İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, il parti binasının açılışını yapmak üzere geldiği Düzce’de parti binasının açılışın ardından Düzcelilere hitap etti. Ellerinde bayrak ve pankartlarla parti binasının önünde Akşener’i karşılayan Düzcelilerin arasında Saadet Partisi İl Başkanı Birkan Mertol da hazır bulundu.



“Bu gariban kadın ve arkadaşlarından korkuyorsunuz”
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener yaptığı konuşmasında şunları kaydetti:

“Bugün burada il teşkilatımızın binasını açmak için geldik. İl Başkanımızın şahsında bütün arkadaşlarımıza emekleri için en kalbi teşekkürlerimi ve muhabbetlerimi sunuyorum. Bugün bu soğukta neler yaşadığınız biliyorum, tehditler almanıza rağmen buradasınız. Bu sizi korkutmaya çalışanlara, burada, bu küçükm şehirde iradeli insanların oluşturduğu tablo bugünün güçlüleri titretiyor. Onlar korktuğu için korkutmaya çalışıyorlar. O gücü kaybetmekten korkuyorlar ve sizi sindirmeye çalışıyorlar. Ama bu millet edeplidir ve haya sahibidir. Bu millet Anadolu’nun irfanına sahiptir. Biz sabrederiz. Ülkemizin birliği için sabrederiz. Bilere hakaret edip duruyorsunuz. Ama burada ilan ediyorum. Bu gariban kadın ve arkadaşlarından korkuyorsunuz. Korkmakta da haklısınız. İktidarınız sallanıyor çünkü.

"Anadolu çocuklarımızı sadece taşerona mahkum ettiniz"

Yıllar evvel demiştim ki, bizim çocuklarımıza çaldınız soruları, gariban kavruk Anadolu çocuklarımızı sadece taşeron yanına ve askerliğe mahkum ettiniz. Dolayısıyla dantelliler Rabia İşareti bunu yaparak gitmiyor savaşa Bozkurt İşareti yaparak gidiyorlar. Çünkü Rabia İşaretini yapanlar çürük raporlu.



"Kumpas davalarıyla en iyi subaylarımızı, pilotlarımızı mahkum ettiniz"

Suriye’nin içi karışırken başrolde olmayacaktınız. Suriye’nin birliğinin, bütünlüğünün yanında yer alacaktınız. Emperyalist ülkelerin kuyruğuna takıldınız şu anda iki emperyalist ülkenin arasında bu ülkeyi şamar oğlanına çevirdiniz. Kendi geleceğinizi, kendi imkanlarınızı, bu devletin bekası ile eş gördünüz ve yanlış kararlar aldınız. Sizi övenlerin yanında saf tuttunuz. Sizi uyarmaya çalışanlarına çemkirdiniz. Bugün gelinen noktada kumpas davalarıyla en iyi subaylarımızı, pilotlarımızı mahkum ettiniz ondan sonra da savcısı oldunuz, kaçak olan Zekeriya Öz’e Erdoğan zırhlı arabasını verdi. O da göbeğini kaşıyarak, bizi hakaret ederek gezdi.

"Kıydığınız askerlerden İlker Başbuğ’un şahsında özür dilemeniz lazım"

Bu peygamber ordusunu siz darbeci olarak nitelendirdiniz. O günlerden bahsediyorum. Camiyi bombalayacak dediniz ve o davanın savcısı oldunuz. Türk Ordusu’nu terör ordusu kabul ettiniz ve Genel Kurmay Başkanını terörist diye hapsettiniz. Milletim affetsin, Allah’ım affetsin. Burada aldığınız kul hakkı için, Müslümansanız Türk Ordusu’nun o gün kıydığınız askerlerden İlker Başbuğ’un şahsında özür dileyip, helallik istemeniz lazım. Öyle aldatıldık, kandırıldık diye bir şey olamaz.


“Apo ile masaya oturan ben miydim?”

Bu kadim devleti siz bir işletme gibi A.Ş. şirketler gibi yönetme anlayışınız sebebiyle bugüne getirdiniz. Bize şimdi saray koalisyonu kuruldu. Mensupları bizi her türlü hakaretle bir noktada tutmak istiyorlar. Burada sormak istiyorum, ey muhteremler, bizlere söylüyorsunuz da, İçişleri Bakanlığı’nda Irak’ın içine en derin kara harekatı benim dönemimde yapıldı, altına imzayı ben attım. Seneler boyu car car car bunu da söylemedim. O imzayı atmak o kadar zordur ki. Kınalı kuzularınızı gönderirsiniz, anaların evlatlarının başına bir şey gelmesinden uykularınız kaçar. Bizim muhterem miting yapıyor, bizim muhterem ana kuzuları oradayken bizim muhterem il kongrelerine gidiyor, düğüne de gidiyor şahitlik yapıyor. Biz yapsak vatan hainliğiyle yargılanırdık heralde. Şunu da söylemek istiyorum Apo ile masaya oturan ben miydim? Benim arkadaşlarım mıydı? PKK’yı şımartan sensin. Apo beni aldattı diyor, saf mısın?"








“Gün kişisel hesapların günü değil”
Biz buraya sefa sürmeye gelmedik diyen İYİ Parti İl Başkanı Ercan Katırcıoğlu yaptığı konuşmasında şunları kaydetti:

“Biz buraya sefa sürmeye gelmedik cefa çekmeye geldik. Aynı kaygılar, kuşkuları, yürekleri çarpan dostlarım,  ülkesi için aynı duyguları ve kaygıları taşıyan, aynı zorlukları sırtlayanlar arkadaşlarım hepiniz hoş geldiniz. Ülkeyi çağdaş karanlığa çekmek isteyen güçlere karşı ortak bir kavgamız var. Ülkesi için, memleketi için yollara düşebilen, bu ülke sandığınız gibi sahipsiz değil diyebilenlerin kavgasıdır bu. Gün kişisel hesapların günü değil, geçmiş kırgınlıkların günü değil, gün yaşadıklarımızın farkında olmak zorunda olduğumuz gündür. Gün, layık olmadıklarımıza dur deme zamanıdır. Gün Cumhuriyete ve ülkeye sahip çıkma günüdür. Düzce ve güzel ülkemize birlikte el ele, gönül gönüle, hep birlikte sahip çıkacağımızı, bu ülkenin sahipsiz olmadığını haykırmak için buraya geldik.

Sayın Genel Başkanım, Sayın Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcım beni Düzce’de bu göreve layık gördüler. Lütfen bu zorlu yolda yorulursam, duraklarsam beni içten sevginizle lütfen kucaklayınız. Bu mücadele tek başına kazanılacak bir mücadele değil.”