Nefes alma işinin büyük kısmı ciğerlerde gerçekleşir. Kafa sadece gerekli oksijenin vücuda girmesine yardımcı olan bir kapıdır. 'Hava taşıma' işlevi gören bir yapı için fazla karmaşık olan Hapşırmak ve konuşmak kimi eylemler de burada gerçekleştirilir.

 

Bu eylemlerden en gizemlisi hiç kuşkusuz 'gülmektir. İnsan davranışları içerisindeki en 'aykırı' eylem olan gülme, kahkaha, kıkırdama, katılma gibi formlara bürünebilir. Bütün gülme çeşitleri kendi belirgin 'imza'sına sahiptir. Bu 'imza'lar kısa, sesli harf içeren notalardan oluşur ve saniyenin 10'da 1'inden uzun sürmez. Bu eylem, saniyenin beşte biri gibi sürelerde kendisini tekrar eder. Gülme belirli bir sesli harfle başladığında, onunla devam eder; 'ha ha ha' diye gülebilirsiniz, 'he he he' diye gülebilirsiniz, ama 'ha he ha' diye gülemezsiniz.

 

 Neden Gülüyoruz? Bilim adamları henüz bu soruya yanıt bulamasalar da, benzer bir konuda çözüme ulaşmış görünüyorlar: kendi kendimizi gıdıklayamamak. Kendi kendimizi gıdıklamak işe yaramıyor çünkü beyin vücudu kendi hareketlerinden kaynaklanan hisleri bastırır, böylece kendisini gerçek işine odaklanmış olur; dış dünyadan gelen beklenmedik uyaranlara karşı tetikte olmak gibi.

Esnemek, gülmek kadar bulaşıcıdır. Yapılan araştırmalar, esneyen birisini gören insanların %50'sinin 5 dakika içerisinde aynı hareketi yaptığını ortaya koymuştur. Doğduktan sonra, son nefesimizi verene dek ortalama 250.000 kez esneriz. Bu 'çene esnetme egzersizi', aslen ciğerlerimizin çalışmasını düzenleyen koruyucu bir reflekstir.