CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’ne katılan İzmir Milletvekili Musa Çam, Öncü TV mikrofonlarına konuştu.

Yürüyüşleri için “Adı üzerinde Adalet Yürüyüşü.” diyen Çam, 12 Eylül 2010 ile 16 Nisan 2017 referandumları üzerinden yüklendiği AK Parti iktidarını sert dille eleştirdi.

Türkiye’de yargı ve hukuk tamamen tek kişiye teslim edildi”

Çam, “15 yıllık AK Parti iktidarı döneminde Türkiye’de yargı ve adalet ele geçirildi ve kuşatıldı. Özellikle 12 Eylül 2010’da yapılan referandumla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesi ele geçirildi. Son olarak 16 Nisan’da yapılan referandumla Türkiye’de yargı ve hukuk tamamen tek kişiye teslim edilmiş durumda. Artık hem Cumhurbaşkanı hem AK Parti Genel Başkanı, hem de AK Parti Grup Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan artık yargıyı tek başına dizayn eder bir noktaya geldi. Ondan habersiz hakim-savcı atamaları dahil olmak üzere mahkemeler adeta ondan talimat almadan karar bile veremiyor. Son olarak Gazeteci-Yazar ve İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu arkadaşımız için de MİT TIR’larıyla ilgili yapmış olduğu haber nedeniyle 25 yıl ve temyiz süreci tamamlanmadan tutuklanma kararı verdiler. Bu yürüyüş kuşkusuz Enis Berberoğlu için yapılan bir yürüyüş değil. Bugüne kadar adaletsizlikler ve hukuksuzluklar karşısında özellikle 15 Temmuz’dan sonra meslekten ihraç edilen kamu görevlileri, öğretim üyeleri ve dahil olmak üzere haksızlığa uğrayan, yargısız infaz edilen, meslekten alınan, gözaltına alınan, tutuklanan birçok insanın hakkını ve hukukunu aramak adına yaptığımız bir yürüyüş bu. Bunu böyle görmek lazım.” dedi.

Kılıçdaroğlu hukuksuzluklara karşı nasıl bir yol izleyeceğini manifesto ile açıklayacak”

Adalet yürüyüşlerinin devamının geleceğini söyleyen CHP’li Çam, şöyle devam etti: “Bundan sonraki süreçte AK Parti’nin uygulamalarına karşı, Recep Tayyip Erdoğan’ın tek adamlığına karşı ve hukuksuzluğuna karşı bu adalet yürüyüşlerimiz devam edecektir. O nedenle 8-9 Temmuz’da İstanbul’da olmayı planlıyoruz. Maltepe’de 1,5-2 milyonluk kitleyle bir miting yaparak Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu bundan sonraki süreçte yapılacak olan hukuksuzluklara karşı nasıl bir yol izleyeceğini bir manifesto ile açıklayacaktır. Biz de bundan sonraki süreçte Türkiye’in tek başına Recep Tayyip Erdoğan tarafından yönetilemeyeceğini, yargı ve hukukun bağımsız olduğu bir Türkiye’yi yeni baştan kuracağız.”

Birlikte Türkiye’yi ele geçirdiler”

Çam açıklamaları sırasında çarpıcı ifadeler de kullandı. “Fetullah Gülen ile Recep Tayyip Erdoğan aslında aynı yumurtanın ikizi, ayrı değil. Birlikte Türkiye’yi ele geçirdiler.” diyen Çam, şunları kaydetti: “12 Eylül 2017 referandumunda Fetullah Gülen dedi ki “Mezardan ölüleri bile kaldırıp götürüp oy kullandıracaksın.” Kendi kitlesine şunu söylemek istedi, “Herkes kayıtsız, şartsız gidecek, oy kullanacak ve bu referandum gidecek.” Çünkü 2017 referandumunda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Anayasa Mahkemesi’nin ele geçirilmesi söz konusuydu ve orada Fetullah Gülen Cemaati’nin tamam gitti oy kullandı ve HSYK Fetullah Gülen’e teslim edildi.

Kumpasların tamamı Fetullah Gülen ve Recep Tayyip Erdoğan tarafından kuruldu”

Ergenekon, balyoz, casusluk davaları ve buna benzer davalar olmak üzere onlarca kumpas davası; Orgeneral İlker Başbuğ’a, Ahmet Şık’a, Nedim Şener’e, Soner Yalçın dahil olmak üzere kurulan kumpasların tamamı Fetullah Gülen ve Recep Tayyip Erdoğan tarafından kuruldu. Dolayısıyla onlar birlikte yolu yürüdüler ve ıslandılar. 17-25 Aralık yolsuzluk olayından sonra yollar ayrıldı. Çünkü bölüşemedikleri bir Türkiye var, bölüşemedikleri bir menfaat var, bölüşemedikleri bir Türkiye’nin kaynakları var. Dolayısıyla ortada bir iktidar savaşı söz konusu oldu ve Fetullah Gülen ve Recep Tayyip Erdoğan ortaklığı böylelikle bozulmuş oldu.”

Fetullah Gülen yakıştırması bizim üzerimize asla yapışmaz”

CHP’nin terörist başı Fethullah Gülen ile ilişkilendirilmesine de tepki gösteren CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, şunları söyledi: “Bizim, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Fetullah Gülen Cemaati’yle organik, inorganik hiçbir şekilde bir ilişkisi olmamıştır, olamaz. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yakından ve uzaktan hiçbir ilgisi olmamıştır, olamaz. Dolayısıyla Fetullah Gülen yakıştırması bizim üzerimize asla yapışmaz. 16 Nisan’da hayır diyenlere, bize, hem “PKK” dediler hem “Fetullah Gülen” dediler. Şimdi de bizim bu organizasyonda yürüyenler arasında Fetullah Gülen üyesi olduğunu söylüyorlar. Bununla yakından ve uzaktan ilişkisi yok. Şu kortejin içinden birisi için desinler ‘Fetullah Gülen Cemaati’nin üyesidir diye. 15 Temmuz’da suçsuz yere, sadece AK Parti’ye karşı çıktığı için, oy vermediği için, eleştirdiği için attıkları tweet veya diğer paylaşımlar nedeniyle meslekten atılan, ihraç edilenler ve onların yakınları var. Bunların da bu cemaatle yakından ve uzaktan hiçbir ilişkisi yok. Bunlar 15 Temmuz mağdurları.”

Düzce güzergahında bir olumsuzluk yaşayacağımızı düşünmüyorum”

Yürüyüşün Düzce bölümüne yönelik de düşüncelerini paylaşan Çam, son olarak şöyle konuştu: “Düzce güzergahında bir olumsuzluk yaşayacağımızı düşünmüyorum. Böyle bir olumsuzluk olmaması gerekir. Bu bir siyasi partinin demokratik hakkını kullanma meselesidir. Düzce’de tabii ki bu yürüyüşten rahatsız olan, memnun olmayan siyasi parti yöneticileri veya devlet bürokrasisi olabilir. Bizim gördüğünüz gibi 12 günlük bu yürüyüş içerisinde kortejimizde yürüyen hiçbir arkadaşımız herhangi bir taşkınlık veya tutum ve davranış içerisinde olmamıştır. Bunda Gerede, Kızılcahamam dahil olmak üzere en kritik bölgeler geçmişte sıkıntılar yaşanan bu bölgelerde bile hiçbir olay olmamıştır. Düzce-Adapazarı-Sakarya güzergahında da hiçbir sıkıntının ve sorunun olmaması gerekiyor.”