Hakikat kendiliğinden belli olsaydı hitabete gerek kalmazdı.
Akçakoca ve Cumayeri’nde bir felaket yaşandı. Bir kulun kendi kendine yaptığını tüm insanlık toplansa yamamazmış.
Hayrın içinde şer şerrin içinde hayır varmış. Tedbir alınmazsa taktire razı olunur.
İhmal eden, plansız yerleşimler rant ve menfaat uğruna dengesi bozdurulan doğanın verdiği ders olarak algılayıp zarar görenlere devletin şefkatli elinin dokunmasını diliyoruz.
Evet rant uğruna, beklenti uğruna, vicdansız, imansız, İslamsız yaklaşımlarla vicdan yerine cüzdanını, ihsan yerine kazancını düşünen kan emici sülüklerin ifrattan, tefritten dedikodudan beslenen acizlerin maceralarını izliyoruz birkaç gündür.
Ne olmuştu Düzce Belediyesinde 400 ton hurda buhar mı olmuş tu neydi bir haber savruldu ortaya.
Mektuplar havada uçuştu boy boy resimler sitelerde yerini aldı.
Belediye Başkanı Dursun Ay, Özel Kalem Müdürü Beytullah Yılmaz, Yeypaş Yöneticisi Lale Çakır.
İddialar ver bu üçlü hurdaları buharlaştırdı dediler.
Bizde Dursun Ay'a sorduk nerde bu hurdalar. Hurdalar MKE resmen satıldı dedi.
Açıklamayı yayınladık. Ancak bazı yayın organları bizi ima ederek” Kimi koruyorsun üstü kapatılmak aklanmak “ tezvirat la başlayan, çarşı dedikodusuyla şekillenen kapı altı mektupla zirveye çıkıp durulan buharlaşan hurda haberi bir ziyaretle dondurucuya alındı.
Neymiş çarşıda konuşulmuş, baskı gelmiş miş, iddialar varmış.
Düğün yok bayram yok eniştem beni niye öper demiş kız.
Şimdi şunun muhatap zevat olarak bilinmesinde fayda var.
Bey tül maldan haksız kim bir kuruş nemalanıyorsa Allah onu Dünyada rezil ahrette zakkum kuyularında yaksın kavursun bu bir.
Belediyenin başkanından bekçisine, Yeypaşın Müdüründen kapıcısına kadar kim bu işte sorumlu ise, istismar etmişse iddia doğruysa hesap sormayan gazeteci başta olmak üzere İrade ve idareyi ellerinde bulunan adli idari birimler en ince ayrıntısına kadar bu hesabı sormalı. Sorsun.
Sayın Cumhuriyet başsavcılarını göreve davet ediyorum;
Bu işi yaptığı iddia eden varsa, yapanların, bu iddiayı ortaya atan yazan eden basın kuruluşlarının, kimin eteğine ne bulaştıysa bu hurdayı 400 ton tartan kimse hepsinin Türk Milleti adına, kamuoyu adına, hak adına, hakikat adına, adaletin tecellisi adına soruşturulmasını resen inceleme başlatılmasını sayın adli makamların taktirlerine sunuyorum.
Hani Mektup demiştik ya. Pulsuz kapı altına atılan mektup. Bu sabahta benim kapının arkasından birileri bırakmış.
Mektup ta çok ilginç bir toplantı yazılmış.
Önce Teftiş Kurulu müdürü şimdi Belediye Başkan Yardımcısı olan Doktor Cengiz Tuncer konuyu belediye adına muhakkik olarak atanmıştı.
Yer Düzce Belediyesi.
Fen işleri Müdürüne bu konu ile alakalı bilgi Cengiz hoca tarafından soruluyor.
Ferit Girgin fen işleri müdürlüğü görevinden alındıktan sonra çarşıda konuşulan mektupla anlatılan hurda hikayesi o odada bazı basın yayın organlarında çıkan haliyle birebir haliyle konuşuluyor.
Ne tesadüf değil mi; Girgin görevden alındıktan iki gün sonra mektup kapı altına bırakılıyor.
Odada Cengiz Tuncer Muhakkik, Ferit Girgin  ise bilgi veren belediye elemanı olarak bulunuyor.
Odada iki kişi daha var.
Belediye Basın Birimin başında bulunan Muharrem Yılmaz, Belediye İnsan Kaynakları nın başında bulunan Burçin Sarıcan.
Hadise bu odada konuşulup belediyede görevlendirme yapıldıktan sonra mektuplaşıp kapı altına bırakılıyor.
Şimdi sormak lazım. Bu mektubu kim yazdı.
Hem haberin çıkış anı ile yok hurda yok makine parçası senaryosu bu odada nasıl şekillendi.
Aslında benim vakıf olduğum bilgiler(Ki tahmin değil, öngörü değil, nefsi, hissi, kin ve intikamla rant derdiyle dertlenen sonuç değil) hurda buharı haberi tam bir balon….
Hurdayı tartan kim, kaç ton olduğunu kim biliyor. Yoksa birbirini arkasında dolaşan hurdacıların bir hesaplaşması mı bilmiyorum. Tartan yok, giderken gören yok. MKE verilmiş inanan yok ortada toz duman biz cambazlık var.
Mektubun ana teması belediyedeki odada şekillenmiş.
Bunu yazan konuşan ileten kimse bunu yorumunu size bırakıyorum.
Kuşlar aleminde gezen Burçin Sarıcan mı…?
Ahde vefa duygusunu eksik etmeyen Muharrem Yılmaz mı..?
Fen işleri Müdürlüğü görevinden alınan hısım akraba desteğini unutmayan Ferit Girgin mi…?
Pusula gazetesi Sahibi Mustafa Armutçu bu haberi yaptı.
Mektupta Armutçu nun iddiasına göre kapının altından bırakıldı.
Armutçu nun haberini noktasına virgülüne dokunmadan yayınlayanlar oldu.
Haberin kenarından köşesinden dokunuşlarla değerlendirmeler oldu tabiki.
Biz vicdanımızla hakikatle yazmaya özen gösterdik. Açıklamayı yayınlayınca kollayan, saklayan, üstünü örtmekle  itham edildik.
Şimdi hodri meydan herkese.
Adamlık, erdemlik hak ve hakikat duygusundan bir nebze nasibiniz varsa yazdıklarınızı Cumhuriyet Başsavcılığına suç olarak bildirin.
Cumhuriyet Başsavcısı resen soruşturma açarsa gidin oraya yazdığınız haberlere, kullandığınız fotoğraflarda kime kadar gidiyorsa kime dokunuyorsa da iddianızı ispat edin.
Biz Adam gibi bildiğimizi inandığımızı doğru bildiğimizi yazdık. Buyurun Halep orda arşın burada. Kimsenin yaptığını, yediğini, içtiğini, istismar ettiğini, yanına bırakan namert olsun.
Bu arada Belediye bu konuda etkin yetkin tatmin edici bir açıklamada halen bulunmadı.
Burada Sayın Başkan Faruk Özlü de bu konuda idari soruşturmadan sonra itibarsızlaştırılan belediyenin itibarını kurtarmak için hurda senaryosunu yazan, uygulayan, işlem yapan zerre miskal kadar bu hikayeye dahil olan kişi kuruluş muhatap kim varsa hepsini adli makamlara sunup sunmayacağını Düzce kamuoyu merak ediyor.
Hurdayı ihaleye çıkaran Ali Güney ve Destek Hizmetleri Müdürü İbrahim Özer den başlanır mı onuda bilemem.
Hurda Mehmet Keleş döneminde 300 ton ve üzeri olarak ihaleye çıkıyor.
Bugün hisar isimli şirket tarafından tahmini 350 ton olarak ihalede alınıyor. MKE müdahalesiyle de ihale iptal ediliyor. Hurdayı kurum adına satın alıyor. Hikâye bu.
Cambaz bunun neresinde.
Bu yıl içinde Belediyenin bazı ihaleleri olacak. Rant ve menfaat deriyle dertlenenler zevatlar basını ve kamuoyunu bu işe alet etmiş olamazlar mı diye düşünüyor insan.
Korkunun ecele faydası yokmuş ama iş menfaat ve dünya olunca ne ahde vefa, ne ahlak, ne edep, İslami, ne insani, nede vicdani değerler kıymet görmez.
Hele bu işler ballı kaymaklı uzun soluklu olunca iftiranın, tezviratın, iddianın ne ucu var ne başı.
Neden başlayıp nerde biteceği belli olmayan enformasyon, nerden girip nerden çıkacağı belli olmayan dedikodu lobisi.
Hurda bu işin senaryosu. Çok basit ve sıradan yazılmış bir senaryo.
Cambazı gösterirken eller cüzdanlardaki banknotta. Cüzdan varsa vicdan yok, iman yok, İslam yok, yok yok yok.
Yörük malıyla rant elde edip Yörük ahalisine kurban keserken bile istikametten şaşırtmak için ahaliyi cambaza baktırıp cüzdanın derdine düşmek….
Kılavuzu karga olanın burnu … kurtulmaz.
Yiyin efendiler, aksırana kadar, tıksırana kadar, kusana kadar yiyin.
Kefenin cebi yok.
Bu işler milli manevi duygular ahlak ve fazilet hatta hizmet adına süslenip püslenip servis ediliyor.
Şeytan dama günahı inandırarak işletirmiş. Şeytan adamı kandırır ama suyunu ısıtmaz.
Allah’ın Zelil ettiğini kimse aziz edemez, Aziz etiğini de kimse zelil edemez.
KRİPTO BAŞLIYOR.
Yakında öncü tv “Yaşam Analizimiz Kripto” başlıklı bir programa başlıyoruz. Öncü tv ve Öncü Radyoda canlı yayınlanacak programın takip etmenizi diliyorum.
Programla ilgili görüş düşünce ve öngörünüzü bu yazını yorum kısmına yazabilirsiniz.
Hayrın içinde şer, Şerrin içinde şer varmış.
Niyetle nasip  arasında yaşanan hayatta niyetinde umanlar nasibinde bulurlar.
Selam ve dua ile…