TBMM’deki çalışmaların tamamlanmasının ardından soluğu Düzce’de alan ve sahada ‘evet’ turlarına başlayan Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, Gazeteci Erol Tayhan’ın hazırlayıp sunduğu Öncü TV’de yayınlanan Günlük programına konuk oldu. Programın ağırlıklı gündem maddesi olan anayasa değişikliği ve içerisinde barındırdığı Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Keşir, değişikliğe karşı çıkan kesimleri eleştirdi.

Milletin güvenip de oy vermediği argümanlarla siyaset yapıyorlar”

İlk olarak meclis çalışmalarına değinen ve Anayasa Komisyonu’ndaki görüşmelerden bahseden Keşir, muhalefetin 11 gün boyunca elle tutulur bir argümanlar gelemediğini savundu. Keşir, “Süreç 20 Aralık’ta başladı ilk komisyon toplantımız 20 Aralık’ta oldu. Anayasa Komisyonu’nda değilim tamamı hukukçulardan oluşan bir komisyon bu ama bize de bir görevlendirme yapıldı parti içinde ve firesiz 11 gün boyunca Anayasa Komisyonu’nu takip ettim. Bir madde verdiler ve komisyonda bir konuşma yaptım. Ben iletişimciyim, ceza hukuku, anayasa hukuku ve ceza muhakemesi okudum. Komisyon süreci bana çok faydalı oldu. Özellikle muhalefetin argümanlarını anlamak ve tartmak konusunda. Neye itiraz ediyorlar, nedir sorun bunları anlamak konusunda çok öğretici oldu. İçeriğe ait elle tutulur bir itiraz göremedim 11 gün boyunca. Sonra parlamento süreci başladı 13 gün sürdü. Metin içeriğine ait elle tutulur gerçekçi ve cevap verme gereği hissettiğimiz bir güçlü bir argüman üretemediler. Muhalefetin siyaset açısından böyle bir eksikliğinin olduğunu söyleyebilirim. Yıl 2017, hala aynı argümanlarla siyaset yapıyorlar. Aynı söylemi kullanıyorlar. Milletin güvenip de oy vermediği argümanlarla siyaset yapmak ne yazık ki talihsizlik olduğunu düşünüyorum. Bunun bir tutuculuk da olduğunu düşünüyorum. “

Hem CHP’yi hem MHP’yi ziyaret ettik çünkü…”

Düzce’de başladıkları referandum çalışmaları ve parti ziyaretleri hakkında konuşan Keşir, “Sonuçta biz yüzde 70 AK Parti’ye oy verenlerle seçildik. Ama Düzce’nin tüm vatandaşlarının vekilleriyiz. O yüzden hem CHP’yi hem MHP’yi ziyaret ettik. Referandum sürecinde ortak siyasi bir çalışmamız olmayacak her parti kendi kampanyasını kendi yapacak. Yaptığımız görüşme sadece anayasa düzleminde olan bir görüşme değildi şehre ait sorunları da görüştük. Takım tutmadan siyaset yapma alışkanlığını getirmek zorundayız. Türk siyasetinin buna ihtiyacı var.”

Bu rejimin adı ‘Türkiye Cumhuriyeti’”

“İlk metin 21 maddelik bir metindi ve komisyonda bu 18 maddeye düştü.” diyerek anayasa değişikliği metni ile ilgili bilgiler veren Milletvekili Keşir, “Metin içeriğine ait güçlü bir eleştirileri yok. İki konuda ağırlıklı gidiyor eleştirileri. Birincisi partili cumhurbaşkanlığı konusu, ikincisi HSYK’nın yapısıyla ilgili düzenlemeler. Öncelikle, yasama, yürütme, yargı bu güçler ayrılığı vazgeçilmezimiz. Bunu tartışmaya dahi açmayı düşünmüyoruz. Böyle bir konu söz konusu değil. Bu ülkenin bir rejim sorunu yok. Rejim tartışması 1923’te bitti. Bu rejimin adı ‘Türkiye Cumhuriyeti’. Ama hükümet sistemine yönelik özellikle 367 garabeti olduğunda Sayın Cumhurbaşkanımız ve biz millete sorduk. Sayın Cumhurbaşkanımız krizleri çok iyi yöneten, basireti yüksek bir lider millet de ona güveniyor. Bu sefer cumhurbaşkanının seçimle gelmesi, seçilmiş bir başbakan yürütmede çift başlılık oluşturdu.”

Nerede burada ‘Tek adam’a giden yargı?”

“Bizim yaptığımız bu düzenleme ile idari faaliyetlerin hepsi KHK’lar ile yürütmeye devrediliyor.” Diyen Keşir, şöyle devam etti: “Yasamanın işinin içerisinden çıkartılıyor. Yasama temel işi olan, temel haklar, temel düzenlemeler, uygulamalar ile ilgilenecek. Aslında güçler ayrılığı bu düzenleme ile gerçek olacak. Bugüne kadar iç içe geçmişti. Yürütme yetkisi tamamen cumhurbaşkanı olacak. Sistem bunu öneriyor. Yürütmeyi KHK’lar ile cumhurbaşkanı düzenleyebilecek meclise getirmeyecek bunu. Parlamento temel işi olan yasamayı yapacak. Bizim uzmanlık alanlarımız öne çıkacak. Çünkü bakanlar meclisin içinden olmadığı için kanun getiremeyecekler. Kanunu milletvekili getirecek. Milletvekili birinci işi olan yasamayı yapacak. Yargıya geldiğimizde, yargı bağımsızlığı elden gidiyor, HSYK’nın yapısı elden gidiyor gibi söylemleri kesinlikle kabul etmiyorum. HSYK bir üst mahkeme değil hakim ve savcıların idari mekanizması. İlk metinde 12’ydi anayasa komisyonunda 13’e çıktı bu sayı. 13 üyesi var. Yapısı büyük bir yapıydı daha kompakt bir hale geliyor. 13 üyenin 4’ünü seçilmiş cumhurbaşkanı atıyor, 2’si zaten mevcut sistemde olan adalet bakanı ve müsteşarı doğal üye, kalan 7’sini de yine milletin oyuyla seçilmiş parlamento getirecek. Nerede burada ‘Tek adam’a giden yargı? Bunu asla kabul etmiyorum. Bu metni okumamak, okuduğunu anlamamaktır. Metni okuyanların sağlıklı bir muhalefet üretmediğini düşünüyorum. Ben milletin siyasi terazisine çok güveniyorum.”

Parlamentoya müdahale etmesi gibi bir durum söz konusu değil”

“Mevut sistemde cumhurbaşkanın çok büyük yetkileri var ama sadece vatanda ihanet suçundan yargılanabilir ama getirdiğimiz bu sistemde bütün suçlardan yargılanabilir hale getirdik.” diyerek değişikliklerden bahseden Milletvekili Ayşe Keşir, “Parlamentoya müdahale etmesi gibi bir durum söz konusu değil. İdari konularda KHK getirecek, o konuyla ilgili parlamento kanun çıkartmışsa o KHK ortadan kalkacak. Kanun, KHK’nın üstündedir. KHK mevcut kanunun muhalifi bir şey getiremiyor. Bizim temelde yaptığımız şey seçilmiş olan başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı sistemini yani yürütmeyi bir araya getiriyoruz. Ama bugün cumhurbaşkanı icra yapacağı kişileri kendisi seçecek. Milletvekilleri arasındaki bakan olma durumu ortadan kalkacak. Bakan parlamentodan olmayacak ama bakan parlamento tarafından denetlenebilecek. “Meclisin denetim mekanizması kaldırılıyor” diyenler metni okumayanlar.” şeklinde konuştu.

O olmadığında bu krizler çıkarsa?”

Türkiye’de her bir buçuk yılda bir kriz çıktığını ifade eden Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, MHP İl Teşkilatı’nı ziyareti sırasında yaptığı “Değişiklik, Erdoğan’sız günlerin garantisidir.” söylemine bir kez daha açıklık getirdi. Keşir, şöyle konuştu: “Sayın Cumhurbaşkanımız son derece güçlü bir lider. O krizlerin her birini milletin lehine yönettik onun liderliğinde. “Diktatörlük” diyorlar, “tek adamlık” diyorlar. Aksine dedim ben de, Tayyip Erdoğan her zaman başımızda olmayabilir hepimiz faniyiz. O olmadığında bu krizler çıkarsa? Onsuz sağlam bir sistem olsun, milletin beklentileri doğrultusunda bir sistem olsun diye tüm bunlar.”

OHAL terör için var”

15 Temmuz’dan sonra ilan edilen ve 3 ay daha uzatılan OHAL ile referanduma gidilmesinin yanlış olduğu yönünde yapılan eleştirilere yanıt veren Keşir, şunları kaydetti: “OHAL terör için var. Bunu kabul etmiyorum. Bu pakette sıkıyönetimler tamamen tarih oluyor.“

Bir araya gelmeyi istiyoruz”

Gazeteci Erol Tayhan’ın “Düzce’de STK’lar ve milletvekilleri ilin sorunları konusunda bir araya gelecek mi?” sorusuna ise cevabı şöyle oldu: “Bu önemsediğim bir konu benim. Hem meslek örgütlenmesi hem de sosyal amaçlı ya da yardımlaşma amaçlı örgütlerin hepsini çok önemsiyorum. Siyaseti besleyen önemli kanallar. Sorunu onlar biliyor çünkü. Bizim görevimiz de onu takip etmek. Bir araya gelmeyi istiyoruz, bunu yaratmak zorundayız. Bu tür çalışmalar yapmamız gerekiyor.”

Ben köylünün vekiliyim”

İlin sorunlarının kendilerine hangi kanallardan ulaştırıldığını aktaran Keşir, “Biz teşkilatlarımıza güveniyoruz onlar bize ulaştırıyor. Vatandaşımız ulaşıyor. Bürokrasiyle bağımızı da hiç koparmadık onlardan sorunlar geliyor. Biz Ankara’da gücümüz yettiğince dile getiriyoruz. Düzce’ye ek bütçe ayrılması meselesini sizin aracılığınızla da duyuralım. Aralık sonu itibariyle hiç planda olmayan özel idareye bir 3 milyon getirdik. Ben başbakanımıza ve cumhurbaşkanımıza hep söyledim, ben köylünün vekiliyim. Yollarımızın 2019’a kadar bitirmemiz gerekiyor. Yol medeniyettir. Bizim gibi yeni il olmuş şehirlerin ciddi kaynak problemleri var. KÖYDES kaynaklarımızı arttırmamız konusunu biz bunu sayın başbakanımıza ilettik. Diğer iller de iletti. 2017 KÖYDES bütçesi talep üzerine iki kat arttırıldı. Bu bütçe köylerin su ve altyapısı için kullanılacak.”

Çevre yolu dağların eteklerinden dolaştırılacak

Çevre yollarındaki son durum hakkında da bilgiler veren Keşir, şöyle konuştu: “Kuzey batı çevre yolu için biz bir plan tadilatı istedik geçen dönem. Onun projesi ihale aşamasına gelmişti. Sayın bakanımız da bu konuda çok hassas. Yolun tarım arazisinin ortasından değil dağların eteklerinden dolaştırılması planlandı. Biz bu konuyu takip ediyoruz. “

Sokağı sandığı emanet ettiğimiz bir gence neden sandalyeyi emanet edemeyelim?”

Son olarak milletvekili seçilme yaşının 18’e düşürülmesi konusuna da değinen Keşir, şu ifadeleri kullandı: “Kadınların parlamentoya seçilmesi için 1934’ten beri hiçbir engel yok. Ama siyasetin de politik dediğimiz bir durumu var. Siyaset rekabetçi bir alan. Bu alanda hem görev almak hem kalmak farklı dengeleri götürüyor. Meclisteki kadınların yüzde 70-80’i parti teşkilatlarından gelenler. Hepsi mücadeleci arkadaşlımız. Bu 18 yaş durumu geldiğinde de böyle olacak. Çok iyi bir gençlik gerekiyor. Sokağı sandığı emanet ettiğimiz bir gence neden bir sandalyeyi emanet edemeyelim? Gençlere güvenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Seçilen gençler siyasete talip olan gençler olacak, çabalayan gençler olacak. Her seçime girenin de kazanacak diye bir durumu yok.”