Kadına yönelik şiddet durmuyor. Düzce’de birlikte yaşadığı kişi tarafından 4 kurşunla öldürülen Azime Kocaman cinayeti, Türkiye’nin kanayan yarasına bir kez daha gözleri çevirdi. Şiddetin durması ve halkın bilinçlenmesine dönük Düzce’de çok sayıda etkinlik gerçekleştirilen 25 Kasım Kadına Yönelik Uluslararası Mücadele Günü’nden sadece 4 gün sonra yaşanan cinayet, tüm mücadele seferberliğine karşılık tartışmaların geldiği korkutucu boyutu gösterdi. Öncü Haber ekibi, bu acı olaydan sonra sokağa çıktı ve “Kadına yönelik şiddete nasıl ‘dur’ denebilir?” diye vatandaşa sordu. İşte aldığımız yanıtlar…

“Daha ağır cezalar olabilir”
Verilen cezaların ağır olamadığını söyleyen Özlem Aktaş, şöyle konuştu: “Daha ağır cezalar olabilir. Daha ağır cezalar koyulmadığı için oluyor. Erkekler bunun farkında değil ve sürekli kendilerini kadınlardan üstün gördükleri için böyle oluyor” dedi.



“Çok acı bir durum”
Tülay Kabataş ise devletin boşanan kadınlara yerleşebileceği bir ev vermesi gerektiğini söyleyerek, kadınların kendilerini güçlü hissetmeleri gerektiğini şöyle ifade etti;
"Çok acı bir durum. Ben bunları duyduğum zaman gerçekten çok üzülüyorum. Devletin boşanmış kadınlara özellikle ayrılmış kadınlara desteğinin olması gerekiyor. Çünkü erkekler maalesef güvensizlik nedeniyle ayrıldıktan sonra da kadının ona ait olduğunu düşünüyor ve bu şekilde davranıyor. Kadında eğer maddi gücü yoksa, çaresiz çocuğuyla biçare ne yapacağını şaşırıyor. Kesinlikle burada her şey devlete düşüyor. Devletin kadınlara gerekirse yerleşebileceği yerler ayarlaması, sığınma evi değil ama normal evden bahsediyorum çocuğuyla birlikte yaşayabileceği. Bir iş imkanı sağlaması gerekiyor. Kadın kendini güçlü hissettiği zaman ayrı şehre de gidebilir gerekirse adını da değiştirebilir. Kadın öncelikle kendini güvende hissetmesi lazım. Güvende hissetmediği zaman erkek geliyor ben daha güçlüyüm diyor. Gerekirse öldürüyor yani bu kadar acı bir durum maalesef.”



Kadınlar bir araya gelerek şiddete karşı gelmeliler

Kadının maruz kaldığı şiddetin Türkiye’nin ciddi sorunlarından biri olduğunu söyleyen Fatma Karaüç, öncelikle anne ve babaların eğitilmesi gerektiğini vurguladı. Karaüç, “Kadına şiddet Türkiye’nin önemli, ciddi sorunlarından biri. Tabii kısa vadede çözüm bulmak o kadar kolay değil keşke olsa. Önce eğitim diyorum. Öncelikle anneler-babalar eğitilecek, onlar da çocuklarını şiddete yönelik eğitmeyecek. Uzun vadede yapılması gereken de bu okullarda barış ve şiddete karşı bir eğitim verilmemesi gerekiyor. Senin partinden benim partimden değil de senin görüşünden benim görüşümden demeden bütün kadınlar bir araya gelerek şiddete karşı gelmeliler.”



“İdam da gelmeli”
Cezaların ağırlaştırılması gerektiği yönünde konuşan Sevil Demir ise yine ilk önce anneye ve babaya eğitim verilmesi gerektiğini şöyle anlattı: “Öncelikle cezalar daha çok ağırlaştırılmalı, bence idam da gelmeli. Özellikle kadına, çocuğa ve hayvanlara şiddet yapanlara idam gelmeli. Okulda eğitimler yapılmalı. Öncelikle ailede eğitim yapılmalı, anne-babaya eğitimler yapılmalı. Ya psikologlar ya da pedagoglar ailelere eğitim vermeli, yoksa bu günde bir kadın değil bir sürü kadın gidiyor ve şiddet görüyor. Bunu için eğitimin gelişmesi gerekiyor. Okullara gidiyoruz; ilkokul çocuklarının ağzında ağıza alınmayacak kelimeler ve bunların yanında da aileleri oturuyor ve bir şey demiyor bunun için ailelere eğitim verilmeli.”

 

“Cezasını da ömür boyu çekmeli”
Erkeklerin eğitim yönünden bilinçlendirilmesi gerektiğini dile getiren Sibel Çelebi ise bu olaylardan ceza alanlara iyi halden indirime gidilmemesi gerektiğini belirtti. Çelebi, “Eğitim yönünden bilinçlendirilebilir erkekler. Bunun dışında şiddet yaptıktan sonra ceza almış ise iyi halden dolayı indirime gidilmemeli. Bu ceza affedilmemeli, cezasını da ömür boyu çekmeli.” diye konuştu.



Tuğba Dertli ise konu hakkında şöyle konuştu: “Adalet denilen şey pek olmadığı için kadına şiddet devam edecetir.”



Mevlüde Yılmaz da kadına yönelik şiddete ‘dur’ denmesi için idamın gelmesi gerektiğini düşünenlerden… Yılmaz, “Kadına Şiddete dur demek için 1 kişi gerçekten idam edilirse daha böyle bir şey olmayacağına inanıyorum. Böyle bir şey olursa yapamazlar cesaret edemezler çünkü.” dedi.



“Eğitim şart”
Hem kadınlara hem de erkeklere eğitim verilmesi gerektiğini söyleyen Kemal Çillioğlu, “Aile içi eğitim şart. Aile içi eğitimden başlayarak ilkokul, ortaokul, lise gibi üniversite gibi. Bu konu da duyarlı olacak bir takım eğitimler vermek lazım. Gerek bayanlarımıza gerekse erkeklerimize ben eğitim şart diyorum.” şeklinde konuştu. 



Son olarak da Serdar Bektaş şöyle konuştu; “Şeriat gelmesi gerekiyor. Birisinin kafasını aldıktan sonra diğerleri korkudan bir şey yapamaz diye düşünüyorum.”  



Haber: H. GÜRSOY