YÜZDE 77’Sİ EV HANIMI

 

Düzce’de bir yıldır yürüttüğü bilimsel araştırma sonuçlarını paylaşan Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Metin Kılıç, 7 ilçede ve merkezde yürüttüğü araştırmada tesadüfi örneklem olarak tespit edilen kadınların; yüzde 77.0’ının (863 kişi) ev hanımı, yüzde 14.0’ının (157 kişi) işçi ve yüzde 9’unun (102 kişi) diğer meslek dallarında çalıştığını ve kadınların yüzde 58’inin (651 kişi) ilkokul mezunu, yüzde 20.0’ının (232 kişi) ortaokul mezunu olduğunu tespit etti.

 

Yapılan araştırmanın kadınların aile içinde ekonomik şiddetin farklı şekilleri ile karşılaşmakta olduğuna işaret ettiğini belirten Kılıç, “Aile içinde, kadının çalışma hayatına katılması, gelir elde etmesi, kocası, evlâtları, akrabaları tarafından engellenebilmektedir; ya da tam tersine istemediği bir işte çalışmaya zorlanmakta, kazandığı para elinden alınmakta, ailenin geçiminin sağlanması kadına yüklenebilmektedir. Bunlara ek olarak kadınların kendi aileleri içinde karşılaşabileceği çok sayıda ekonomik şiddet türünden söz etmek mümkündür” şeklinde konuştu.

 

EKONOMİK ŞİDDET, TEMELDE BİR ERKEK SUİİSTİMALİ!

 

Ailenin yeniden üretiminde evin içinde yapılması gereken çok sayıda işin baş sorumlusu kadın olurken, ev içinde harcadığı emeğin maddi karşılığının olmadığını belirten Kılıç, “Kadına yönelik ekonomik şiddet, temelde bir erkek suistimalidir. Böylece kadınların ihtiyaçlarını karşılamak için para bağımlılığını ortaya koymaktadır. Yapılan araştırma, ev hanımlarının birçoğunun bireysel ihtiyaçlarını karşılamak için kocası tarafından yeterince desteklenmediği gerçeğini de ortaya koymaktadır. Daha çok ev harcamaları için ayrılan bütçeden kadınların kişisel ihtiyaçlarının, kıt kanat ve kocasından gizli biriktirdikleri paralarla karşılandığı söylenebilir” diye konuştu.

 

Akrabalık ilişkilerine de değinen Kılıç, “Araştırmaya katılan kadınların yüzde 77.0 oranında ev hanımı olmaları ve ekonomik gelirlerinin olmaması yüzde 24.0 gibi bir oranda boşanabilme ihtimalini ortaya koymuştur. Boşanma söz konusu olduğunda kadınların yine ekonomik şiddete uğrama olasılığı yüksektir.”ifadelerini kullandı.

 

EN ETKİLİ ŞİDDET: EKONOMİK!

 


Kadınların uğradığı ekonomik şiddetin, karşı karşıya olduğu şiddetlerden en etkilisi olduğunu ifade eden Kılıç, ekonomik şiddet olgusunu arttıran unsurlara da değinerek, “Toplumun kültürel ve sosyal yapısı, dini inançlar, sosyal izolasyon, katı toplumsal roller, fakirlik, kadın erkek eşitsizliği, kendi kendini kontrol yetersizliği ve zayıf kişilik gibi kişisel karakterler ekonomik şiddet riskini arttırmaktadır” dedi.

 

Ekonomik bağımlılığın kadının diğer şiddet türlerine uğrama konusundaki en zayıf noktası olduğunu belirten Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Metin Kılıç, “Kadın ve çocukların düşük sosyo-ekonomik yapı içerisinde artan oranda şiddete maruz kaldıkları ortadadır. Öğrenilen değerler, ailenin ekonomik yapısı, kadının çalışıp çalışmaması gibi etmenler aile bireylerinin cinsiyete bağlı olarak şiddeti algılayışını değiştirmektedir. Çocuklar şiddeti aile içerisinde anne-babadan öğrenme yoluyla içselleştirmekte, kadınlarda içinde bulunulan şartlar çerçevesinde biyolojik aile yapısının devamı için her türlü ekonomik şiddeti kanıksamış gibi görünmektedir. Bundan dolayı kadın erkeğe bağımlı bir hayat sürdürmektedir. Şiddette maruz kalan ve şiddetten kaçan kadının elini kolunu bağlayan ekonomik problemlerinin çözümüne katkıda bulunmak başta devlet olmak üzere kadına yönelik politikalar üreten kurumların öncelikli hedefi olmalıdır” diye konuştu.

 

Haber;S.KAŞKIR