Düzce'de son zamanlarda intihar girişimlerinin artmasından dolayı Erol Tayhan’ın sunduğu Manşet Programına Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Psikiyatrist Dr. Murat Özcan konuk oldu. İntihara en çok kimler meyilli, intiharın sebepleri ve tedavi süreci konularını konuşuldu.

Psikiyatrist Dr. Murat Özcan, intihar düşüncesi ve intihar girişiminin en çok psikiyatrik hastalarda görülmesi mümkün olduğunu ancak psikiyatrik durumu olmayanlarda da görülebileceğini de dile getirdi.

Özcan, “İntihar düşüncesi ve intihar girişimi psikiyatrik hastalarda görülmesi mümkündür ancak psikiyatrik durumu olmayanlarda da görülür. İntihar riskini arttırıcı nedenler var. 40 yaşın üzerinde, beyaz ırkta, erkek, bekar dul, boşanmış işsiz veya emekli olmak bu gibi durumlar çok büyük risk faktörleri. Madde ve alkol kullanımı, kişilik bozuklukları, 18 yaş altı ergenler ve acı veren kronik hastalıklar gibi nedenlerde etken olabiliyor.“ dedi.

Özcan, kadınlarda intihar girişimleri erkeklerde daha fazla ancak erkeklerin ölümle sonuçlanan intihar oranlarının kadınlardan 4 kat daha fazla olduğunun da altını çizdi.
İntihar etmeye meyilli olan insanların eylem öncesi bir takım sinyaller verdiğini ve bu sinyallerin doğru okunarak doktora başvuru yapmaları gerektiğinin önemine değinen Özcan, bu psikolojik durumda olanlarla inatlaşılmaması gerektiğini söyledi.

Özcan, “İntihara teşebbüs edecek insanların çevreye bazı sinyaller verir. Vasiyetname yazıyorlar, mektup yazıyorlar, dile getirirler ben öleceğim yaşamıma son vereceğim, yaşamama sebep bir şey yok gibi şeyler söylerler. İçine kapanık, hiçbir şey yapmak istemeyenler, yaşam kalitesi bozulmuş, sık sık vasiyet veriyorsa hasta yakınlarının bunlar dikkat edip psikiyatristlere başvurmaları gerekmektedir. Hasta yakınlarının çok fazla baskıcı davranması, intihar girişimindeki kişileri anlamayarak baskı kurmaları intiharı daha da kolaylaştırabilir. İntihar girişiminde bulunacak kişilerin tedavilerinde aile etkeni çok önemlidir. Tedavi sürecinde ailelerle de konuşuruz.“ dedi.
Özcan, Dünya genelinde de Türkiye genelinde de psikiyatri polikliniklerine başvurularının arttığını dile getirdi. Bu durum iki yönde iki yönde değerlendirilebilir. Birincisi psikiyatriye olan ön yargının kalkması ve Sosyo-kültürel boyutun değiştiği, ikincisi ise insanların sorunlarının, sıkıntılarının da arttığı manasına gelir.

Özcan, Düzce’deki psikolojik bozukluklarının sadece depreme dayandırmanın yanlış olduğunu da dile getirdi.

Özcan, “Düzce’de psikolojik bozuklukların depreme bağlıyor. Ancak bu tamamıyla doğru değil. Depremden sonra bir takım travmalar oluşabilir ancak tam manasında depreme bağlayamayız.” Dedi.

Haber: G. KARDUZ