Osmanlı’da yılbaşı kutlamalarının tarihi 1829 yıllara kadar dayanıyor… Sokakta olmayan kar vitrinleri süslüyor. Yılbaşı kutlamalarının tarihi 1829 yılına kadar uzansa da kimisi şeytan işi diyor kimileri de Hristiyanların bayramı… Konunun dini boyutu ile ilgili olarak Düzce il müftüsü Selami Emen ise yazılı bir açıklama yaptı…

KÜLTÜREL VE GELENEKSEL TEMELİ YOK!

Müftü Selami Emen, yaptığı yazılı açıklamada “Hıristiyan Batı’da milâdî takvimin başlangıcına esas olarak Hz. Îsâ’nın doğum tarihi olan aralık ayının son haftasını, doğumunun arefesini teşkil etmesi bakımından, en önemli dinî bayramları olarak kabul etmişlerdir. Bu hafta içerisinde hıristiyanlar kiliseye giderler, ayrıca birbirlerini ziyaret edip hediyeleşirler. Dinî bir atmosfer içinde geçen Noel bayramı akabinde ise, yeni yıla giriş büyük bir çılgınlıkla, lüks ve israfla kutlanır.” Diyerek Müslüman toplumlarda “yılbaşı kutlaması” adı altında düzenlenen eğlence toplantılarının, hiçbir kültürel ve geleneksel temele sahip olmadığının altını çizdi.
Emen, Hristiyan olmayan ülkelerde yılbaşı kutlamaları Batı’nın körü körüne taklit edilmesinin veya Hristiyan Batı’nın kültür ihracının bir sonucu olarak değerlendirileceğini ifade etti.

Yılbaşı kutlamalarının, sıradan bir kutlama olarak algılanması ve tabii karşılanması mümkün olmadığını belirten Emen, bu karşılık alternatif program ve faaliyetlerin yerleşmesi için çalışılması gerektiğini dile getirdi.
Emen, “Günümüzde toplumların kültürel değerlerini, hatta itikadî ve ahlâkî eğilimlerini, sahip oldukları hayat tarzı, ekonomik yapı, yerleşim ve ulaşım imkânı, iklim ve çevre, eğitim, folklor, örf ve âdet gibi ilk bakışta konuyla ilgisiz gözüken birçok hususu derinden etkilemekte ve sonuçta mekanizma kendi değerlerini üretmektedir. Avrupa’daki Müslüman kardeşlerimizin çocukları ve torunlarının bugün Batı’nın kültür ve gelenekleri altında nasıl değiştiği ve giderek o toplumla bütünleşmeye başladığı iyi izlenirse toplumumuza yabancı kültürlerden taşınan veya yabancı toplumlara özenti şeklinde başlayan örf ve âdetlere karşı duyarlı olunmasının önemi daha iyi anlaşılır. Bunun için alınabilecek bir önlem de, kendi kültürel mirasımızdan ve dinî anlayış ve heyecanımızdan kaynaklanan değerleri, gelenek ve âdetleri iyileştirerek yaşatmaya ve geliştirmeye çalışmak olabilir.”dedi.

Emen açıklamasını 2014 yılının milletimize ve bütün insanlara hayırlar getirmesini dileyerek tamamladı.


Haber: S. KAŞKIR