Nagihan ve Recep Dilmen çiftinin iki kızından en küçüğü olan 4 yaşındaki Ümmü Gülsüm, doğduğundan bu yana tanısı konulamayan bir cilt hastalığı ile mücadele ediyor. Dünyaya geldiği ilk günlerde belirtileri ortaya çıkan amansız bir hastalığın pençesinde olan Ümmü Gülsüm, küçücük bedeniyle savaş vermeye çalışıyor. Ümmü Gülsüm’ün sağlığına kavuşması, yaşıtları gibi koşup oynayabilmesi için ilik nakline ihtiyacı var. Uygun donörün Amerika’dan bulunması ile sevince boğulan ailenin mutluluğu maddi imkansızlıklar yüzünden gölgelendi. Ameliyat için Antalya’ya gitmesi ve en az bir yıl orada kalması gereken Nagihan ve Recep Dilmen ailesinin çaresizliği de işte tam da burada başlıyor…

Kızlarının bir an önce sağlığına kavuşması için ellerinden geleni yapan Dilmen ailesinin evine sadece asgari ücret giriyor. Ümmü Gülsüm’ün kullanmak zorunda olduğu ilacından şampuanına kadar her şeyi çok pahalı ve aile karşılamakta güçlük çekiyor.

Maddi imkansızlıklar ellerini-kollarını bağlıyor
Kızlarının tedavisi için iki yıldır her hafta Ankara’ya giden ailenin yol harcırahını devlet karşılıyor fakat Antalya’da bulunan Akdeniz Üniversitesi’nde gerçekleşecek ameliyattan sonra küçük Ümmü Gülsüm’e çok iyi bakılması gerekiyor. Antalya ile Düzce’nin birbirine uzak iller olmasına bağlı olarak doktorların hem kontroller için hem de acil bir müdahale durumuna karşı aileye 1 yıl Antalya’da yaşamalarını önermesi nedeniyle Dilmen ailesi ne yapacaklarını kara kara düşünüyor ve bu yüzden Düzceli hayırseverlerden yardım eli bekliyor.

Kalıcı bir ev, sürekli dezenfekte edilmiş eşyalar, kendisine ait bir oda…
Baba Recep Dilmen, kızı Ümmü Gülsüm’ün yürek burkan hastalığının nasıl başladığını anlattı. Baba Dilmen, “Çocuğum yeni doğduğunda ilk olarak belirtiler cilt kızarıklıklarıyla başladı. İzmit’e gittim 1 buçuk 2 yıla yakın sonra “Ankara’ya gidin” dediler. Yaklaşık 2 yıldır da Ankara’da tedavi görüyor çocuğum. En son orada ilik nakli olacağına karar verildi. Yaklaşık 1.5-2 yıldır da donör bekliyoruz. Çok şükür bulundu ama Antalya Akdeniz Üniversitesi’nde naklin gerçekleşmesi gerekiyor. Orada yaklaşık 1 yıl kadar kalmamız gerekiyor. Nakilden sonra da kalıcı bir ev ve sürekli dezenfekte edilmiş, steril eşyalara kendi odasına ihtiyacı var.” dedi.

Bir asgari ücretle imkansız…
Maddi durumu kötü olan ve ilkokul çağında Hayrunnisa adında bir kız çocukları daha olan Dilmen ailesi asgari ücretle geçimini sağlıyor. Baba Recep Dilmen, hayırseverlere çağrıda bulundu ve durumunu, “Ben asgari ücretle çalışıyorum. Yol masraflarını devletten alıyoruz 300 TL ama araba kiralıyorum yakıtını koyuyorum zaten bitiyor. Benim için önemli olan Antalya’da kaldığımız sürece kalacağımız ev, çocuğa alınacakların listesi… Benim bunları karşılayacak durumum hiç yok. Bununla ilgili duyarlı vatandaşlarımızdan yardım bekliyorum.” sözleriyle anlattı.

 Yardımseverlerden destek bekliyorlar
Amaçlarının nakilden sonra hastalıktan kurtulması için çocuklarına en iyi şekilde bakım sağlamak olduğunu ifade eden baba Dilmen, şöyle devam etti: “İlk amacımız nakilden sonra çocuğumuzun kurtulması. İlk üç ay hastanede kalacak, üç ay sonunda 6 ay veya bir yıl arasında da doktor gözetiminde olacak. Bana Antalya’daki doktorun söylediği, buradan ev tutacaksınız, komple eşyaları, yiyecek, içecek her şeyi dezenfekte olacak. Benim bir yıl Antalya’da kalıp bunları karşılayacak gücüm yok. Çocuğumun kalabalık ortama girmesi de yasak. Hayırseverlerden uzanacak yardım elini bekliyoruz. Allah devletimize zeval vermesin. Hayırseverlerden de şimdiden Allah razı olsun.” dedi.

Ümmü Gülsüm’ün ablası 7 yaşındaki Hayrunnisa kız kardeşinin bir an önce iyileşip sağlığına kavuşmasını istiyor.

“Yaşadığımız ev de kızımın için sağlıklı değil”
Çatısından toz dökülen, etrafında lağım ve kümesin olduğu bir evde yaşam savaşı veren Ümmü Gülsüm’ün bu ev de iyileşmesini engelliyor. Son olarak baba Dilmen, “Önceden kirada oturuyorduk. Kayınvalidem burayı bize verdi ama çocuğumun iyileşebilmesi için sağlıklı bir ev değil. Buraya gelince daha kötü oldu. Bu evde kızım iyileşemiyor.” diyerek hayırseverlere seslendi.