Öncü TV’nin merakla takip edilen programı “Kitabın Ortasından”ın bu haftaki  konuğu İYİ Parti İl Başkanı Yunus Özay Er oldu. Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal’ın hazırlayıp sunduğu programında çarpıcı açıklamalar yapan Er, belediye meclisi tarafından lağvedilen denetim komisyonu, EDS’ler üzerinden kesilen 10 milyon TL’lik cezalar ve Düzce Belediyesi’nin önceki dönemlerinde yapılan usulsüz harcama iddiaları hakkında konuştu.


“İYİ Parti olarak elimizden gelen her şeyi yaptık”
 Düzce Belediyesi’nin önceki dönemlerinde yapılan ihaleler ve harcamaların incelenmesi için kurulan denetleme komisyonunun neden lağvedildiği sorusunu Er şöyle cevapladı:  “Bu durum bizim tek başımıza yürüttüğümüz bir süreç değildi. Nitekim komisyon kararının meclisten oy birliği ile çıkması bunun bir dalaletidir. Biz Faruk Bey ve ekibinin çalışmalara başlarken temiz bir sayfa açarak geçmiş ile alakalı hem konunun muhatabı olan insanlar hem de belediye açısından kimsenin aklında soru işareti kalmasın mantığından hareketle ve bütün partilerin olumlu oy vermesiyle  meclisten geçerek bir komisyon kuruldu. Bunun toplumda çok güzel yansımalarına şahit olduk. Bu komisyon bir iki kere toplandı. Bizde bir temsilci verdik bu komisyona. Fakat daha sonra yaşanan süreçte önce bu komisyonun kuruluşunun hukuka aykırı olduğu ve çalışmasının da hukuka aykırı olduğu düşüncesi ile   kapatıldı. Biz bu komisyonun çalışması için İYİ Parti olarak elimizden gelen her şeyi yaptık.  Hep masada olduk. Çalışması için belediye başkanı ile de görüştük fakat meclis grubunda AK Parti ağırlıklı olduğu için AK Parti konuyu teftiş kuruluna gönderdi. Burada amaç üzüm yemekti bağcıyı dövmek değildi. Bizim amacımız bir bağımsız denetleme yapmaktı. Doğru olan denetim mekanizmalarının bağımsız olmasıdır.”
 
 
 
“Bizi en çok üzen bir ramazan eğlenceleri ihalesi yapıldı”
Düzce Belediyesi’nin önceki dönemlerinde yapılan harcamaların enteresan olduğunu belirten Başkan Yunus Özay Er şunları söyledi:  “Bizi en çok üzen bir ramazan eğlenceleri ihalesi yapıldı. Aynı ihaleyi Faruk Özlü 50-60 bin TL yaparken, Dursun Ay döneminde bu ihale 3 milyon TL’ye ulaşması bize çok enteresan gelmişti. Bunun incelenmesinin kimseye zararı olmazdı. Bir belediye başkanı bunu çok makul seviyede yaparken bir diğeri neden bu kadar uçuk rakamlara yaptı. Bizim derdimiz buydu. Aynı şekilde otobüslerin yıkanması ile ilgilide bir ihale yapılmış. Düzce’de bu işi yapan oto yıkamacı olmadığı için Ankara’dan bir firmaya veriliyor bu ihale. Bu konuda soruşturmaya açık bir konu. Bu ihalenin maliyetleri bizim dikkatimizi çekmişti. Bunu da incelenmesini istedik. Ben olsam inceletirdim. Ben bu belediye başkanlarından bunu beklerdim.  Belediyelerin usulsüz harcama yaptığını söyleyebilmek için bunların incelenmesi şarttı.  Biz 30 küsur ihaleyi inceleyip gerisini bıraktık. O kadar enteresan konular vardı ki ? Bunu incelemekte bir sonuca vardırmıyor. Ben kimseyi töhmet altında bırakmak istemem. Bununda böyle olması için bu harcamaların incelenmesi gerekirdi. Yeni yönetime gelen ekip içinde güzel olurdu ama Faruk Özlü tercihini teftiş kurulundan yana kullandı.”
 
“10 milyon TL ceza kesmek bir çözüm değil”
Düzce’ye kurulan EDS’ler üzerinden bir ayda 10 milyon TL ceza kestiğini belirten Er şunları ifade etti: “Bu sistem Ordu’dan sökülerek buraya getirildi. Bizim derdimiz EDS’lerin uygulanmasında değil. Neticede bir anlaşma yapılmış. Burada yanlış olan halkın bilinçlenmesini beklemek lazımdı. Bu geçiş döneminde sistemin bir anda aktif edilmesi yanlış. 10 milyon TL ceza kesmek bir çözüm değil. Zaten insanlar faturalar ile boğuşur vaziyette. Bizim burada yaklaşımımız sistemin doğru veya yanlış olması değil. Burada bir geçiş süreci olması lazımdı. Böyle olunca ceza caydırıcı olmaktan çıkarak bir külfet halini alıyor.  Biz hala bilmiyoruz. Birçok insanla konuştuk. Kırmızı ışık sisteminin yeşilden direk kırmıza döndüğü oluyor. Böyle birçok ceza kesiliyor. İlanla bu işi öğretemezsiniz. Eğer öğretilseydi 18 bin ceza kesilmezdi. Bir yerlere ilan asarak EDS’ler devreye giriyor demek olmaz. İnsanları bilinçlendirmek lazım.  Düzce halkına yazılı veya görsel olarak bir eğitim veya öğretim verilmesi gerekirdi. Ben olsam bu kadar sert bir geçiş yapmazdım. Örnek olarak EDS’yi kontrol eden veya yöneten insanların televizyona çıkıp bu sistemi anlatmasını isterdim. Cezaların yapıcı olması lazım. İnanılmaz rakamlar bunlar 10 milyon TL. Bu cezalar genelde normal vatandaşlara kesiliyor. Bende ceza ödedim 228 TL. Bu insanlara yazık oluyor. Vatandaşlarımızın adına çok üzgünüm. Buna bir çözüm bulunması gerekir. Burada biraz anlayış gösterilmesi gerekiyor. Burada amaç çok yüksek cezalar kesip kurumlara para aktarmak olmaz. Bu cezaların yüzde yetmişi devlete yüzde yirmisi şirkete yüzde onu da belediyeye gidiyor.  Böylelikle EDS’lerden belediye bir ayda 1 milyon TL gelir elde etmiş oldu. Böyle devam ederse senede 12 milyon TL’ye kadar gider. İnsanların bu kadar üzerine gitmeyin. İnsanların devletin biraz da şefkatli yüzünü görmesi gerekir. Biz bunu gündeme getireceğiz. 10 Milyon TL Düzce için çok büyük para. Bu paralar insanların cebinden çıkıyor. Bu konu insanlara biraz anlatılsaydı bu kadar çok ceza olmazdı. Vatandaşlar düşman değildir. Biz bunu yine gündeme getireceğiz. İnşallah iyi bir sonuç elde ederiz.”
 
 


“Mehmet Keleş bu ülkede siyasi potansiyeli yüksek olan bir isimdir”
Mehmet Keleş’e sizin kapınız açık mı sorusuna Er şöyle cevap verdi: “Mehmet Keleş bu ülkede siyasi potansiyeli yüksek olan bir isimdir. İki dönem belediye başkanlığı yapmıştır ve bir söz vardır yaradan bazılarına bu siyaset iksirini üfler yani bazıları Allah vergisi yani buna şeytan tüyü mü deriz nasıl tanımlarsak tanımlayalım Mehmet Keleş’in böyle bir özelliği var. Bizim partimizin kapısının açık olması noktasında ise ben Mehmet ağabeyi çok severim. Elimden geldiği kadar da bir araya gelme noktasında konuşur fikirlerini alırım, dinlerim. Siyasi derinliği olan bir insandır ama bizim partimiz açısından ben MHP kadar olumlu değilim. Bizim partimizin dokusu, siyasi duruşu, siyasete bakışı Mehmet Keleş’e pek uygun değil. Siyaset yapma noktasında tabi ki herkese kapımızın açık olduğunu bende rahatlıkla ifade edebilirim ama doku uyuşmasının da olması gerekiyor.”
 
 


“Acaba sonuca yönelik cezalandırmalar mı bunlar”
DÜSİAD’ı nasıl değerlendiriyorsunuz sorunu üzerine Er şunları söyledi:Bu yapıların en büyük özelliği bunlar topumda boşluk bırakmazlar, yani ticaret hayatında da bunlar vardır. Çünkü bir şekilde toplumu manipüle etme, toplumu yönlendirme amacına sahip yapılardır bunlar. Eğitimde de vardır, sporda da vardır aklınıza gelecek her yerde bu yapının parmağı vardır. Ne yazık ki o yapıda cezalandırılanlara baktığımız zaman tabi şeriatın kestiği parmak acımaz tabi insan hata yaptığı zaman kim olursa olsun bedelini ödeyecektir. Acaba sonuca yönelik cezalandırmalar mı bunlar? Hakikaten bu konuda mağdur olan bir kitle var sıkıntısını da çekiyorlar.”
 
“İster benim babam olsun ister eşimin babası olsun eğer bir hata yapmışlar ise bedelini öderler”
Kendisine yöneltilen FETÖ ithamlarına cevap veren Er şunları söyledi: “Onu iddia eden arkadaşlar bunu ispatla yükümlüdür. Benim ne eğitim hayatımda ne de iş hayatımda ne bir cemiyetle ne de bir cemaatle bağlantım yoktur. Bunun incelenmesi ve bulunması da basittir. Eşimin babası ile alakalıda  yargı süreci devam ediyor. İster benim babam olsun ister eşimin babası olsun eğer bir hata yapmışlar ise bedelini öderler. Konu benim şahsıma gelmişse bir dilekçe yazarsınız mahkemeye verirsiniz. Benim hakkımda böyle konuşanları ben mahkemeye verdiğim zaman mahkemede böyle konuşamadılar. Ben her zaman hazırım. Bunu başka bir siyasetçi yapmış mıdır bilmiyorum. Ben savcılığa dilekçe vererek bütün siyasi ve iş hayatımın incelenmesi talebinde bulundum. Bizim gizleyecek saklayacak bir şeyimiz yok.”
 
 
 
 
 
“Bu oyunun tek kişilik değil”
İYİ Parti’nin Düzce çalışmaları hakkında açıklamalar yapan Er şunları söyledi: “Kendi açımdan baktığım zaman Düzce siyasetine gerek partim gerek şahsım olarak yaptığım en büyük katkı biraz siyaset ikliminin konuşmaya, tartışmaya açık bireyselden daha ziyade belli bir ekiple yani bu oyunun tek kişilik değil bir ekip oyunu olduğunu ve insanların tartışmaya konuşmaya, herkesle konuşup siyaseti belli bir hedefle nezaket içerisinde yapılmasına katı sağlayabildiğimizi düşünüyorum.”
 
“Ben Faruk bey ve ekibinin başarılı olmasını gönülden istiyorum”
Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü’nün çalışmalarını değerlendiren Er şunları belirtti: “Ben Düzce’nin daha fazla vakit kaybetmeye tahammülü olmadığını düşünüyorum. Ben Faruk bey ve ekibinin başarılı olmasını gönülden istiyorum. Başaralı olmaları içinde Başkanımız ve ekibi de buna şahittir elimizden geleni yapıyoruz. Destek noktasında, doğru bulduğumuz noktaların gündeme taşınması mecliste hızlı hareket edilmesi noktasında gerek şahsım gerek de belediye meclis üyelerimiz elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. İnşallah çok başarılı olurlar Düzce bu kaybettiği zamanı geri kazanır ama ne yazık ki ben ilk 9 aylık performansını çok iyi bulmadığımı ifade etmek durumundayım. Ama ben siyasetçi kimliğimin dışında Düzceli bir vatandaş olarak şunu açıkça ifade edeyim toplumda oluşturulan algı ve 9 aylık performansı birbiriyle kıyasladığımızda ben çok başarılı olmalarını gönülden isterim ama ne yazık ki çok başarılı bulmadım. Açıkçası somut bir şey de görmedim hizmet üretme noktasında.”
 


“YHT’nin bu memleketten yüzde 1 dahi geçme ihtimali varsa ben bunu sonuna kadar kovalarım”
YHT konusunda açıklamalar yapan Er şunları ifade etti: “Benim konuya bakış açım şudur; Ben bu memlekete taş üstüne taş koyacak her insanın her projenin sonuna kadar destekçisi olurum. Bu tip konuların birden kesilip atılmasını ben hiç doğru bulmuyorum yani YHT’nin bu memleketten yüzde 1 dahi geçme ihtimali varsa ben bunu sonuna kadar kovalarım. Gerek şahsım olarak gerek parti olarak hatta ben bu konuyla alakalı Ayhan Şamandar hocamızla da görüştüm yarın sayın genel başkanımızdan randevu talep etmiştik (23 Ocak 2020) o yarın gerçekleşecek. Bu randevumuzun konusu da YHT olacak. Bu projeyi Sakarya il başkanımız, Bolu il başkanımız v e ben koordinasyon halinde yürütüyoruz ve yarında Bolu İl başkanımızla gidiyoruz genel başkanımıza.”
 
 
 
 
KİTABIN ORTASINDAN KLASİKLERİ
 
Recep Tayyip Erdoğan: Ben Sayın Cumhurbaşkanının siyasi kariyerine duyduğum saygıyı hiçbir zaman inkar etmedim kendisine çok büyük saygı duyarım

Kemal Kılıçdaroğlu: Çok namuslu, dürüst bir adam o da tam bir devlet adamıdır.

Devlet Bahçeli: Memleketin son 20 yılına siyasetine çok ciddi şekilde yön veren siyaset aklıdır.

Meral Akşener: Çok seviyorum genel başkanımı. Ben partiye başvururken genelde siyasette referansla gider bu işler inanın bana ben partide kimseyi tanımadan gittim yani elime aldığım bir dilekçeyle gittim başvurdum o günde kimsenin adamı değildim bugünde kimsenin adamı değilim kendi emeğimizle siyasi görüşümüzle bir yerlere geldiysek bunda sayın genel başkanımın partiye vermiş olduğu vizyonun gençlerin ve siyasetteki yeni yüzlerin önünü açmasının çok büyük katkısı olduğunu düşünüyorum.

Ekrem İmamoğlu: Çok hızlı yükselen siyasi bir figür umarım bu hızlı yükselişini kontrollü bir şekilde devam ettirebilir. Ama yakın gelecekte Türk siyasi hayatına yön verecek insanlardan birisi olduğu da aşikar.

Mehmet Keleş: Ben çok severim şahsi olarak. İyi bir siyasetçidir. Eğrisiyle doğrusuyla siyaseti bir bütün olarak görürsek Mehmet Keleş çok iyi bir siyasetçi.
Mustafa Kayıkçı:  Çok önemli bir STK’nın yöneticiliğini yapan değerli bir büyüğümüz.

Faruk Özlü:  Vizyoner bir insan proje bazlı bakabilen ve ben iyi niyetli olmasından hiç şüphe duymadım.

Dursun Ay: Çok iyi bir insan onunla da diyaloglarımız iyidir. Kendi ön ayak olsa inceleyin, araştırın ya da benim zamanında yaptığım gibi bir dilekçeyle kendisinin döneminin sorgulanması için hukuk yoluna gitse siyasi kariyeri açısından çok doğru bir adım olacağını düşünüyorum.

Dr. Cengiz Tuncer: Basından takip ettiğim kadarıyla aktif bir bürokrat.

Okan Yanmaz: Siyasi mücadele aklıma geliyor yani hedefi için azimle kararlılıkla mücadele eden ve hedefine ulaşan azim ve karar timsali bir adam geliyor aklıma.

Tuncay Şahin: Düzce TSO açısından bir şans olduğunu düşünüyorum. Siyasetçi açısından da bu tip sivil toplum kuruluşlarının başındaki insanlarla çalışmak çok büyük bir şanstır.

Mustafa Keskin: Çok düzgün adam

Ali Dilber:  Aktif. Siyaseti seven bir insandır onunla da görüşürüz diyaloglarımız iyidir.

Ömer Küçük: Güzel adam Ömer abi, naif bir adam siyasete verdiği emeğin karşılığını mevki makam olarak alamasa da toplumda çok ciddi yeri olan adam.

Ümit Yılmaz: Ben rol model olarak Ümit bey de toplumun içindeki rahatlığı giyim tarzı vesaire açıkçası ben kendi rol modelimi görüyorum Ümit beye baktığımda Düzce’nin sorunlarını gündeme getirme çabasını da takdirle karşılıyorum.

Gökhan Kapoğlu: Çok cesur ve yüksek irade sahibi bir adam onunla da tanışıp konuşma fırsatımız oluyor. Belli aralıklarla da bir araya geliyoruz.
Ender Çakar: Çok ciddi siyasi birikimi olan ve çok zeki bir adam siyasi zekası da çok üst düzeyde.

Celal Kasapoğlu: Çok düzgün. Aile terbiyesi çok üst düzey bir kardeşimiz ben çok seviyorum ikili ilişkilerimiz de çok iyi.

Mustafa Koloğlu: Çok sıcak çok samimi bir siyasetçi de olması gereken temel özelliklerden biri olan sıcakkanlı baktığın zaman görüyorsun yani tam bir siyasetçi.

Ömer Faruk Türkseven: Cesur vizyoner o da değerli bir büyüğümüz Düzce’nin siyasi ve ticari hayatında çok ciddi ve katkıları olan bir büyüğümüz onun da çok ticari hayatında ve basın hayatında başarılı olmasını isterim.

Sadullah Ünsal: İyi gazetecisin. Gazeteci olarak baktığım zaman Düzce’de sizin gibi birkaç tane iyi gazeteci var yani.

Yunus Özay Er: Benim bu memleketi yönetmek gibi bir hayalim var nasibimde var mıdır yok mudur bilmiyorum aile yaşantısıyla beraber bu hayaline ulaşmak için azimle ve kararlılıkla çalışan bir insanım ben, hayallerim var yani.