AK Parti Düzce eski Milletvekili İbrahim Korkmaz, yeni yayın dönemine başlayan Öncü TV’nin Düzce gündemine yön verecek programı “Kitabın Ortasından”a konuk oldu. Öncü Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal’ın hazırlayıp sunduğu ve canlı olarak yayınlanan programın ilk konuğu olan Korkmaz, yine kendine özgü üslubuyla değerlendirmelerde bulundu.
İlk olarak milletvekilliği döneminde Düzce için yaptıkları çalışmalardan bahseden Korkmaz, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından açılışı yapılan 81 tesisin 37’sinin büyük girişimler sonucu Düzce’ye kazandırdıkları okullar olduğunu belirtti.



“BU OKULLARIN HEPSİNİ BİZ YAPTIK”

Korkmaz, şöyle konuştu:

“Davutoğlu’nun açılışını yaptığı o 81 tane eserin ne olduğuna baksınlar. Düzce’miz 37 tane okul getirdi. Bunları bizim dönemimizde yaptık, bitirdik ve teslim ettik. Diyeceksiniz ki bu devletin bir yatırımı değil mi? Hepsi devletin bir yatırımı ama devletin gündeminde olmayan bir şey. Zaten milletvekili devletin gündeminde olan bir şeyi getirdim demesine gerek yok. Biz Ömer Dinçer’e (Eski Milli Eğitim Bakanı) gittik, Düzce’nin okul problemini taşıdık kendisine. Ömer Bey, “Sizin okul ihtiyacınız yok, dersliğe ihtiyacınız yok. Sizin bir tane sınıfınıza 35 öğrenci düşüyor” dedi ve İstanbul’un bilmem ne semtinde şu kadar öğrenci, Ankara’nın bilmem ne semtinde bu kadar diye örnekler verdi. Ben de “Sayın bakanım galiba siz önünüzdeki bilgisayara bakarak iki tane sonuç elde ediyorsunuz öğrenci sayısını derslik sayısına bölüyorsunuz ve 1 dersliğe kaç tane öğrenci düştüğünü buluyorsunuz” dedim. “Evet” dedi “Öyle yapıyorum.” “Ama” dedim “Sayın bakanım bizim okul binalarımızın doğru dürüst planlaması yok. Prefabrik binalarda çocuklarımız eğitim görüyor. Güçlendirilmiş berbat okullarda eğitim görüyor. Bizim böyle bir problemimiz var. Telefonu kaldırdı dönemin müsteşar beyi Yusuf Tekin’i aradı. Kendisine sordu Yusuf Bey de teyit etti. Bu mevzuyu biliyordu. Kendisiyle konuşmuştuk. “Hemen parayı Düzce’ye aktaralım” diye söyledi. Bir para vardı 4-5 trilyon (milyon). “Hemen bununla ilgili projeler başlasın, sonra diğerlerine bakarım.” dedi. Yaklaşık 15-20 gün sonra bize müjdeyi verdi. “Size 35 tane okul ayırıyorum” dedi. “Şuraya da 2 imam hatip yazıyoru.” dedi, 37 okul oldu. Bu okulların hepsini biz yaptık.”

“Bunların hepsi bakanlarla özel görüşmeyle oldu”

Yine Mamure Köprüsü’nün de bizzat Ankara’da yaptığı bakan nezdinde ki görüşmeler sonucu Düzce’ye yapıldığını aktaran Korkmaz, sözü yıllardır kayak turizmine kazandırılması beklenen Gölyaka sınırları içerisindeki Kardüz Yaylası’na getirdi.
Korkmaz, “Kardüz’ü biz Düzce’nin gelişimiyle adam ettik. Her yerde söylüyorum. Kardüz’ün yolunu açtırdık. Hala devam ediyor yarısına kadar biz oranın yolunu asfaltladık. Samandere Şelalesi’nin yolunu açtırdık. Fakat bir yerden sonra devam etmedi. Bizden sonra durdu. Kardüz’e elektrik çıkardık ama hala Kardüz’e elektrik verilmedi. Çünkü biz milletvekilliğinden ayrılmıştık. Bunların hepsi bakanlarla özel görüşmeyle olan şeyler. Bizim zamanımızda Düzce’ye ne yapıldı? Mesela kapalı spor salonu yapıldı. Kalıcı konutlar tarafına. Yüzme havuzu yapıldı. Ama bizim dönemimizde yapıldı ama bizim girişimizle değil, Türkiye’nin her yerinde yapılıyordu. Hükümet bunu yaptı. Mesela Efteni Projesi’ni başlattık. Bitti mi? Bitmedi. Çünkü bu tür projelerin faydasından yararlanmak lazım. 81 tane açılış bunlar yapıldı, bitti.” dedi.

“Düzce de bir milletvekili kaybının ana sebebi…”

Sivri dili nedeniyle yaptığı bazı eleştirilerin partiye zarar verdiği yönündeki yorumlara da değinen Korkmaz, şu ifadeleri kullandı:

“Ben AK Partili bir milletvekiliyim. AK Parti’nin içerisinde 4 yıl siyaset yaptım. Kimse bana kalkıp, “Sen partine zarar vermek istiyorsun.” diyemez. Bu partiye zarar vermek benim söylemlerimle olan bir şey değil. Ben bir şeyler söylüyorum, bir şeylere işaret ediyorum. Peki bu halkın AK Parti’ye desteğini eksilttiği noktayla benim söylediğim şeyler çakışan şeyler mi? Hayır. Halk AK Parti’ye desteğini verirken ne diye bundan imtina ediyor, bunda cimri davranıyor? Özellikle bir milletvekili kaybettik. Halkın söylediği “İbrahim Korkmaz bizi kötü yola mı düşürüyor?” Öyle bir şey mi var. Dinlediniz mi halkı hiç bu konuda? Halk şunu söylüyor. “Biz AK Parti’nin teşkilatlarından, yüzlerinden, onların tavırlarından, yanlışlarından bıktık, usandık.” Düzce de bir milletvekili kaybının ana sebebi bu teşkilatlardaki yanlışlar ve Faruk Özlü’nün yapmış olduğu uygulamalardır. Hiç kimse bunun aksini söylemesin.” 
 
“Düzce’yi böyle iğrenç, çirkin gösteren kişi ben miyim?”

Düzce girişinin sanayi çarşısı nedeniyle kötü bir görüntü sergilediğini belirten Korkmaz, şehre yakışmayan bu manzaranın neden Düzceli eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü tarafından ortadan kaldırılmadığını sorguladı.
İbrahim Korkmaz, şunları kaydetti:

“Bilim, Sanayi ve Teknoloji gibi bir bakanlık yapacaksınız. Siz bakansınız, sizin bakanlığınızı ilgilendiren bir konu var. Nedir? Düzce’den gelip geçen insanların gördüğü, Düzce’yi kötü gösteren çarşı var. Önceki belediye başkanımız, oralara ağaç dikmişti de görünmesin diye. Böyle bir sanayi çarşımız var. Bu sanayi çarşısının tahsisi yapılmış hazineden. Melen’in yanına gitmesi için ve kentsel dönüşüm bakanlık kurulundan geçmiş. Peki neden sanayi çarşının buradan kalkması için gerekli girişimler akamete uğradı ve yazı Sayın Düzce Valisi’nin önünde neden bekler? Benim kabahatim mi, ben mi böyle yaptım? Düzce’yi böyle iğrenç, çirkin gösteren kişi ben miyim? Düzce’nin içerisinden geçen insanlar bu çirkin görüntüyü görmemek için gaza basıyor. Git Bolu’nun içerisinden geç. Böyle bir Bolu görüyor musun? Pırıl pırıl Bolu’dan geçiyorsun. Neden beklediğini bilmiyorum. Onu Faruk Özlü’ye soracaksınız. Bakan oydu. Siz sanayi çarşısını oradan kaldırabilseydiniz, inşaatlarını başlatabilseydiniz, Düzce’yi güzelleştirebilseydiniz, “Düzce” denilince insanların aklına güzel şeyler gelseydi, hurda değil de güzel binalar gelseydi. Düzce’nin imajı değişirdi.”

 

20 soru ile İbrahim Korkmaz…

Öte yandan programın yapımcı ve sunucusu Ünsal, konuk aldığı isimlerin izleyiciler tarafından daha yakından tanınması için “20 soru” soruyor. Her program sonunda konuklarına 20 soru yöneltecek olan Ünsal, ilk sorularını AK Parti Düzce eski Milletvekili İbrahim Korkmaz’a sordu ve samimi yanıtlar aldı. İşte o sorular ve cevapları…  
 
Sadullah Ünsal; Recep Tayyip Erdoğan denilince aklınıza ne geliyor?

İbrahim Korkmaz; Bizim medeniyet davamızın son yüzyılda lideri geliyor. 
S.Ü; Kemal Kılıçdaroğlu denilince aklınıza ne geliyor?

İ.K; Sağolsun iyi adam. Onun sayesinde CHP bize yardımcı oluyor. Allah orada varlığını devam ettirsin.
S.Ü; Devlet Bahçeli denilince aklınıza ne geliyor?

İ.K; Tüylerim diken diken oluyor çünkü, bana haksız yere saldırıyor. Geçen de bana haksız yere çok saldırdı. Anlamadan dinlemeden. Devlet Bahçeli gibi bir adam böyle sokak ağızıyla bana soysuz, haçlı beşiğinde sallanmış demesi bir parti liderine yakışmıyor. Onun için benim gözümde Devlet Bahçeli kusura bakmasın bütün MHP’liler. Ben MHP’den gelen bir adamım. Benim gözümde beş para etmez bir adam.

S.Ü; Faruk Özlü denilince aklınıza ne geliyor?

İ.K; İhanet geliyor.

S.Ü; Fevai Arslan deyince aklınıza ne geliyor?

İ.K; Adam yerine bile koymuyorum.

S.Ü; Ayşe Keşir?

İ.K; Bir hanımefendi kötü bir şey gelmiyor aklıma.

S.Ü; Ümit Yılmaz?

İ.K; Artist.

S.Ü; Fahri Çakır?

İ.K; Benim eski dostum. Bu partinin kurucusu. Kötü bir şey gelmiyor.

S.Ü; Dursun Ay denilince aklınıza ne geliyor?

Çok güzel şeyler geliyor.

S.Ü; En sevdiğiniz kelime nedir?

İ.K: Allahu Ekber.

S.Ü: Nefret ettiğiniz kelime nedir?

İ.K: Kahrolsun.

S.Ü; Sizi ne heyecanlandırır?

 İ.K; Kolay kolay bir şey heyecanlandırmaz ben öyle kolay heyecanlanan bir insan değilim.

S.Ü; Peki heyecanlandığınız zaman sizi ne öldürür?

İ.K ; Abdest alırım.

S.Ü; En sevdiğiniz ses nedir?

İ.K; Kur’an-ı çok güzel okuyan bir insan sesidir.

S.Ü; Nefret ettiğiniz ses nedir?

İ.K; Aklımda bir şey var ama söylemek istemiyorum.

S.Ü; Hani meslekte olmak isterdiniz?

İ.K; Yaptığım mesleği çok seviyorum, öğretim üyeliğini çok seviyorum.

S.Ü; Hangi doğal bir yeteneğe sahip olmak isterdiniz?

İ.K; Bir müzik aletini çok güzel çalmayı isterdim özellikle bağlamayı.

S.Ü; Kendiniz olmasaydınız kim olurdunuz?

 İ.K; Çok daha yumuşak bir huylu insan olmayı isterdim.

 S.Ü; Nerede yaşamak isterdiniz? Yaşamak istediğim yerde yaşıyorum.

İ.K;  Düzce’de yaşıyorum. Beni burada tutan zorlayan bir şey yok istediğim yere gidebilirim. Gitmediğime göre. Benim farkım şu ben Düzce’yi kendine vatan seçmiş bir insanım. Senin gibi değilim. Sen burada doğmuşsun çünkü. Ben burayı kendime mecbur olmadığım halde kendime vatan seçmiş bir insanım. Yani ben Düzce’yi senden daha çok seviyorum onu bilesin.

S.Ü; En önemi kusurunuz nedir?

İ.K; Tipik Karadeniz özelliklerini taşıyorum. İnsanlara bu durum beni çok sert gösteriyor. Ama ikili konuşmalarda, a öyle miydi diyorlar.
S.Ü; Size en fazla keyif veren kötü huyunuz nedir?

İ.K;  Hiçbir kötü huyum bana keyif vermez.

S.Ü; Kahramanınız kim?

İ.K ; Bir çok kahramanım olabilir. Son dönem kahramanım benim, Ali İzzet Begoviçtir. Bir tanesi odur mesela. Bu davaya hizmet eden herkes benim kahramanımdır. Benim medeniyet davama. Ali İzzet Begoviçe karşı özel bir hayranlığım var. Çünkü onda, tavazüyü görüyorsunuz merhameti sadakati Müslümanlığı dava adamlığını görüyorsunuz. Bende olmayan her şeyi ondan görüyorum ben.


S.Ü; En çok kullandığınız küfür nedir hocam?

İ.K; Onu boşver.

S.Ü; Şuan ki ruh haliniz nasıl?

İ.K;  Nasıl görünüyorum.

S.Ü; Hayat felsefesinizi hangi slogan özetler?

İ.K ; Sloganlarla konuşan bir insan değilim.

S.Ü; Mutluluk rüyanız nedir?

İ.K; Rüyalarla haraket etmem ben. Tükiye’nin başına ne gelmişse, rüya gördüm diyen adamlardan gördüm. O yüzden ben rüyalarla konuşan insanları hiç sevmem. Kim olursa olsun.

S.Ü: Sizce mutsuzluğun tanımı ne?

İ.K:  İmansızlık.

S.Ü: Nasıl ölmek isterdiniz?

İ.K: Kendi dinim ve inancım doğrultusunda mücadele ederken ölmek isterdim.

S.Ü: Öldüğünüzde cennete giderseniz Allah’ın size ne demesini beklerdiniz?

 İ.K:Allah kapıda kimseye bir şey söylemiyor, öyle bir şey yok.

S.Ü:Karşılaştığınız zaman peki?

İ.K: Ben orada nasıl bir manzara olduğunu bilmiyorum. Ben yeter ki cennetin kapısından gireyim, istersem sürünerek gireyim hiç fark etmez. Nasıl karşılandığımın bir önemi yok. Yeter ki gireyim.

S.Ü: Kul hakkı nedir sizce?

İ.K; Korkunç bir şeydir. Allah kimseyi onunla baş başa bırakmasın.

S.Ü;  Peki siyasette ve söylemlerde kul hakkına girildiğine inanıyor musunuz?

İ.K; İnanıyorum.

S.Ü; Peki bunu nasıl telafi edeceğiz?

İ.K; Helallik alacaksınız. Eğer haksızlık yapmışsanız helallik alacaksınız. Ben herkesten helallik almaya hazırım, eğer haksızlık yaptığımı ispat ederlerse.