Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz yıl Beştepe Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 2016-2017 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni'nde, DÜ'nün sağlık ve çevre alanında pilot üniversite seçildiğini açıklamasının ardından Düzce Üniversitesi, sağlık ve çevre teknolojileri yönündeki çalışmalarımıza hız verdi. Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, Düzce Üniversitesi’nin akademik ve bilimsel anlamda Düzce’nin sürdürülebilir kalkınmasına hizmet edecek ve bir ekonomik değere dönüştürecek projelerini Düzce basını ile paylaştı.

“Her projemizde Düzce var”
Bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşmasında Düzce Üniversitesi’nin pilot il seçildiğini ve bu projeyi kazanmalarındaki asıl etkenin genç, girişimci, aktif ve yenilikçi bir üniversite olmakla kazanıldığını kaydeden Çakar, “Biz kuruluşumuzdan bugüne bölgenin sürdürülebilir kalkınmasını hedef aldık. Her projemizde Düzce var. Üniversite Düzce için ne yaptı sorusunun cevabını da kitaplaştırıyoruz. Onu da sizlerle paylaşacağız. Bu da Düzce için yaptığımız en güzel iş olacak.” dedi.

“Sağlık ve çevre alanında olması gerektiğine karar verdik”
Rektör Çakar, Düzce Üniversitesi için neden sağlık ve çevre alanlarının seçildiğini ise şöyle anlattı: “Üniversitemizin hangi alanlarda uzmanlaşması gerektiğini düşünürken sağlık ve çevre alanında olması gerektiğine karar verdik. Bunun çok önemli sebepleri vardı. Bölgemizin coğrafi avantajları, özellikle metropollere olan yakınlığı, coğrafi güzellikleri, turizme olan etkisi bunların hepsi göz önüne bulundurulduğunda sağlık ve çevrenin en fazla öne çıkan konular olduğuna karar verdik. Yüksek Öğretim Kurulu ve Kalkınma Bakanlığı’nın bize biçtiği rol çerçevesinde bu projeyi hayata geçirmeyi düşündük.” diye konuştu.

“Bölgenin ekonomik değerini ikiye katlayacağız”
Bölgenin sürdürülebilir kalkınması projesinde ise çevre alanında seçtikleri projenin “Tarımsal Atıkların Endüstriye Kazanılması” olduğunu kaydeden Çakar, proje hakkında şu bilgilendirmelerde bulundu:

“Çevre alanında seçtiğimiz proje tarımsal atıkların endüstriye geri kazanımı. Bölgemizin çok önemli tarımsal ürünleri var. Fındıkta Türkiye’nin ikinci üretimcisiyiz. Fındık hepimiz için ekonomik bir değer. Yine mısır ve pirinç bölgemizin önemli tarım ürünlerinden. Bunların hepsinin ekonomik birer değeri var ama maalesef atıklarının bir ekonomik değeri yok. Özellikle fındığın atıklarının ekonomik değerini arttırırsak bölgenin de ekonomik değerini ikiye katlamış olacağız. Bu tabii 5 yıllık bir süreci kapsayacak. Bu yıl yapacağımız işler var, beş yıl içinde yapacağımız işler var. Özellikle biz beş yıl içinde ticarileşmeye adım atmış bir ekonomik değer üretmeyi hedefliyoruz. Özellikle bu konuda altyapımız ve almış olduğumuz patentler var.”

“Fındık kabuğundan ekolojik boya, pirinçten yanmaz madde”
“Tarımsal Atıkların Endüstriye Kazanılması” projesinde özellikle fındık ve pirincin önemine değinen Çakar şöyle konuştu:

“Fındıktan ekolojik boya üretimi konusunda Halil İbrahim hocamızın aldığı bir patent var. Düzce’nin fındık kabuğu kanserojen olmayan, doğaya zarar vermeyen ekolojik bir boya ham maddesine dönüşüyor. Tekstilden, dış cephe boyalarına varıncaya kadar ekolojik bir boya olabilecek bir özelliğe sahip fındık kabuğu. Bunun patentini aldık ticarileşmesine bir adım kaldı. Eğer ticarileştirebilirsek fındığın içinden çok dışının para ettiği ekonomik bir değere dönüştüreceğiz. Yine pirinçten yanmaz kompozit malzeme ürettik bunun da patentini aldık. Bunlar çok önemli patentler. Bunların çevre alanında önemli bir sürdürülebilir kalkınma olacağına inanıyorum.”

“Bölgemizi geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın merkezi haline getirelim”
Sağlık alanında belirlenecek karar vermenin en zor konu olduğunu kaydeden Çakar, geçmişten günümüze düşünülen bir projeyi hayata geçirmeye karar verdiklerini ve bunun da geleneksel ve tamamlayıcı tıp olduğunu belirtti.

Çakar, “Bölgemizin özellikle bitki çeşitliliğinin fitoterapi açısında da bölgemizin endemik bitki çeşitliliğinin çok fazla olduğu bir alanda yaşıyoruz. Modern tıpta sentetik ilaçlara da harcadığımız para bir o kadar da artıyor. Hem maliyetlerin azaltılması hem tedavi alternatiflerinin çoğaltılması, hem turizm potansiyeli hem de bunu sağlık turizmine yansıtılması avantajları göz önünde bulundurulduğunda bizim aklımızdan geçen bölgenin sağlık alanında geleneksel ve tamamlayıcı tıp adına bir merkez olmasıydı. Biz istiyoruz ki dünyada insanların aklına “Biz apiterapi nerede yaptırabiliriz, arılarla tedavi nerede yaptırabiliriz?” denildiğinde “Bunun bilimsel olarak da yapıldığı yer Düzce’dir” desin ve buraya gelsin. Bir otele girsin, otelin bölümlerine girsin, bir bölümde apiterapi yaptırsın, bir bölümde müzikle tedavi yaptırsın, bir tarafta refleksoloji ile ilgilensin. Düzce’mizin her bölgesinde işin ehli, hekimlerin liderlik ettiği eğitimli kadrolarla birlikte bu işi merdiven altı olmaktan çıkaralım.” ifadelerinde bulundu.

Bölgeyi geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın merkezi haline getirmek istediklerini vurgulayan Düzce Üniveristesi Rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, “Belki her otele bu anlamda farklı bir misyon yükleyeceğiz belki Yığılca’ya bir Apiterapi (Arı ürünlerinin bir yada birden fazla hastalığın önlenmesi yada iyileştirilmesi amacıyla kullanılması) Köyü kuracağız.” dedi.