AK PARTİLİLER ÖZCAN GİBİ VEKİL İSTİYOR

Abone Ol

AK PARTİLİLER ÖZCAN GİBİ VEKİL İSTİYOR

Pazartesi günü iki tane konudan bahsetmiştik. Bir: “Talih Özcan AK Parti’ye mi geçiyor?” diye bir tespit yaptık veya bir duyum, bir öngörüde bulunduk.

Talih Özcan bugün zehir zemberek bir açıklama yaptı. Dedi ki: “CHP’nin ben öz evladıyım. Muhalefet noktasında millet kavga etmek istemiyor, kavgalı muhalefet istemiyor ve bu anlamda bu açıklamaları yapanları kınıyorum.” dedi. Tabii bizi de kınıyor bu vesileyle yani bu değerlendirmeleri yapanları.

Ancak siyasetin ince bir stratejisi var. Sayın Talih Özcan hakikaten insanlara dokunan, insanlarla güzel temaslar kuran bir siyasetçi. Dediğim gibi “Düzce’nin talihsizliği” diye beyan edilen Talih Özcan, Düzce’nin abisi olma noktasında çok ciddi bir mesafe kaydetti.

Aslında “AK Parti’ye mi geçiyor?” sözünün altında vatandaştan, tepkiden, tabandan, siyasetten, partiden gelen bir tespit vardı. Bunlardan bir tanesi: AK Parti’ye geçme konusundaki tespitlerin en hassasiyeti şu: Düzce’de zaten AK Parti’nin seçmeni çok üst seviyede. Yani birinci parti Düzce’de ve AK Partili seçmen Talih Özcan gibi bir vekil istiyor aslında. Yani dokunsun, konuşsun, muhatap alsın. Fotoğraflarda, sosyal medyalardaki protokollerde değil de gerçekten gönülden bir temas olsun.

TALİH ÖZCAN’IN ONURU OLACAK TESPİTİ ANLAMAYANLARA NE ANLATALIM

Aslında buradaki enstantane ve espri şuydu: AK Partililer Talih Özcan’ı aslında istiyorlar. “Bizim böyle bir vekilimiz olsun, vekil böyle olsun” istiyorlar. Çözüm üretmez ama insanı insan yerine koyan – hani AK Parti’nin kuruluş ilkesinde var ya Şeyh Edebali’nin sözü: “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” mantığı.

İkincisi de: Cumhuriyet Halk Partililerde veya partili tabandan gelen de “Biz Düzce’de milletvekilimiz var ama muhalif noktada...” Bunun içinde tabii İYİ Partilisi de var, Saadet’i de var, Demokrat Partilileri de var. “Biz Düzce’de olan hadiselerde veya hizmetlerde etkili bir muhalefet yapmadığı” noktasında bir eleştiri var. Bunlar benim eleştirilerim değil, benim tespitim de değil ama toplumun tespiti.

Bir: AK Partililer aslında Talih Özcan’ı kendi partilerinde görmek isterlerken, diğer taraftakiler de – Millet İttifakı’nın içindeki partililer dahil olmak üzere – “Niye daha etkili muhalefet yapmıyor, niye daha sesini yükseltmiyor, bazı meselelerde niye eleştirilerini gündeme getirmiyor?” diye bir algı var.

Bu algıdan aslında Talih Özcan’ın Düzce kamuoyuna baktığınız zaman büyüdüğünü görüyorsunuz. Fakat etraftaki veya genel merkezdeki insanlar Düzce’nin dengelerini tam ve siyasetin yapısını bilmediğinden, Düzce’nin gerçeklerine vakıf olmadığından bunu farklı anlamışlar. Herkese her şey anlatılmıyor tabii.

Ancak şu önemli: Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel merkezi de, Talih Özcan’a oy verenler de veya CHP’liler neyse şunu bilmeliler ki burada Talih Özcan’ın AK Partilisi de, MHP’lisi de, CHP’lisi de sahiplenip herkes kendinde görmek istiyor. Ha buradan farklı bir amaç çıkartmak isteyenler de değerlendirmelerini yapabilirler.

Ancak bana sorarsanız, benim kendi görüşüm, ben yine aynı şeyi söylüyorum ve iki tane tespit doğru.

Tespitlerden bir tanesi şu doğru: Talih Özcan kavga etmeden, suya sabuna dokunmadan, yumuşak bir şekilde bir siyaset ve bir muhalefet yapıyor. Herkese mavi boncuk dağıtmaya devam ediyor. Bu kendi bildiğidir, tabii onu bilemeyiz biz.

Burada etkili bir muhalefetin olmadığına ben de inanıyorum. Ha bunu hoşgörüyle yapıyor, tatlılıkla yapıyor, o kendi bileceği iş.

Ama ikinci tespit: Düzce kamuoyunda, AK Parti’de, MHP’sinde, CHP’sinde artık istedikleri vekil profili Talih Özcan’da olduğunu gördüklerinden “bize AK Parti’ye geçsin diye, AK Partili olsun diye” sahipleniyor. Bundan insanların onur duyması lazım, gurur duyması lazım.

Ama sığ siyaset yapan, küçük siyaset yapan, küçük gören, büyük resmin büyüğünü göremeyenler bunu farklı şekilde değerlendiriyorlar.

Şimdi, Düzce sivil toplum kuruluşlarının çok etkili bir ismi – AK Parti’den de milletvekili, hatta belediye, il başkanlığı adaylığı söz konusu olan bir isim – bir tespitte bulundu. Ankara’da heyecanın kaybolduğunu gördüğünü söyledi.

Yani Süleyman Demirel’in bir lafı var, diyor ki: “İktidar güç kaybettiğini görürse, trafik polisinin tavrı bile değişir.” der rahmetli Süleyman Demirel.

DERİNDEN TABANDAN GELİYOR

Pazartesi günü Anahtar Parti’den bahsetmiştim. Şimdi, AK Parti veya MHP’den umduğunu bulamayan – fazladır, eksiktir onu bilemem – bir kitle kendine yer arıyor. Bu yer, Cumhuriyet Halk Partisi’nde veya diğer partilerde yer bulamayanlar, eski kafa diyelim veya demokrat değil de ideolojik bakanlar kendilerine yer arıyor. Aradıkları adres de Sayın Yavuz Ağıralioğlu’nun partisi, Anahtar Partisi.

Ben bunu çok duymaya başladım. İnsanlar Sayın Yavuz Ağıralioğlu’nun söylemleriyle, meselelere bakışıyla, memlekete dokunuşlarıyla kendinde bir şeyler buluyorlar ve bu da sessiz sessiz, derinden derinden merkez sahadaki yerini alıyor.

Metin Topal biliyorsunuz, atanmış ilk başkan. İlk il başkanı, yani Türkiye’de atanan ilk il başkanı Düzce’de Metin Topal ve ekibi de hakikaten bir zoru başararak siyasete fazla bulaşmamış, yeni, temiz isimlerle beraber sahaya çıktı. Bu sahada güzel bir algıyla bu işi getiriyor.

Şimdi siyasette “kaşar” olanlar var, içine girenler var. MHP’den, oradan buradan bu partiye gelmiş olanlar var. Ama bu kaşarların ömrü ne kadar olur? Güneş fazla olduğu zaman gevşer bunlar. Ama onun haricinde kaşar olmayan, temiz olan, Metin Bey’in kurduğu ekipteki o genç temiz siyaset yapan insanlar da Düzce yerel siyasetinde, genel başkanlarının parti politikalarının söylemlerini güzel anlatabilirlerse merkez sahada Anahtar Parti’nin yükselişini hep beraber göreceğiz.

Ben bunu görüyorum. İnsanlar bunu söylüyor. Ha, niye bu? Niye şimdi?

MERKEZ SAĞIN ADRESİ ANAHTAR PARTİ OLDU

Bugün muhafazakâr veya merkez sağda olanlara Cumhuriyet Halk Partisi’ne veya sola oy verdirmek çok zordur. “Bizi CHP’ye mahkûm etmeyin. Biz artık burada bunu değerlendireceğiz, farklı arayışa, farklı anlayışa gideceğiz.” dediklerindeki adres Anahtar Partisi olmaya başladı.

Ha bunu niye söylüyorum? AK Parti’de siyaset yapan da, diğer partilerde MHP’de siyaset yapan da veya diğer partilerde siyaset yapanlar da bu tespiti zaten biliyorlar, görüyorlar. Herkes ona göre siyasetini belirlesin. Bu yükseliyor, bu düşüyor, alçalıyor değil...

BİR KİŞİNİN EGOSU 100 KİŞİLİK EKİBİ DAĞITTI

PARTİSİNİ YÖNETEMEYEN DÜZCE’Yİ NASIL YÖNETECEK?

Ama Yeniden Refah, Düzce’de eline ayağına bulaştırdı her şeyi. Bir Davut Güloğlu denilen kişinin hırsından, nefsinden, ihtirasından, egosundan ne derseniz deyin yüzlerce kişi Düzce’de bertaraf oldu. Teşkilatlar ayrıldı, istifa eden edene. Belediye meclis üyeleri ayrıldı. Daha da ne olacağı belli değil. Darmadağın oldu.

Niye? Bir kişinin Düzce’de milletvekili adayı olacağım, belediyede şu kadar oy aldım…

İşte o Yeniden Refah’a verilen oyların şu andaki adresinin ben orası olmadığını söyleyeyim. Çünkü emanet oydu onlar. Onlar AK Parti’ye veya Milliyetçi Hareket Partisi’ne veya merkez sahadaki tepki oylarıydı. O tepki oyları şu anda o adresten ayrıldı. Çünkü kendini idare edemeyen, bir ekip kuramayan, ekip ruhuyla hareket edemeyen adam Düzce’yi nasıl idare edecek? İnsanlar bu kadar cahil değil. Düzce’nin insanı bu kadar düşüncesiz değil.

Anahtar Parti adres olmaya başladı ve burada herkes – yani adresin sahibi sevinir de – üzülecekler üzülsün, tedbir alacaklar tedbir alsın. Memleketin durumu bu. Şu anda bunu özetlemiş olduk.

Hoşça kalın, dostça kalın, Allah’a emanet olun.

KÖŞE YAZISININ VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN