Son yıllarda Düzce'nin başına bela olan hava kirliliği ile ilgili olarak Düzce Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Peri Arbak, özel açıklamalarda bulundu. Düzce’de Kasım ayında çok sağlıksız düzeyi 24 ve 25 Kasım tarihlerinde, sağlıksız düzeyleri 12, 18, 19, 20, 21, 23, 26 Kasım tarihlerinde yaşandığına dikkat çeken Arbak, “Neden Düzce’de hava kirliliği var?” sorusuna öncelikle “Terselme” olarak adlandırılan kirli havanın dağılmasını engelleyen meteorolojik ve coğrafi koşullara işaret etti.

TERSELME HARİTASI SORUNLU

Arbak, “Atmosferdeki farklı yükseklikteki sıcaklık farkı nedeniyle yaşanan terselme, 1952 yılında Londra’da 4000 kişinin ölmesine, 100.000 kişinin hastalanmasına neden olmuştu. Yani hafife alınacak bir olay değildir.  Düzce, Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nün terselme haritalarına göre en sorunları iller arasında. Terselmeye karşı önlemler alınabilir. Kent planının çevre dostu haline getirilmesi, yakıt tüketimindeki düzenlemeler, toplu taşımanın geliştirilmesi bu sorunun etkisini azaltabilir.”dedi.

YETERİNCE DENETİM YOK!

Düzce’deki hava kirliliğinden Kalitesiz kömür kullanımı, doğalgaz tesisatlarının iptal edilmesi ve ucuz olduğu gerekçesiyle kömürle ısınma tercihinin etkili olduğuna vurgu yapan Arbak, Kullanılan kömürün yeterince denetlenememesi ve Düzce Çevre Müdürlüğü’nün 3000– 3500 kilokaloriye kadar kömür satışını serbest bırakması hava kirliliğinin tehlikeli boyutlara ulaşmasına sebep olduğunu belirtti.

Arbak ayrıca “ Kalıcı konutlar bölgesinde kalorifer kazanları sıvı yakıt düzenine göre tesis edilmiş olmasına rağmen vatandaşların talebi üzerine yönetimler kalorifer kazanlarını katı yakıta dönüştürüyorlar. Kalıcı konut sakinleri katı yakıtın en az yüzde 50 daha ucuza geldiğini belirtiyor.”diye konuştu.  
Arbak hava kirliğinde şehir içi trafik yoğunluğu ve şehrin ortasından geçen D-100 karayolu nedeniyle oluşan trafik kirliliği ve Sanayi işletmelerinin saldıkları dumana bağlı PM kirlenmesinin de etkili olduğunu söyledi.

BAĞIMSIZ KURULUŞLAR İZLEMELİ

Arbak,  Hava kirliliğine karşı alınacak önlemlerin olmaz ise olmazının hava kirliliğinin bağımsız/özerk bir kuruluş tarafından izlenmesi olduğunu belirtti ve havadaki kirliliği azaltmak ve kontrol altına almak için alınması gerekli önlemleri sıraladı.  Arbak, Mevzuatta zorunlu olan 2014-2019 Temiz Hava Planı bütün İl Çevre ve Şehircilik Müdürlükleri tarafından kurumların, STK’ların katılımı ile hazırlanmadı gerektiğini belirtti. Kirliliğin önlenmesi içinde hava koridorlarının açılması gerektiğini  dile getirdi.

Arbak,  Kentlerde, coğrafi konumdan kaynaklı enverziyon (terselme-inversion) problemi nedeniyle kirli havanın dağılamaması problemi bulunmaktadır. Bu sorunla yaşamayı öğrenmek gerekiyor. Bu nedenle, kentin alanlarının imara açılması acilen durdurularak, hava koridorlarının önüne bina yapımı engellenmelidir. Eğer bir kentsel dönüşümden söz edilecekse, hava kirliliğini çözme odaklı yürütülmelidir.Ölçüm noktasında ölçüm yapılan kirlilik parametrelerinin sayısı arttırılmalı, ölçüm cihazları geliştirilmelidir.”ifadelerini kullandı.
 

Arbak, Kömür kullanımını teşvik etmek yerine doğalgaz kullanımı için maddi olarak vatandaşa destek sağlanması, ulaşımda toplu taşımanın hakim kılınması, kent merkezine araç girişinin kısıtlanması gibi öneriler sundu..  İl Sağlık Müdürlükleri solunum yolu enfeksiyonları ve akciğer hastalıklarıyla ilgili başvuru sayılarını acilen açıklaması gerektiğini de belirten Arbak, sözlerini şöyle sürdürdü:

HALKA EĞİTİMLER DÜZENLENEBİLİR

“Yerleşim alanları ile sanayi alanı arasında yeşil kuşaklar oluşturulmalı, şehir planlaması yapılırken ilin hakim rüzgar yönü ile komşu illerden olası kirletici taşınımı göz önünde bulundurulmalıdır. Kömür kullanan konutlarda doğru yakma sistemlerinin kullanılarak emisyon azaltımı sağlanması için halka eğitimler düzenlenebilir.  Konutlarda izolasyon tekniklerinin uygulanması, kullanılan yakıt ve salınan emisyon miktarında %50 oranında bir azalma sağlanacağı dikkate alındığında, halkın bu konuda hazırlanan mevzuatlara uyumu konusunda teşvik edilmesi ve desteklenmesi sağlanabilir. Kalitesiz kömür kullanımına dair denetimler arttırılmalı, kalite standartları altındaki kömürün kente girişi dahi yasaklanmalıdır. Trafikten kaynaklı emisyonların azaltımı için; yeşil dalga ve akıllı sinyalizasyon sistemlerinin kullanımı yaygınlaştırılabilir.”

LOS ANGELES ÖRNEĞİ

Los Angeles’ın da Düzce gibi dağlarla çevrili, çanak şeklinde bir kent olduğuna dikkat çeken Arbak, orada yapılan örnek çalışmalardan bahsetti: Arbak, “ Arie Hagen Smith adındaki biokimyacı şeftalilerin kokusunu bozan havadaki pis kokunun otomobil egzosundan olduğunu ileri sürerek bilim çevrelerini trafik kirliliğine ikna ediyor. Buna karşın otomobil sanayi hemen harekete geçip önlem almıyor, bunun yerine hava kirliliği LA’nin çanak yapısına bağlanıyor. Hava kirliliğinin sağlık üstüne zararlı etkilerine ilişkin bilgiler halkı kendiliğinden önlem almaya itti. Kötü günlerde ebeveynler çocuklarını okula göndermediler, acil servisler doldu ve atletik yarışmalar ertelendi. Doktorlar hava kirliliği ile kanser ve solunum sorunları arasındaki bağlantıyı tartışınca 6000 kişi 1954 ‘te Pasadena’da protesto gösterisi yaptı. Hatta bir gönüllü kapalı kabinde ozon soluyarak bronşit oldu. “Solumak çok acıtıcı”imiş. LA da 1950-60 arasında hava kirliliğine karşı gruplar oluşmuş ve bunlar baskı grubu oluşturarak politikacıları etkilemişler. Bir kadın aktivisyen çocuklarını ralli yarışlarına götürürken onlara gaz maskesi takmış. Böylece basının beğendiği ve yaydığı teatral etkinlikler de yapılmış. LA da bu etkinlikler sonrasında otomobil emisyonlarına ve üretim biçimine dair keskin kurallar getirilmiş. Halen LA’da PM kirliliğine bağlı savaş sürüyormuş ancak sivil inisiyatifler devletin önlem almasını beklemeden baskı oluşturma çabalarına girişiyorlar.”

Haber;S.KAŞKIR