Efendim selamünaleyküm. Serhat kent Edirne'den sizlere selam ve muhabbetler söylüyoruz.
Şeyh Edebali der ki: "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." Bir millet kültürüyle, geleneğiyle, göreneğiyle yaşar, büyür, asil olur. İşte atalarımızın 664 yıl önce bu diyarda, bu coğrafyada, bu alanda Kırkpınar diye güreşlerinde bizlere bıraktığı bir mirası burada görmek adına geldik.
ATA SPORU GÜREŞİN DÜZCE’DE YAŞATILMASI LAZIM
Bizim de Düzce'de zaman zaman güreşlerimiz oluyordu ama farklı sebeplerle beraber bu güreşler artık olmuyor. Yağlı güreşler oluyordu ve Türkiye'nin muhtelif bölgelerinden insanlar buraya geliyorlardı. Bu güreşleri sadece Balatlı-Beyören köy güreşleri olarak yaşayabiliyoruz.
Şimdi geldiğimiz nokta şu: Bir millet asaletiyle, geleneğiyle, göreneğiyle büyür, gelişir, çim salar ve dünyada kültürüyle hükmeder.
Selimiye Camii, Osmanlı'nın ikinci başkenti biliyorsunuz. İlk başkenti İzmit’ti, ikinci başkent Edirne'de verilen mücadeleden sonra ne oldu? İstanbul fethedildi.
Güreşler insanların birbiriyle olan münasebetlerini, dostluklarını, hasretlerini gideren bir spor, bir gelenek. Bu geleneğin Düzce'de yaşaması lazım. Bu geleneğin Düzce'de büyümesi lazım. Düzce'de bu toprağın, bu maneviyatın, bu kültürün bir sebebi.
Kırkpınar'dan, Edirne'den, Selimiye'den, Serhat başkenti Edirne'den, ikinci başkentimizden; tüm bu diyarları, bu toprakları, bu asaletleri, bu kültürleri, bu bize onur veren, hayat veren, gurur veren, asaleti yaşatan, mirası bırakan tüm devlet büyüklerimize, atalarımıza rahmetle, muhabbetle, saygıyla sunuyoruz.
Allah onların mekanlarını cennet eylesin.