Ordu’da geçen yıl açılan, denize 100 metre mesafede, 20.000 kapasiteli, FİFA standartlarında şahane bir stadyum… Düzcespor maalesef böylesine mükemmel bir stat ve zemine rağmen iyi futbol sergileyemedi ve adeta puan hovardalığı yaparak cepten yemeye devam etti. Benim de aklıma Erol Evgin’in ‘ ATEŞLE OYNAMA’ parçası geldi… Ligin bitimine 6 maç kala en yakın rakibinden 9 puan önde olan temsilcimiz son 3 maça girerken bu büyük avantajı eriterek 3 puana indirdi. Son dakikada penaltı golüyle beraberliğe yakalanmamız üzücü oldu ama bu görüntü ile 1 puana da sevinmedik diyemeyiz.

İLK YARIDA OYUNU DOMİNE EDEN ORDUSPOR’DU

M.Rıdvan Özdemir dışında tam kadro başlayan Düzcespor, rakibinin tempolu oyunu ve pas trafiği karşısında organize olmakta zorlandı. Aslında rakip takımın gol yükünü çeken oyuncularından Gökhan Erdöl’ün olmaması ve takımın diğer golcüsü Şükrü Kaan Kılıçarslan’ın da ilk yarının ortalarında sakatlanarak çıkması Orduspor’u gol noktalarında sıkıntılı hale getirmişti. Ancak bu dezavantajına rağmen sahada özellikle kanatları iyi kullanan, hareketli oyunuyla ceza sahamıza rahat gelen bir Orduspor izledik. Emre Tosun’un direkten dönen şutu endişelerimizi arttırırken, Murat Gürbüzerol’un şık kontrolü ve usta gol vuruşu ile nefes aldık. Bu gol sonrası Orduspor’un atakları devam etti. Özellikle sağbekleri Taner Kahriman kendi kulvarında etkili ataklar geliştirirken; rakibin son pas tercihleri ve gol vuruşlarındaki zafiyetleri şansımızdı. Bu devrede stoperlerimizden Onur Şirin’in tecrübesine rağmen isabetsiz çıkış paslarıyla sıkıntı yaşadık. Ayrıca ender olarak kazandığımız serbest vuruşlardan birinde duran top organizasyonu beklerken, Nevzat Bilen’in kaleyi düşünmesi ilginçti.

İKİNCİ BÖLÜMDE DEĞİŞEN BİR ŞEY YOKTU

Bu devreye de iyi başlayan Orduspor yine defanstan sektirdiğimiz toplardan birinde, Mikail Albayrak’ın şutunda, kalecimiz Ersin Aydın, refleksiyle topu çıkarırken kalan dakikaların zor geçeceği ortadaydı. Bu yarıda Nevzat Bilen’in sağdan gelen ortaya ceza sahası dışından vuruşu ve rakip defansın hatasında topu kapan Oğuzhan Erdoğan’ın az farkla auta giden şutu dışında pozisyonumuz yoktu. Kalemize gelen ortalarda doğru uzaklaştıramadığımız toplar ve defanstan isabetli paslarla çıkamayışımız oyunumuzun en büyük defolarıydı. Orduspor ise geliştirdiği etkili atakları ilk yarıda olduğu gibi, doğru paslar ve gol vuruşlarıyla sonuçlandıramadığından skoru bulamadı. İlerleyen dakikalar rakibin baskısını daha da arttırdığı ve normal sürenin son dakikasında kazandığı penaltı golüyle beraberliğe ulaştığını gördük. Altaş TV spikerlerine de centilmence maç sunumları nedeni ile teşekkür etmek isterim.

TOPUN ARKASINA BÖYLE GEÇİLMEZ

Maç sonu röportajlarda teknik direktörümüz Yavuz İncedal topun arkasına geçerek kaptığımız toplarla hücum geliştirmeyi denediklerini söyledi. Tabii ki taktik sorumluluk kendisindedir ancak topun arkasına böyle geçersek her zaman futbol şansı bizden yana olmayabilir. Bu sistemle oynadığınızda rakip atakları 2. Bölgede kesip tempolu oyun ve isabetli paslarla rakip kaleye gidebilmeniz lazım. Oysa biz genellikle rakip atakları yerinde ve zamanında kesemeden çok pozisyon verirken kaptığımız toplarla maalesef yetersiz tempo ve düşük pas trafiği ile pozisyon bulmakta zorlandık.

OYUNCU DEĞİŞİKLİKLERİ BİZİ DAHA DA GERİ YASLADI

Yavuz hocamızın ilk değişikliği mecburiyetten gerçekleşti. Sakatlanan Recep Kalkan’ın yerine Dede Çelik oyuna dâhil oldu. Daha sonra ilk müdahale 75’te geldi. Santrfor Murat Gürbüzerol’un yerine M.Enes Erdem girdi. Oysa sahadaki görüntü sanki oyuna daha erken dokunmayı gerektiriyordu. Samet Eker’in bu kadar etkisiz görüntüsü ile 90 dakika nasıl sahada kaldığını anlayamadım. Eğer sıkıntısı yoksa Timur Kosovalı’yı sağ kanatta oyuna sürüp rakibi şaşırtabilirdik. Oğuzhan Erdoğan’ın yerine Osman Boz, 84’te oyuna dâhil olunca artık son dakikaları iyice geri yaslanarak oynayacağımız ortadaydı. Nitekim de böyle oldu. Skoru korumaya yönelik değişiklikler fayda vermedi ve 2 puan daha bırakarak evimize döndük.

ARTIK İŞİN ŞAKASI YOK

Ligin boyunun iyice kısaldığı ve son 3 haftaya girdiğimiz bu dönemde çok dikkatli olmamız gerekiyor. Rakiplerimiz İskenderunspor ve Iğdırspor’un 2 deplasman maçına karşılık biz sadece tek deplasmana çıkacağız. Özellikle bu hafta Iğdırspor’un; kendi sahasında bu sezon çok başarılı olan ve play-off iddiasıyla maça çıkacak olan Aksaray Belediyespor deplasmanına çıkacak olması ve İskenderunspor’un da küme düşme potasında yer alan, can derdine düşmüş Darıca Gençlerbirliği deplasmanında ter dökecek olması büyük avantaj... Rakiplerin kaybedeceği bir haftada Kalecik karşısında alacağımız 3 puan bu hafta sonu şampiyonluğumuzu resmen ilan etmemizi sağlayabilir.

DÜZCE 8181 STADYUMU’NU HAK EDİYOR

Ordu’nun muhteşem stadını gördükten sonra Düzce’nin de Türkiye’nin en genç illerinden birisi olarak yeni bir stadyumu hak ettiğini söylememiz gerekiyor. Bu işin peşini bırakmadan bir an evvel hayata geçirilmesi için herkesin üzerine düşeni yapması çok önemli.