuşan Ekrem Çavuş, sözlerine, “15 Temmuz’u geride bıraktık. Bu hadise bizleri çok üzdü. Üzerinden yıllar geçse bile atlatılabilecek bir travma değil. Bu memleketin ekmeğini yiyen, her türlü imkanlardan yararlanan bu hainlerin hak ettikleri cezanın eninde sonunda büyük Türk devleti tarafından verileceğine eminim. FETÖ’yle mücadelenin arkasındayız, derinlemesine çalışmalar yapılması gerekiyor." şeklinde başladı.

"Düzceli hastalar çevre illere gidiyor"

Program sunucusu Cahit Üstüner’in Düzce’deki sağlık alanındaki problemlere ilişkin sorusu üzerine Düzce Türk Sağlık-Sen Başkanı Ekrem Çavuş şunları söyledi: “Düzce’de sağlık sektörü hak ettiği yerde değil. Bizimle nüfusu aynı ölçekte olan Bolu, Adapazarı gibi şehirlere baktığımız zaman geride olduğumuzu görmekteyiz. Çok ciddi şekilde bu şehirlere hasta akışımız var. Uzman hekim eksikliği, yatak eksikliği, personel eksiliği bizi bu şehirlerin arkasına atıyor. Fakat artık Düzce’nin nüfusu özellikle Bolu’dan fazla. Halkımız bu şehirlere gitmeye mecbur kalıyor.“

“Sağlık personeli destan yazıyor"

Düzce’nin her branşta hekim ve sağlık personeli ihtiyacı olduğunu söyleyen Düzce Türk Sağlık-Sen Başkanı Ekrem Çavuş, Düzce’deki sağlık çalışanlarının başka illerde 10 kişinin yaptığı işleri 3-5 kişiyle yaptıklarını söyleyerek personellerin destan yazdıklarını söyledi. Çavuş sözlerine siyasilere ve sivil toplum örgütlerine seslenerek devam etti: "Düzce Atatürk Devlet Hastanesi’nde Gastroenteroloji ve Nefroloji bölümlerinde hekimimiz yok. Bunun haricinde bazı bölümlerde hekim sayımız yetersiz. Düzce’de sağlık personelleri daha az sayıda personelle daha fazla hastaya sağlık hizmeti veriyorlar. Bu nedenle siyasiler, sivil toplum örgütleri ellerini taşın altına koymalı ve acil eylem planı oluşturulmalı."
 
“Tüm olumsuzluklara rağmen özveriyle çalışıyorlar”

Düzce’deki sağlık hizmetlerinin kalitesi hakkında da konuşan Ekrem Çavuş, şunları kaydetti: "Yüzü gülen, öldürüleceğim tehlikesi yaşamayan, maaşları iyileştirilmiş personel daha iyi hizmet verir. Tüm olumsuzluklara rağmen sağlık çalışanları gecelerini gündüzlerine katarak büyük özveriyle çalışıyorlar. Nöbet tutması gerekirken tutmayıp arkadaşlarının mutsuzluğu üzerinden mutluluk inşa etmeye çalışanlar var. Düzce’de sağlıkta kalitenin arttırılması için torpillilerin de temizlenmesi gerekiyor. Ek olarak bir realitedir ki en düşük memur maaşını alan grup sağlık personelleridir. Bu adaletsizliğin de giderilmesi gerekiyor. Yatak eksikliği, fiziki mekan kalitesinin de arttırılması önemli olan hususlardan."
 

 
 Yıllardır sağlık çalışanlarının kanayan yarası olan şiddet sorunu da program sunucusu Cahit Üstüner’in soruları arasındaydı. Düzce’nin sağlıkta şiddet oranının hayli yüksek olduğunu vurgulayan Ekrem Çavuş, şiddet olaylarının yalnızca darp ile değil sözlü olarak da gerçekleştiğini söyledi. Bu konuda çalışmalar da yaptıklarını anlatan Çavuş, sözlerine şöyle devam etti: "Sağlıkta şiddete çözüm önerilerimiz diye bir kitapçık hazırladık. Bu kitapçığı yerelde ve ulusalda gerekli makamlarla paylaştık. Düzce, sağlıkta şiddet oranlarının yüksek olduğu bir şehir.Burdan Düzceli vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum. Kendilerinden kaynaklanmayan problemlerden dolayı sağlık çalışanlarını darp ederek, öldürerek elimize bir şey geçmez. Hepimiz Düzce’deki hastanelerden faydalanıyoruz, kimse başka şehirlere gitmek istemez. O zaman şunu bilmemiz gerekiyor ki sorun sağlık çalışanlarında değil, sorun sistemde."
 
"ACİLLERİN YÜZDE 90’I ACİL DEĞİL"
 
Son olarak sağlık çalışanlarının hükümetten beklentilerini anlatan Düzce Türk Sağlık-Sen Başkanı Ekrem Çavuş, sözlerini şöyle noktaladı. "Öncelikli olarak sağlık çalışanları, sözleşmeli köleliğin son bulmasını istiyor. Sözleşmeli personeller acilen kadroya geçmek istiyor. Bu durum evliliklerin dahi sonlanmasına neden oluyor. Maaş sorunu, personel eksikliği ise diğer beklentiler. Acillere giden hastaların yüzde 90‘ı aciliyeti olmayan, sıra bulamadığı ya da çalıştığı için polikliniklere gidememesinden dolayı acile tedavi olmaya giden hastalardan oluşuyor. Gerçekten acillik hastaların ayrılması da gerekiyor."
 

Haber M.KADAŞ