Düzce’de son dönemde en üst makamda ağırlanmak ve bilinmek anlamına gelen bu gelişme hakikaten bize onur verdi. Fakat burada dikkat çeken bir şey oldu. Kadın Kolları Genel Başkanı, gerek hükümet gerekse de parti çalışmalarında cumhurbaşkanına kadınlar verilen ehemmiyetle en çok yakın olacak isim. Bu da Düzce milletvekilimiz. Düzcelilik ruhuna yakışmayan iki tane gelişme var burada.

GENEL BAŞKAN DEMEK CUMHURBAŞKANINA YAKIN OLMAK DEMEK

Birincisi, Sayın Ayşe Keşir Kadın Kolları Genel Başkanı olduktan sonra gerek belediyeler, gerekse teşkilat bunun Düzce’de bir bayram havası şeklinde karşılanması için billboard, basın vb. olmak üzere her yerde aksiyona geçmesi gerekiyordu. Bu olmadı. İkincisi de şu: Salı günü kongreye Düzceliler olarak gidildi. Sayın Cumhurbaşkanı orada Sayın Ayşe Hanım’a çok güzel iltifatlarda bulunarak onure etti ve biz de onure olduk.

KEŞİR’İN GENEL BAŞKAN OLMASI BAYRAM HAVASI OLUŞTURULMALIYDI

Düzce neredesin deyince bir ses çıktı mı çıkmadı mı belli değil. Ama Van’ı ya da başka vilayetleri sorduğu zaman neredesiniz deyince salonda müthiş bir ses çıktı. Buraya gidenler yeterli olsaydı o ses o salonu inletseydi burada fevkalade bir kabul olurdu.

Yerelde düğün bayram gibi kutlayacak olduğumuz bir gelişmeyi sıradan bir olay gibi gerçekleştirdik. Sadece sosyal medya üzerinden hafif bir şekilde duygumuzu ifade ettik. Genel Merkez’de o salon ‘Düzce’ denildiği zaman inlemeliydi. İnlemedi. Sesin çıkıp çıkmadığı belli olmadı. Ayşe Keşir’i sevmek zorunda değiliz. Çok seviyorsak da farklı bir yere koyak zorunda değiliz. Ama Düzce’nin milletvekili Ayşe Keşir genel başkan olmuş ne yerelde ne genelde bu ses bu gelişmenin neşe ve mahiyetinde çıkmamış. Yazık.

BU NASIL BİR DÜZCELİLİK?

Üçüncü bir gelişme daha var. Ayşe Hanımefendi’nin genel başkan olması noktasındaki bu gelişme iki konuda hayat buldu. Gerek sosyal medyada gerekse de öncürtv.com’a gelen yorumlarda bu durumdan hoşnut olmayanlar var. Bu nasıl bir Düzcelilik? Genel başkanın olmuş. Bir partide kadın kolları genel başkanın olmuş. Bunun nesini sevmiyorsunuz? Bu gerek partinin içinde gerekse de dışında. Burada Düzcelilik noktasında bir zafiyet içindeyiz. Böyle Düzcelilik olmaz!

DIŞARIDA DÜZCELİLİĞİ SAĞLAYAMAYACAK RADDEYE GELMİŞİZ

Hepsinden önemlisi şu var. Biz kol kırılır yen içinde kalır diyerek. Sorunlarımız dertlerimizi sorunlarımızı ve dertlerimizi iç içe çözme cihetine girip partilerin genel merkezlerinde, Ankara’da, dışarıda Düzceliliği sağlayamayacak raddeye gelmişiz. Beklentisi çok olanlar mutsuz olurmuş. Beklentimiz millet ve memleket. Ama kendi istikbalimizi, egolarımızı bunun önüne aldığımız zaman işte böyle bir sonuç çıkıyor. Ben burada Ayşe Hanımefendinin geldiği noktada Düzce’den görmediği heyecan ve taltifi Sayın Cumhurbaşkanımızdan görmüş olmasını çok anlamlı buluyorum. Dr. Faruk Özlü; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı olduğu dönemde ‘Yarın ayrılacak, sonraki gün bırakacak’ gündemi oluşturuldu. O kalktıktan sonra bunu diyenler mi oturdu oraya? Hayır başkası oturdu. Ne oldu şimdi?

AMAÇ ÜZÜM YEMEK OLMALI. BAĞCIYI HERKES DÖVER.

Bakanlıkta Özlü olsaydı eğer Düzce’nin sorunları daha güzel çözülürdü. Kısa vadede birçok meseleye el atıldı. Şu anda da Sayın Keşir genel başkan oldu. Bu çok önemli bir şey. AK Parti’nin çok büyük bir sempatizan kitlesi. Erkekler başka partiye oy verirken bu ülkede kadınlar AK Parti’ye oy verdi. Amaç üzüm yemek olmalı. Bağcıyı herkes döver. Amaç çözüm üretmek olmalı. Sorunu herkes söyler.

NE YERELDE NE GENELDE BİR SES GÖREMEDİK

Bugün basın toplantısında Mustafa Keskin ‘Biz destek verdik, vekilimize sahip çıktık mutlu olduk” dedi ama onu ne yerelde ne genelde görebildik. Ankara’da tarihinde Düzceliler’in düğün bayram yapması gereken bir organizasyonda varlığımızla yokluğumuz belli olmadı. Şu anda pandemi var 10 tane otobüsle gitmek diye bir şey zaten yok. Araçlarla gidilseydi ve orada güzel bir ses çıksaydı. Yani Düzcelilik ruhunu kaybetmişiz.

MESELE AK PARTİ MESELESİ DEĞİL, DÜZCE MESELESİDİR

Kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama Düzceliler’in bizim hemşehrimiz diye sahip çıkmazsa, aynı dili konuşup aynı duyguyu paylaşmazsak, ki şu andaki fotoğraf bunu gösteriyor, biz coğrafyada mükemmel bir noktada olmamıza rağmen bu özelliğimizi birbirimize olan muhalefetimizden ve enaniyet duygusundan dolayı olumlu bir şekilde sonuçlandıramayız. Ben burada Cumhuriyet Partisi’nde veya Milliyetçi Hareket Partisi’nde gençlik ve kadın kolları ile diğer birimlerde Düzceli bir genel başkan  olmasında yanı tepkiyi gösterecektik. Mesele AK Parti meselesi değil, Düzce meselesidir.

Burada Konuralp ailesinden birisi geçtiğimiz zamanda vefat etti. Sayın Kılıçdaroğlu’nun basın danışmanı olması hasebiyle Sayın Kılıçdaroğlu buraya cenazeye geldi. Cenazeye gelmesi insani bir durum ama bir genel başkanın bu şekilde yanındaki insana itibar edip gelmesi başka bir şey.

DÜZCELİLİK RUHU YENİDEN HAYAT BULMALI

Bizim her partide, bürokrasinin her noktasında özel ve yetkin insanlarımız olduğu sürece Düzce’ye bir şeyler katarız. Bu noktalara gelen insanları da siyasi parti kaygısı gütmeksizin Düzceli, olarak taltif edersek de yarın bunların bize çok olumlu dönüşleri olur. Anlayana sivrisinek saz, anlamaya davul zurna az.

Düzcelilik ruhu yeniden hayat bulmalı. Bugün ilçeyken Bolu vilayetini yöneten Düzce ilken kendi meselesini yönetmez hale geldi. Düzce’nin beyin ve büyüğe ihtiyacı var.