Türkiye İsrail arasında sürekli gerilime neden olan 31 Mayıs 2010'daki Mavi Marmara saldırısındaki gemide bulunan Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz, Erol Tayhan'la Manşet Özel programında İsrail'in konuyla ilgili Türkiye'den özür dilmesini ve dış politikadaki gelişmeleri değerlendirdi.
İsrail'in özür dilemesini Türkiye Cumhuriyetin'nin dik ve ısrarlı duruşunun açık bir göstergesi olduğunu vurgulayan Korkmaz, şöyle konuştu:
“İsrail'in bugüne kadar yapamayacağı tek şey özür dilemektir. İsrail bugüne kadar bölgede yaptığı hiçbir eylem için özür dilememiştir. Kendisini dünyanın efendisi olarak görür ve kendisine hiçbir gücün diz çöktüremeyeceğini düşünür.”
İsrail'in özür dilemesinde Obama'nın İsrail ziyaretinin yanı sıra bir çok parametrenin de etkili olduğuna dikkat çeken Korkmaz, İsrail'in son yıllarda uluslar arası alanda prestijin kalmadığını savundu.
Başbakan Erdoğan'ın Davos'taki çıkışı nedeniyle İsrail'in Türkiye'ye karşı kuyruk acısı olduğunu belirten Korkmaz, “İsrail'in boş bir balon olduğunu dünya kamuoyu gördü” dedi.

Hükümet için büyük bir başarı

Korkmaz, “Söz söylenemeyen eleştirilemeyen İsrail Cumhurbaşkanının bacak bacak üstüne atarak bebek katlili diyen bir lider vardı. O zamana kadar Türkiye, İsrail'e mahkum bir devlet gibi gözüküyordu. Özür meselesi hükümet için büyük bir başarı. Önce cumhurbaşkanlarını haşlıyorsunuz sonra özür diliyorlar” dedi.
İsrail'in bölgede yanlızlaştığını ifade eden Korkmaz, Mezopotamya'da kurmak istediği Büyük İsrail Krallığı için müttefik kazanmak ve kendini garantiye almak için özür dilediğini iddia etti.
İsrail'in Türkiye'nin istediği tazminat ödemek ve ablukayı kaldırma şartlarını da kabul edip etmeyeceğini zamanla göreceklerini belirtti.

Hasta kafaların düşüncesi

Korkmaz, Nevruz Bayramı'nda yaşanan gelişmelerle İsrail'in özür dilemesi arasında bir ilişki kurmanın doğru olmadığını savunurken, iki olay arasında ilişki kurulmasını ise “Bu hasta kafaların düşüncesi” şeklinde yorumladı.
Bu olayın barış süreci ile hiçbir ilgili olmadığını yineleyen Korkmaz, barış sürecinin çok hassas bir konu olduğunu ve başbakanın büyük sorunlara yol açacağını düşündüğünden bu konuda konuşulmaması için talimat verdiğini bildirdi.

Kanı kanla değil, suyla temizleyeceğiz

Korkmaz, başbakanımız “Baldıran zehiri de içmek gerekiyorsa bu işi çözeceğim” diyor. Bu bir kararlılıktır. Başbakanımız ya Türkiye'nin geleceğini ya da partisi düşünerek gününü korumak adına karar verecek. Başbakanımız da artık kısa vadeli düşünmez. “AK Parti'nin geleceği tehlikeye girse de bu mayınlı arazide yürüyeceğim ve bu problemi çözeceğim” diyor. Muhalafet de bu noktada nutuk atmaktan başka çözüm ürettiği yok. Bu millet bu kanın durmasını istiyor. Biz de kanı kanla değil, suyla temizleyeceğiz. Bunun bize bedeli ne olursa ödeyeceğiz. Günübirlik politikalarla değil, 200 yıl sonrasını düşünerek hareket edeceğiz” dedi.

Propaganda bunlar

Korkmaz, son günlerde AK Parti'den MHP katılımlarle ilgili olarak ise şunları söyledi:
“Türkiye'de bizim partimize kaç kişi geçiyor bunun hesabını yapıyorlar mı? Propaganda bunlar. Bunlara da bizim karnımız tok. Önümüzdeki seçimlerde kim nereye geçmiş kimi desteklemiş görürüz.”

Haber: S. KAŞKIR