10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü… Düzce Halk Sağlığı Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada ağır ruhsal hastalıklardan biri olan “Şizofreni”ye dikkat çekildi.

 

 KESİN BİR TANISI YOK

 

Şizofreninin gerçek duygusunun kaybolmasıyla ortaya çıkan ve toplumsal yaşamı ortadan kaldırabilecek boyutlara varabilen, ruhsal bir hastalık olduğuna dikkat çekilen açıklamada Sebebine henüz kesin bir tanı getirilemediği bildirildi. Şizofrenide kalıtım ve çevrenin ayrı ayrı rolü olduğu vurgulandı. 

 

 AİLENİZDE VARSA YAKALANMA RİSKİ BÜYÜK

 

Açıklamada “Eğer ailede şizofreni hastalığı varsa kişinin bu hastalığa yakalanma riski büyüktür. Genellikle düşünce bozukluğu ile 18-25 yaş arasında ortaya çıkmaktadır. Zekâyla hastalığın doğrudan bir ilişkisi yoktur. Ancak davranış bozuklukları başladığı anda fark edilebilmektedir. Erken teşhis ise hastalığın ilerleyip kişiye zarar vermesini önlemektedir. Şizofren olan birinde görülebilecek bazı davranışlar vardır, bu davranışlar; kendini çevreden soyutlamak, farklı alışkanlıklar kazanmak, uyku düzeninin bozulması, yemek yeme problemlerinin oluşması, kendi kendine konuşmak, yalnız kalamamak, dışarı çıkmaktan korkmak ve sürekli halüsinasyon görüp rahatsızlık verici sesler duymaktır.” İfadeleri kullanıldı.

 

TRAVMALAR VE UZUN SÜREN SIKINTILAR TETİKLER

 

Şizofrenlerin rahatsızlıkları beyinlerindeki salgı düzeninin bozulmasından kaynaklandığı, bu nedenle onların kesinlikle 'deli' olarak tanımlanamayacağı bildirilerek “Kesin kanıtlanmamakla birlikte şizofreniyi travmalar ve uzun süren sıkıntılar tetiklemektedir. Genelde ilk teşhis depresyon olmakta, ancak depresyon ilaçları kişiye fayda sağlamayıp halüsinasyonlar artınca şizofreni ortaya çıkmaktadır. Bu hastalık bulaşıcı değildir ama bireylerin yaşadığı sıkıntılara aileleri de dâhil olmaktadır.” denildi.

 

ÖNEMLİ OLAN AİLE İÇİNDEKİ SEVGİ, ÖZVERİ VE BAKIM

 

Türkiye'deki şizofren hasta sayısı tam bilinmediği, fakat hasta sayısının 500 binin üzerinde olduğu belirtilirken, ‘’şizofren ile yaşamanın’’ da çeşitli zorluklarına da dikkat çekilerek şu ifadelere yer verildi:

“Şizofreni hastasının olduğu aileler genellikle kendi içlerine kapanmaktadırlar. Çünkü hem misafirler şizofrenlerden hem de hastalar misafirlerden rahatsız olabilmektedirler. Çoğunlukla bahar ayları olmak üzere belli dönemlerde rahatsızlıkları alevlenen hastalar, en ufak sese bile kızıp rahatsızlanabilirler. Ama önemli olan aile içindeki sevgi, özveri ve bakımdır. Şizofrenlerin rehabilite olabilmesi çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki, şizofreni hastalarının tedavileri iyi takip edildiği sürece hem hastalık yavaşlar hem de hastaların saldırgan olması söz konusu olmaz. Ruh sağlığı ve şizofreni konusunda yapılacak eğitimler ve farkındalık çalışmaları sayesinde ‘’şizofreni ile yaşamak’’ çok daha kolay olacaktır.”

Haber: S.KAŞKIR