CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ile Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü arasındaki polemik bitmiyor. CHP Milletvekili Tanal, ‘Uykuların kaçacak’ diye seslendiği Başkan Özlü’ye beklenen yanıtı uzun bir açıklamayla verdi.
 
“Sayın Faruk Özlü’ye cevabımdır” başlığı altında sosyal medya hesabı üzerinden açıklamada bulunan Tanal, şu ifadelere yer verdi:
 
‘Size “Düzce Belediye Başkanı“ diye hitap etmeyeceğim’
“Sayın Faruk Özlü, 65. Hükümet Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı. “Belediye başkanım”
hitabından hoşlanmadığınız, daha doğrusu kendinize yakıştırmadığınız için size “Düzce Belediye Başkanı“ diye hitap etmeyeceğim. Sebebini açıklayacağım. Yüksek Hızlı Tren hattının Düzce’den geçmesine yönelik başlatılan imza kampanyasına karşı çıktınız. Kendinizce gerekçeler sıralayıp “Sanki tren kaçıyormuş gibi bu konuyu bu kadar köpürtmek, imza toplamak doğru bir hareket tarzı değil” dediniz. Düzceliler gibi ben de bu şaşırtıcı çıkışınıza tepki gösterdim.
 
“Bu üslup size hiç yakışmadı”
Eleştirilerime cevap vermişsiniz. Öncelikle belirteyim ki, beni bir kez daha şaşırttınız. Bu üslup size hiç yakışmadı. Amiyane tabirle içinizdeki canavar ortaya çıktı. Bana cevap yetiştirirken “Sen” diye hitap ediyorsunuz. Devamında “Aynaya bak”, "Çamur attın, kara çaldın“, “İnsanları kışkırttın”, “Şov yaptın", "Hadi oradan” gibi yakışıksız ifadeler kullanıyorsunuz, ithamlarda bulunuyorsunuz. Aynı üslupla cevap vermeyeceğim. Zaten kendime yakıştıramam.
 
“Düzce'den herhangi bir oy beklentim, maddi bir çıkarım yok, beklentisiz olarak Düzce’ye sahip çıkmaya devam edeceğim”
  “Kaç yıldır milletvekillisin, İstanbul için ne yaptın?” diye soruyorsunuz. Dünyanın incisi metropol kentimizi “İstanbul’a ihanet ettik” itirafında bulunan zihniyeti elinden kurtardık. Yetmez mi? Devamla “Düzce için ne yaptın?“ diye soruyorsunuz. Düzce seçim bölgem değil. Düzce'den herhangi bir oy beklentim, maddi bir çıkarım yok. Tamamen gönüllülük esasına dayalı. “Fahri Milletvekili” sıfatıyla Düzceliler’in sorunlarıyla ilgileniyorum, çözüm üretiyorum. Bundan sonra da beklentisiz olarak Düzce’ye sahip çıkmaya devam edeceğim.
 
“Düzceliler yıllardır sizi sırtında taşıyor”
Peki siz? Düzceliler sayesinde milletvekili oldunuz, bakan oldunuz. Şimdi de belediye başkanı seçtiler. Düzceliler yıllardır sizi sırtında taşıyor. Hiç aynaya bakıp kendinize “Faruk Özlü, Düzce’nin dünya kadar sorunu var. İmkan ve yetkiye rağmen neden çözmedin'?” diye sordunuz mu?
 
“Siz daha piyasada yokken Düzce Teknopark vardı”
Açıklamanızda Düzce Teknopark'ın temellerini sanki siz atmışsınız gibi bir izlenim yaratmışsınız. Siz daha piyasada yokken Düzce Teknopark vardı. Başkasının başarısından kendinize pay çıkmayın. “Bakanlık dönemimde Düzce Teknopark binasını yaptım” diyorsunuz. Ben! Ben! Ben! Ortak yapılan tüm kurumların katkı sağladığı bir hizmeti kendinize mal ediyorsunuz. Yeni binayı sizin yaptığınıza dair kanıtınız var mı? Para mı harcadınız, ne yaptınız?
 
“Mehmet Keleş, CHP'nin değil, AK Parti’nin belediye başkanıydı. Dikkatinizi çekeyim”
Bakın siz Düzce’ye yaptığınız hizmetlerden bahsediyorsunuz ama kendi partiliniz, sizden önceki Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş aksini söylüyor. Keleş, bakanlığınız döneminde, kendisi belediye başkanı iken hayata geçirmek istediği çok sayıda projenin önüne geçtiğinizi, engellediğini iddia ediyor. Belediye başkan adayı ilan edildiğinizde Düzce basınına konuşan Sn. Mehmet Keleş, “Bu memlekete sırf bize olan düşmanlığı, saygısızlığı, sevgisizliği.” ifadeleri eşliğinde sizin tarafınızdan engellendiğini öne sürdüğü projeleri sıralıyor. Mehmet Keleş’in o açıklamalarını internetten bulabilirsiniz. Mehmet Keleş, CHP'nin değil, AK Parti’nin belediye başkanıydı. Dikkatinizi çekeyim.
 
“Parkları işgal edenler hangi partinin mensubuydu?”
Yine açıklamanızda “Belediye başkanlığım süresince milletimizin parklarını fuzuli işgalden
kurtardım. Parklarımızı milletimizin kullanımına açtım" diyorsunuz. Dürüst davranmanızı
beklerdim. Düzce’nin parkları, para kazanmaları için kime tahsis edilmişti? Sizin ifadenizle
“parkları işgal edenler” hangi partinin mensubu, il genel meclis üyesiydi? Acaba ilk icraatınız neden parkları temizlemek oldu? Parkların tahsis edildiği kişiler kime yakındı ki hemen harekete geçtiniz? Eğer parklardan para kazananlar size yakın kişiler olsaydı yine aynı tutumu sergiler miydiniz? Parti içi hesaplaşmayı, halkın tepkisi üzerine partidaşlarınıza yapılan peşkeşten vazgeçilmesini, Düzce’ye hizmet olarak sunamazsınız.
 
“Saat kuleleri ve tramvayın kaldırılmasıyla Düzceliler’in parası çöpe atılmış olmuyor mu?”
Sayın Faruk Özlü, Sayın Mehmet Keleş’le aranız açık olabilir. Keleş döneminde yapılanları kaldırmak Düzce’ye hizmet etmek değildir. Yanlışı yanlışla düzeltemezsiniz, Düzce meydanlarından saat kulelerini kaldırdınız. Düzce Belediyesi’ne yaklaşık 2 milyon liraya mal olduğu belirtilen tramvayı kaldırdınız, rayları söktünüz. Saat kulelerinin ve tramvayın toplam maliyeti ne kadardı? Saat kuleleri ve tramvayın kaldırılmasıyla Düzceliler’in parası tamamen çöpe atılmış olmuyor mu?
 
“Nöbet tutmak mı kışkırtma, yoksa mahkeme kararını tanımamak mı?”
Açıklamanızda şahsıma “Hecinlere gittin, insanları kışkırttın“ suçlamasında bulunuyorsunuz. O dönem bakanlık koltuğundaydınız. Düzce’nin çöpü Hecinler’e dökülüyordu. Bölge sakinleri idare mahkemesine iptal davası açtı. Kazandılar, davayı kazanmalarına rağmen çöp dökülmeye devam edildi. Vatandaşlar nöbet tutuyordu. Beni destek için çağırdılar. Yani kendim gitmedim. Mahkeme kararı uygulanmadığı için davet üzerine Hecinler halkına destek olmaya gittim. Orada nöbet tuttum. Bu mu kışkırtma, yoksa mahkeme kararını tanımamak mı?
 
Erdoğan tarafından tekrar bakan yapılmamanızı hazmedemiyorsunuz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından tekrar bakan yapılmamanızı hazmedemiyorsunuz. Anlaşılan Düzce Belediye Başkanlığını "Tenzili Rütbe” olarak görüyorsunuz. Belediye başkanlığını kendinize yakıştıramıyorsunuz. Etrafınızdakiler, size “Belediye başkanım” diye hitap eden Düzceli vatandaşları uyarma ihtiyacı hissediyor.
 
“Size tavsiyem koltuğa takılmayın, Düzceliler’in arasına karışın”
Neymiş, “Bakanım” denilecekmiş. Bakan yapılmamanın sinirini başkasından çıkarmaya çalışıyorsunuz. Sahi “Düzce Belediye Başkanı” sıfatıyla yaptığınız yazılı basın açıklamalarında ilk başa neden “65. Hükümet Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı”nı yazıyorsunuz?  Sadece “Düzce Belediye Başkanı” yazsanız olmaz mı'? Size tavsiyem koltuğa takılmayın. Görev görevdir. Küsmeyin, biraz Düzceliler’in arasına karışın.
 
“Yerli otomobilin Okan Müderrisoğlu kadar da mı değeri yoktu?”
Sayın Özlü, 24 Mayıs 2016 tarihinden 9 Temmuz 2018 tarihine kadar Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı olarak yerli otomobil projesini devraldınız. Bakanlığınız döneminde “Yerli otomobilden bahsetmediğiniz gün yok gibiydi. Projenin mimarı gibi hareket ediyordunuz. Ancak 27 Aralık Cuma günü (2019) gerçekleşen yerli otomobil tanıtım etkinliğine davet edilmediniz. Yerli otomobil projesine hiç mi katkınız olmadı ki yok sayıldınız? Yine 27 Aralık’ta ve sonrasında ne hikmetse yerli otomobille ilgili hiç “hayırlı olsun” mesajı paylaşmadınız. Heyecana ortak olmadınız. Peki 27 Aralık’ta ne yaptınız? Yandaş Sabah gazetesinin yazarı, Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu’nun Düzce’ye konuk olduğunu duyurdunuz, çiçekli mesajlar paylaştınız. Yerli otomobilin Okan Müderrisoğlu kadar da mı değeri yoktu? Yerli otomobil konusundaki suskunluğunuzun sebebi nedir Sayın Faruk Özlü?
 
“Yerli otomobil projesini başarıya ulaştıran bakan rolünü halefiniz Mustafa Varank’a kaptırdığınız için mi sesiniz çıkmıyor ?”
 “Yerli otomobil projesini başarıya ulaştıran bakan“ rolünü halefiniz Mustafa Varank’a kaptırdığınız için mi sesiniz çıkmıyor? Bakanken dilinizden düşürmediğiniz yerli otomobilin adını hiç anmamanızın sebebi bu mu? Bu açıklamayı kısa bir giriş olarak sayın. Devamı gelecek.  Bekleyin Sayın Faruk Özlü…”