Uluslararası bir danışmanlık şirketinin 30 ülke üzerinde yaptığı araştırma, Türkiye’nin cep telefonu bağımlılığında dünya birincisi olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre; Türkiye’deki akıllı telefon kullanıcıları günde ortalama 71 kez, yani yaklaşık 15 dakikada bir telefonuna bakma ihtiyacı duyuyor.  

Giderek artan bu bağımlılık sorunu hakkında Düzce’deki vatandaşlara mikrofon uzattık ve ne kadar bağımlı olduklarını sorduk. İşte aldığımız yanıtlar…

“Kanayan yara”
Günde en az 2 saatini telefonla uğraşarak geçirdiğini söyleyen Musa Yıldırım, çocukların yoğun kullanımı sebebiyle bu durumu kanayan yara olarak değerlendirdi ve şöyle devam etti:

“Hep konuşuyoruz, aynı şeyleri söylüyoruz ama baktığımızda çok büyük bir hastalık. Sardı bizi gidiyor. Ben kendi çevremde bakıyorum herkes telefonla. Küçük çocuk 2 yaşında, 5 yaşında fark etmiyor bu. Bugün 60 yaşındaki insan da kullanıyor. Bunu ortalama olarak 10 saate 12 saate çıkaran var. Uyuyana kadar. Gece 3’e kadar oturanlar var cep telefonlarıyla. Daha doğrusu bir eşya değil de bireysel bir şeymiş gibi koynuna sarılıp yatanlar var. Bu kanayan bir yara. Bunu nasıl düzeltiriz öncelikle ona bakmak gerekiyor.”



Yıldırım ayrıca cep telefonu kullanımında Düzce’nin 81 il arasında ilk üçe gireceği görüşünü paylaştı.

“Bir yerlere sıkıştırabiliyoruz”
Gençlerin çoğunlukla telefon bağımlısı olduğunu dile getiren Zeynep Akyol ise şunları söyledi: “Çoğunlukla gençler çok fazla telefonla uğraşıyorlar. Etrafa baktığınızda da görebilirsiniz bunu. Aslında belirli bir saat veremem. Çünkü gün içinde illaki sürekli elinize alıyorsunuz ama biz öğrenci olduğumuz için mesela daha çok şuan ders ağırlıklı olduğu için pek fazla telefonla uğraşmıyoruz. Daha çok ders var ama dersin arasında bile aslında bir yerlere sıkıştırabiliyoruz.”


 
“Orada daha başka”
Yurtdışında yaşayan fakat Türkiye’deki çocukların ellerinde olan telefondan rahatsız olan Ahmet Atan, “Ben yurtdışında yaşadığım için orada daha başka davranıyorlar. 12 yaşından önce çocuklara telefon vermiyorlar. Hem de bağımlılık diye bir şey yok.” diye konuştu.


“Şuanda hepsi tablette, laptopta”
Akıllı telefonların zararlı olduğunu söyleyen Tuğba Yavuz, küçük çocukların tabletle oynaması yerine oyun odalarının olması gerektiğini ifade etti.

Yavuz, “Telefonum olursa bütün günümü geçirebilirim. Başka bir işle ilgileniyorsam telefonla çok uğraşmam. Fazlasıyla zararlı. Çocukların oyun odası olsa daha iyi olur. Hem kendi gelişimleri için, gelecek için. Şuanda hepsi tablette, laptopta. Olmayınca ellerinde kırıyorlar. Şarjları bitince sinirleniyorlar. İleride hepsi stres hastası olurlar.”



“Hastalık derecesinde”
Türkiye’nin dünya sıralamasında birinci olduğunu duyan İsa Uysal Düzce’nin de iller olarak bakıldığında birinci sırada olabileceğini söyleyerek, 10-15 yaşından küçük çocuklara telefon verilmemesi görüşünü aktardı.

Uysal, “Düzce’de birinci sıradadır diye düşünüyorum. Hiç iyi görmüyorum. Çocuklar için gençler için. Tabii doktorlar daha iyi bilir. Hastalık derecesinde bir şey oldu. Ben belli yaşta insanın kişi olarak bu telefon bağımlılığını iyi görmüyorum. Gençlerimiz için iyi bir şey olduğunu düşünmüyorum. Yasaklanması lazım. En az 10-15 yaşından küçüklere verilmemesi lazım. Nihayetinde dijital bir şeydir, kimyasal bir şeydir. Bilemeyiz. Ben kullanmıyorum. Ben “Alo” derim cevap veririm olur biter.”



“Sosyal medyasız duramam”
Öğrencilerin ders saatleri de dahil ellerinde telefon olduğunu söyleyen Sedef Akat, “Telefonsuz durabilirim ama sosyal medyasız duramam.” dedi.

Akat, “Düzce’de benim gördüğüm genellikle kendim de öğrenci olduğum için söylüyorum her öğrenci de mutlaka telefon var ve mutlaka ders saatlerinde, okul saatlerinde genellikle herkes telefon kullanıyor. Okul harici akşamları hep elimde, akşamları kullanıyorum genellikle okulda kullanmıyorum.  Genellikle sosyal medyadayım, ödevlerim olursa onları yapıyorum ama genel olarak sosyal medya için kullanıyorum. Telefon bağımlısı değilim ama ortası diyelim. Telefonsuz bir gün dururum ama tam emin değilim, telefon bağımlılığı değil de bunun adı sosyal medya bağımlılığı olabilir. Telefonsuz bir gün dururum fakat sosyal medyasız duramam. Arkadaşlarım ne yapmış onları ne yaptığını merak ettiğim için.” diye konuştu.



“Eskiden sokaklarda oyun oynuyorduk”
Telefon kullanmaya gerek duymadığını söyleyen Yunus Emre Tonya, önceden sokaklarda oyun oynandığını şimdiki çocukların telefonla oynadığını dile getirdi.

Tonya, “Benim telefonum yok çok da gerek duymuyorum. Gerek duyduğum zamanda annemin babamın telefonunu kullanıyorum. Açıkçası çok işime gelmiyor. Telefonla haşır neşir değilim. Çevremde arkadaşlarım çok telefon kullanıyor. Hocalar telefonlarını almasalar o zaman bile telefonla uğraşacaklar. Çok yanlış bir şey. Telefonun elinden alınca hemen ağlamaya başlıyorlar.  Biz eskiden çıkıp sokaklarda oyun oynuyorduk, onlar şuanda telefonla oynuyor, hiç dışarı çıkmıyorlar. Yanlış bir şey diye düşünüyorum.” şeklinde konuştu.



“Elimden hiç düşmüyor”
Yusuf Serbest ise “Bir Türkiye sıralaması olsa Düzce ilk 10’a girer. Çünkü herkes kullanıyor, elinden düşmüyor.  Okuldan çıktıktan sonra elimden hiç düşmüyor. Gece 10’da yatıyorum mesela oyun oynuyorum saate bakıyorum 1 olmuş genellikle sosyal medyaya giriyorum.” diye konuştu.



“Onların çağı teknoloji çağı”
Şimdi ki çocukların teknoloji çağında olduklarını söyleyen Kağan Emre Onal ise şöyle devam etti: “Günde 5-6 saat okuldayım günün geri kalanında kullanıyorum yine 5-6 saat kullanıyorumdur. Genellikle sosyal medyada kullanıyorum ve oyun oynuyorum. Hep telefon kullanmıyorum ara sıra bilgisayar başında da zaman geçiriyorum. Onların çağı teknoloji çağı, bizim çağımızda öyle de onlar bizden biraz daha geç doğdukları için direk teknoloji çağında doğdular. Herkesin elinde telefon olduğu için onlarda merak ediyorlar.”



Haber: H. GÜRSOY