Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, İstanbul’dan Ankara’ya gittiği sırada uğradığı Düzce’de il teşkilatını ziyaret etti ve parti binasında bir basın toplantısı düzenledi. Hem yerel hem de genel gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Tanal, eleştiri oklarını Düzceli milletvekillerine de çevirdi.

“Düzce halkının sağlığını tehdit ediyordu”
Tanal’ın ilk olarak gündeminde Hecinler vardı. Çöp krizinin patlak verdiği süreçlerde konuyu yakından takip ettiği ve meclise taşıdığı katı atık depolama tesisi ile ilgili açıklamalarda bulunan Tanal, Hecinler halkının insan hakları, çevre hukuku ve yaşanabilecek bir çevre açısından iyi bir mücadele verdiğini söyledi. CHP İstanbul Milletvekili Tanal Düzceliler’i de bu mücadeleye vermiş oldukları destek bakımından kutlayarak şunları kaydetti: “Çünkü Hecinler’e çöp dökülmesi havayı kirletiyor. Kirlenen havanın da siz önünü kesemezsiniz. Rüzgar hangi taraftan eserse o kirli hava oraya gidiyor. Netice itibariyle Hecinler’deki çöpün dökülmesinin nedeninden dolayı hem havasını hem de Melen Çayı’nı o pis suyun akmasından dolayı Düzceliler tüm ürünlerini sebze ve meyvelerini o suyla suladığı için Düzce halkının da sağlığını tehdit ediyordu.”

“Söz uçar yazı kalır. Düzce Belediye meclisinden karar bekliyoruz”
Hecinler halkının kazandığı mahkeme sonrasında alınan ÇED raporuyla Hecinler’e tekrar çöp dökülmek istenmesini eleştiren Tanal, artık Hecinler’e çöp dökülmeyeceği açıklansa da Düzce Belediyesi’nden ‘Buraya çöp dökülmeyecek’ şeklinde bir meclis kararı ile sözünü yerine getirmesini beklediğini belirtti.
Tanal konuya ilişkin şu açıklamalarda bulundu: “Netice itibariyle oraya yeni bir proje yapıyorlarmış. Artık Hecinler’e çöp dökmeyeceği hususunda bir karar alındığını söylediler inşallah öyledir. Ama bu lafla olacak şey değildir. Hukukta söz uçar yazı kalır denilen bir ilke var. Hecinler’in çöp dökme kararını nasıl meclis kararı ile geçirdilerse aynı yöntemle onun kaldırılması lazım. Eğer geri alınmazsa bu işin ciddiyetine ben inanmıyorum. Düzce Belediyesi’nde bu kararın alınmasını bekliyoruz.”

“Düzce’nin yararına olan bütün çalışmaları mecliste dile getireceğiz”
Düzce ziyareti sırasında görmüş olduğu sorunlara değinen ve 2017’de de mecliste Düzce’nin sesi olmaya kararlı olduğunu ifade eden Tanal; şöyle konuştu: “Düzce E-5 üzerinde girdiğiniz zaman sağlı sollu, sesin çevrede oturan vatandaşları rahatsız etmemesi için yalıtım açısından çamlar dikilmiş ancak kesik kesik aralarla yapılmış bu doğru bir şey değil tamamının yapılması gerekiyor. Bunu ilk iş olarak mecliste dile getireceğim. En azından o çamlar sık dikilebilirse o gürültü engellenmiş olur. 2017’de de 2016’da olduğu gibi Düzceliler’in yararına faydasına yapılacak olan ne çalışmalar varsa hepsini yine mecliste dile getireceğiz.”

“Ben Düzce’nin sorunlarını meclise taşımasam…”
Düzce milletvekillerini mecliste sadece oturdukları yönünde eleştiren CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal şu ifadeleri kullandı: “Zaten ben meclise bunları taşımamış olsaydım Düzceli milletvekili arkadaşlarımız da yemin dışında mecliste bir iş yapmamış olacaktı. Ama hiç olmazsa ben sorunları dile getirdikçe çıkıp bir şeyler söylüyorlar.”

“Gizlice yapılan anayasalar, anayasa olarak kabul edilemez”
Tüm Düzceliler’in yeni yılını kutlayan CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, anayasa değişikliği konusuna da değindi. Tanal, “Anayasalar ülkenin milli birlik ve beraberliğini sağlayan omurgalarıdır. Anayasaları diğer kanunlardan ayıran özellik herkes tarafından kabul edilebilir katılımcı, şeffaf, demokratik yöntemlerle yapılması lazım. Kapalı kapılar arkasında gizlice yapılan anayasalar anayasa olarak kabul edilmez ve bugüne kadar dünya örneklerine baktığımız zaman anayasa değişiklikleri uzun süreler almıştır. Toplumun her katmanında insanlar, tüm siyasi partiler, mecliste partisi olsun veya olmasın tüm gruplar anayasa değişikliklerine dahil edilerek anayasalar değişir. Ancak ülkemizdeki anayasa değişikliğine baktığımız zaman iki siyasi partinin gizlice yaptığı ittifaklar sonucunda aralarında anlaştılar.”

“Halkın buna onay vermesi halkın aleyhinedir”
Anayasanın iki parti arasında yapılan ittifaklar sonucunda ortaya çıktığını ve bunun anti-demokratik bir durum olduğunu savunan Tanal; şöyle devam etti: “Olağanüstü dönemlerde anayasa değişikliği yapılmaz. Çünkü olağanüstü dönemlerde anayasa değişikliği o olağanüstü dönemlerin düşüncesini, fikrini yansıtır anayasaya ki bu hiç demokratik olmaz. Bu durumun 1982 Anayasası’ndan bir farkı yok. Getirilen bu anayasa paketi bir rejim değişikliği getirmektedir. Bu da nedir parlamenter sistemden bir başkanlık sistemine geçiş var. Başkanlık sisteminin ana unsuru şudur: “Seçimi kazanan her şeyi kazanır; seçimi kaybeden her şeyi kaybeder.” Burada seçimi kaybeden veya kazanan kişi liyakat esasları olmaksızın kendi partisine kayıtlı olan kişileri devletin her tarafında örgütleme yapar. Liyakat esasları bir tarafa bırakılır ve devlet içinde partizanca düşünceler hakim olur. Liyakatın olmadığı yerde demokrasi olmaz, istikrar olmaz, özgürlükler olmaz, yolsuzluklar olur. Yolsuzlukların olduğu yerde; adalet olmaz, hukukun üstünlüğü olmaz, özgürlükler olmaz, demokrasi olmaz. Bu açıdan gerçekten biz ülke olarak halkın önüne getirilecek anayasa değişikliği bir yol eşiğindedir. Halkın buna onay vermesi halkın aleyhinedir. Hiçbir zaman halk kendi aleyhine olan işlere muvafakat etmemiştir. Buna da muvafakat etmeyeceğine inanıyorum” diye konuştu.