Yunus-Songül Sezer’in üçüncü çocukları olan Kadir bebeğe daha anne karnında “yaşamaz” teşhisi kondu. Ancak hastane hastane gezen Sezer çifti, çocuklarını kucağına almak için her yolu denedi. Kadir bebek, İstanbul’da bir hastanede kalbinin yarısı olmadan dünyaya geldi. Kadir bebeğin doğduktan sonra geçirdiği ameliyatla sağlığına kavuştuğunu anlatan baba Sezer, başından geçenleri şöyle anlattı:

“DOĞMADAN YAŞAMAZ.” DEDİLER

“Çocuğun doğmadan önce kalp sorunu teşhis ettiler ve kalbinin yarısı olmadığını söylediler. Düzce’de bunun tedavisi olmadığını ve İstanbul’a götürmem gerektiği söylendi. İstanbul Çapa’ya götürdüm. Orada çocuğumun yaşamayacağını söylediler. Doğmadan yaşamına son vermek istediler, kabul etmedim. Cerrahpaşa Hastanesi’nde doğumu gerçekleşti. Acıbadem Hastanesi’nde ameliyat oldu ve 3-3,5 ay sonra sağlığına kavuştu. “Bir iki ameliyatı daha var, başka bir sıkıntısı yok.” dediler. Enfeksiyona dikkat etmemizi istediler. Eve getirdik, rutin kontrolleri yapılıyordu. Hiçbir sıkıntı yoktu.”

Kadir bebeğin öksürükleri artınca İstanbul’daki doktorunu arayan Sezer çifti, oradan Düzce’de bir hastanede götürülebileceği yanıtını alınca soluğu Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama hastanesinde aldı. Ondan sonra yaşanan süreci baba Yunus Sezer, şöyle anlatıyor:

 “Öksürük başlayınca İstanbul’u aradık. “Buraya getirmene gerek yok. Düzce’deki sağlık kuruluşlarına git, müdahale edilsin.” denildi. Önce Düzce’deki çocuk doktorları, bir sıkıntı yok dediler. Ancak öksürük artınca Düzce Üniversitesi Araştırma Hastanesi’ne götürdüm. Orada ilaç verdiler ve bir gün hastanede yatacağı söylendi. “Bu çocuğun kalbinin yarısı yok.” Şeklinde Durumu izah ettim ve raporları teslim ettim. İstanbul’daki doktorumuz, “kesinlikle bu çocuk kardiyoloğu bakması gerekiyor, onun dışında herhangi bir ilaç vermeyin” dedi. Bunu izah ettiğimde herhangi bir sorun olmayacağını sadece ciğerlerinin temizleneceğini söylediler. Ayın 16’sında çocuğumu servise yatırdım. 22’sinde beni “çocuğun durumu ağırlaştı. Yoğun bakıma alıyoruz.” diye aradılar. Çocuğumu oraya götürdüğümde o kadar hayati riski yoktu, gittiğimde tanınmayacak hale gelmişti. Her gün çocuğumu sorduğumda “burada çocuk kardiyolojisi yok. Biz elimizden geleni yapıyoruz ama çocuğun yaşamayacak.” Denildi.”

ÇOCUĞUM HER GEÇEN GÜN GÜZÜMÜN ÖNÜNDE ERİDİ

Valilik ve siyasiler olmak üzere her kapıyı çalan çaresiz baba Düzce’de sağlık alanındaki yetersizlikten yakındı.

 Sezer, “10 gün boyunca hastane aradık. Benim 7 aylık bebeğime bir çocuk kardiyoloğu bulamadım. Çocuğum her geçen gün güzümün önünde eridi. En son Belediye Başkanımızı aradım, “çocuğuma hastane bulunamazsa kendimi çatıdan aşağıya atacağım.” dedim. Sağ olsun Ankara’da hastane buldu. Çocuğumu götürmeye hazırlanırken,” bana çocuğun fenalaştı, kalbi durdu. 45 dakika uğraştık, kurtaramadık.” dediler.”ifadelerini kullandı.  

ÇOCUĞUMU MEZARA KOYARKEN BİR SÖZ VERDİM

Çocuğunu toprağa veren baba Sezer'in, hastaneden aldığı cevaplar yaşadığı acıyı ikiye katladı. Kadir bebeği mezara koyduğu gün kendine söz veren 3 çocuk babası Yunus Sezer, şöyle konuştu:

“Çocuğumu yıkayan imam bile inanamadı. “Bu çocuğa ne yapmışlar.” diye. Ertesi gün hastaneye giderek epikriz raporlarını istedim. Bana sen boşuna uğraştın. Belliydi. Madem yaşayacağına inanmıyordunuz neden elinde tuttunuz? Çocuğumu mezara koyarken bir söz verdim. Düzce’ye bir çocuk kardiyoloji gelene kadar uğraşacağım. Bunun için elimden geleni yapacağım. Benim çocuğum 20 gün boyunca acı çekti. BİMER’e şikayet ettim. BİMER’e şöyle bir savunma yapmışlar: “ bize geldiğinde gribal enfeksiyonu vardı. Kalp hastasıydı, yapılacak bir şey yoktu. Biz ona hastane aradık ama bulamadık.” Bunu söylemek kolay ama benim canım gitti.”

Sezer, sözlerini ise şu ifadelerle tamamladı:  

“Siyasilere durumu anlattığımda, Düzce’de doğum oranı düşük olduğundan belli bir sayı olması gerektiğini söylüyorlar. İnsan çocuk yapmaya korkuyor. Artık çocuklarımı hastaneye götürmekten korkuyorum. Düzce’de ciddi bir sağlık sıkıntısı var.”

HABER; S.KAŞKIR