16 Nisanda yapılacak halkoylamasına 22 gün kala referandum sürecini Öncü Haber’e değerlendirdi.

Gücü bir kişiye veriyoruz
Anayasaların gücü sınırlamak için yapıldığını ifade eden Teber, bugün değişikliğin tam tersine gücü bir kişiye yeniden vermek için yapıldığını tarihsel süreçle ele aldı.

“Dünyada anayasacılık örnekleri 1225 Magna Carta ile başlıyor. Monarşinin hakim olduğu yapıda kralın yetkilerinin sınırlandırılması için harekete geçiyorlar. 1789’da ise Yurttaşlık Bildirgesi yayınlanıyor. O metinde ‘Eğer insan temel hak ve hürriyeti güvence altına alınmamışsa, kuvvetler ayrılığı yoksa o metinden anayasa diye bahsetmek mümkün değildir.’ deniyor. Bugün Dünyada başkanlık, yarı başkanlık, parlamenter sistem ve literatür dışı başkanlık var. İnsanlık tarihinde bütün anayasalar gücü sınırlanmak için yapıldı. Biz bugün yapılmak istenen değişiklikle tüm bu ifadelerin çalışmaların aksine içerdiği maddelerin taşıdığı özellikler itibariyle gücü bir kişiye veriyoruz.”

Darbe anayasasına ben ‘hayır’ oyu verdim
Referandumun seçim olmadığına vurgu yapan Teber, geçmiş seçim ve referandumda yaşananları anımsatarak vatandaşlara olumsuzlukları göz önünde bulundurmaları çağrısında bulundu.

“Mesele Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sevme meselesi değil. 1982’de yüzde 92 ile kabul edilen darbe anayasasına ben ‘hayır’ oyu verdim. Kimle konuşsam hayır oyu verdiğini söylüyor. O da ilginç bir durum. Kimin ne oy kullandığı şeffaf zarflarda belli oluyordu. 2010’da yapılan referandumda iki maddeye itiraz edildi. Fakat buna rağmen kabul edildi. 6 yıl sonra 15 Temmuz’da içeriği başımıza çok ciddi sıkıntılar açtı.”

Bağımsız bir yargı durumu zedelenir
Yürütmeyle yasamanın hep iç içe olduğunu söyleyen Teber, güçler ayrılığı ilkesinde eksiklikler olduğunu bildiklerini belirterek, “Hayata geçirilmek istenen yapıyla cumhurbaşkanı partinin başına getiriliyor. Sabah cumhurbaşkanı öğlen partinin başkanı olabilecek. Bu yapının yansıması alt kademelere yansıması sıkıntılı olacak. Mesela ili vali mi, il başkanı mı temsil edecek? Bu tarz bize uygun değil. Yapıyı en fazla zedeleyen yargının neredeyse tamamına yakınını cumhurbaşkanının ataması olacak. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) ‘Y’si kalkacak. ‘HSK’ şeklinde olacak. 13 üyeden oluşacak üyenin 6 tanesini kendisi atıyor. Bunların iki tanesi bakan ve müsteşar. Esasen bir daha önce bakan ve müsteşarın o kurulda olmasının sakıncalarını konuşuyorduk. Özlük haklarını, terfii ve tayini bakan belirliyor. Hakimi memur durumuna getirdiğiniz mi oradan bir verim bekleyebilir misiniz? Kalan üyeleri meclis atıyor. Meclisi kim belirliyor? Partinin başı olduğu için cumhurbaşkanı belirliyor. Dolayısıyla bağımsız bir yargı durumu zedelenir.” dedi.

Hangi partide demokrasi var?
Siyasilere mevcut sisteme dair uzlaşma mesajı gönderen Teber, “Siyasi partiler kanununu değiştirelim. Daha demokratik hale getirelim. Hangi partide demokrasi var? Biraz Cumhuriyet Halk Partisi yürütmeye çalışıyor. Diğerlerinin hiç alakası yok tamamen lider sultası altındalar. Önce partilerimizi demokratik hale getirelim. Hatta o kadar demokratik yapalım ki genel başkanlar üyeleri seçsin. Seçim kanununu değiştirelim. Dünyanın hangi ülkesinde yüzde 10 baraj var?” şeklinde konuştu.

Bu değirmenin suyu nerden geliyor?
Siyasetin finansmanının şeffaf hale getirilmesi gerektiğinin altını çizen Teber, siyasi partilerin propaganda amacıyla astıkları afişlerin kaynağını sorgulayarak “her tarafta evet afişleri var. Bu değirmenin suyu nerden geliyor? Hayırcıların küçük pankartları var. Bu eşit bir propaganda süreci mi? Ben vatandaş olarak kim kaynağı nereden alıyor, nasıl harcıyor bilmek istiyorum.” diye konuştu.

Devleti kriterleri bu kadar belli olmayan bir yapıya teslim etmemiz gerekiyor
Anayasa değişikliği maddelerinin anayasa tekniği açısından kötü hazırlandığına değinen Teber, değişikliğin kabul edilmesinin ardından ertesi gün tartışılmaya başlanacağını savunarak, “Başkanın yardımcılarının kim olacağı, ne olacağı belli değil. Nitelikleri belli değil. Devleti kriterleri bu kadar belli olmayan bir yapıya teslim etmememiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Osmanlı’da böyle bir şey yoktu
Osmanlı’nın örnek gösterilerek değişiklik hazırlanmasından söz eden Teber, gözden kaçtığını dile getirdiği konuya ilişkin şunları söyledi:
“Osmanlı örnek gösteriliyor. Osmanlı’da liyakat vardı. Sadrazamların birçoğu devşirmedir. Hak ettikleri için oraya getirilmiştir. Şimdi o yapıya ulaşmak için bir sistem getirecekler. Bir tane başkan seçip her şeyi belirlemesini isteyecekler. Osmanlı’da böyle bir şey yoktu. O kişinin görevlendireceği kişi sayısı, niteliği belirtilmiyor. Hiçbir şey... Böyle bir anayasa olmaz. Bu çok ciddi bir zaaftır. Çok amatörce hazırlanmıştır.”

Cumhurbaşkanının ömür boyu yargılanmayacağı anlamını taşır
Değişiklikle ilgili Türkiye’nin önde gelen anayasacıları görüş dile getirmediğini kaydeden Teber, AK Parti İstanbul Milletvekili Anayasa Profesörü Burhan Kuzu’nun anayasaya ilişkin sözleri üzerinden eleştirilerde bulundu.

“Kuzu, bir anayasaya anayasa diyebilmek için meclisin bütçe hakkı olması gerektiğini söylüyor. Yasa yapma hakkı olması gerektiğini söylüyor. Denetleme hakkının olmasını söylüyor. Şimdi soruyorum. Bu sistemde bütçeyi yapan bakanlar kurulu yani yeni sistemin sekretaryası yapıyor. Yasamaya da cumhurbaşkanı kararnameleri ile müdahale ediliyor. Yasamanın görevi temel haklar dışında sınırlandırılıyor. Cumhurbaşkanını denetlemek için 400 oy gerekiyor. Bu cumhurbaşkanının ömür boyu yargılanmayacağı anlamını taşır. Gittiğimiz yer çok tehlikeli.”

Türkiye’de tuz koktu
Teber, kalan kısa sürece vatandaşların tercihini iyi yapması için iyi düşünmeleri tavsiyesinde bulunarak, yargı hakkında dikkat çeken açıklama yaptı.
“Vatandaşlarımıza bunun seçim olmadığını, bir yönetim değişikliği olduğunu söylemek gerekir. 18 maddeyi açıp tek tek okusunlar. Partili cumhurbaşkanının her şeyi şekillendirmesini istiyorlarsa evet diyebilirler. Tuz kokarsa artık yapacak bir şey kalmaz. Türkiye’de tuz koktu. Yargıyı kendi alanında bırakmalıdır. Yargı kendi iç mekanizması içerisinde şekillenmelidir. Yargıya bağımsız ve tarafsız yazmakla olmaz. Siz bütün yapıyı değiştirip tamamen tek kişiye bağladığınız zaman istediğiniz güçlü terimi koyun ne tarafsız ne de bağımsız olur. Adalet herkese lazım. hakim teminatı şarttır.  Demokrasiyi biz Atatürk sayesinde kolay elde ettik. O yüzden kıymetini çok fazla bilmiyoruz. Demokrasiyi tersine döndürecek girişimlere Türk halkının ‘dur’ diyeceğini düşünüyorum. Nehirler tersine akıtılamaz. Böyle gereksiz bir çaba içerisindeyiz.”