Sosyal yaşam içinde, sohbetlerde geçen "Bulunmaz Hint kumaşı" deyimi çok şey anlatır.

Deyimin kökeni ise İngiliz zalimliği ve kapitalizmin vahşiliğinden gelmektedir.

Bilirsiniz, 1612 yılında İngilizler Hindistan'ı işgal edince, ilk önce ticaret merkezi kurdular.

Geniş Hindistan ovalarında insanları çalıştırıp ekilen pamukları gemiler ile İngiltere'ye getirip tekstil makinalarında kumaş ürettiler. Sonra Hintlilere verdikleri parayı geri almak için de bu kumaşları satmaya çalıştılar. Daha pahalı ve emekle üretilen Hint kumaşları karşısında, kendi ürettikleri kumaşları satamayınca canice bir yönteme başvurdular. El tezgahlarında kumaş dokumalarını ve düğüm atmalarını engellemek amacıyla 40.000 Hintli çıkrıkçının özellikle baş parmaklarını ve ellerini kestiler. Artık Hint kumaşını dokuyabilecek ustalar olmadığı için de bulunmaz oldu.

Akçakoca özelinde, Düzce genelinde, eğitimli, kabiliyetli ve kaliteli birçok insan yetişiyor. Ancak bunlar, ucuz ayak oyunları, dedikodu ocakları ve tehditler ile siyaset ve sivil toplum kuruluşlarından uzak tutuluyorlar.

Okuyup araştırarak kendilerini yetiştiren bu insanlar, ailelerinden aldıkları kültürleri gereği, etraflarına saygı ve sevgi içinde davranıyorlar.

Ama bu davranış biçimi ile, Düzce gibi bir ilde, hayatta bir baltaya sap olamamış, dikili ağaçları olmayan, başkalarının emeklerini sömürme kabiliyetlerini geliştirmiş, kaybedeceği onur, şeref, haysiyet gibi insanı özellikleri de olmadığı için de özgüvenleri çok yüksek olan insanlarla baş edemiyorlar. Hukuk çerçevesinde de sonuç almaya çalıştıklarında, atıp sallayan kabadayılar, devletin karşısında, 360 derece dönüp, yaptıklarını ve söylediklerini inkar ediyorlar.

Sonra ne mi oluyor? Hint kumaşı üretmeyi bilenler memleketini, Düzce'yi terk ediyorlar. Ondan sonra Düzce için çalışacak siyasetçiyi, Düzce'yi geliştirecek sivil toplum kuruluşlarını ara ki bulasın! Layık insanlar olmayınca, Düzce liyakatsız insanların elinde kalıyor.

Bu yazdıklarım yıllardır Düzce sosyal hayatında konuşulur durur. Hatta, Türkiye genelinde mafya deyince ilk akla gelen yer Düzce'dir. Çözüm için ise kimse elini taşın altına koymaz. Herkes birilerinden bu işe müdahale etmesini bekler. Oysa bunun çok kolay çözümü var.

O da Düzce'nin kadınları.

Verin yetkileri kadınlara, görün bakalım Düzce nasıl kalkınıyor! Denizi, ormanları, gölleri, şelaleleri ile uzun yıllara dayanan farklı kültürleri nasıl verimli hale geliyor.

Velhasıl, tüm Türkiye'nin kıskanacağı, mutlu insanların yaşadığı, iki metropol şehrin ortasında, nefes alacak vaha olmak, Düzceli kadınların elindedir.

Ondan sonra görelim bakalım kulağı kesikler, karar alıcılara nasıl hükmedecek? Kadınla muhatap olurken nasıl hakaret edecek? Hangi babayiğit kadın yolu kesecek? Hangi şerefli erkek kadını tehdit edecek.

İnsan yavrusuna anne, delikanlıya sevgili, adama eş olan kadınlar, memleketi için de doğruyu yapacak, yanlışa fırsat vermeyecektir. Düzce'de kendini yetiştirmiş bir çok kadın vardır. Son yıllarda, onları Düzce sosyal hayatında gördükçe umudum artmaya başladı.

Bugün olmasa da, bir gün aklı selim galip gelecek, Düzce'nin yıldızı kadınlarımızın elinde parlayacaktır.

Örnek mi?

AK Parti Genel Merkezi Kadın Kolları Başkanı ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir kadar Düzce'ye faydası olan vekil görmedim.

Çevremizde, Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar kadar başarılı rektör görmedim.

Düzce İl Genel Meclisi’ne Çiğdem Günal kadar uzun süre başarıyla başkanlık yapanı görmedim.

İl dahil, AK Parti teşkilatlarında AK Parti Düzce İl Kadın Kolları Başkanı Gönül Ekiz Asuk kadar sevilenini görmedim.

Düzce Kent Konseyi Kadın Meclisi’nden Ayfer Yüksel kadar etkili faaliyeti olan il dahil, kent konseyi görmedim.

Düzce ilindeki 363 muhtarın içinde, Kara Hacı Musa Mahallesi Muhtarı Hanife Gür kadar gündemde olan, başarılı muhtar görmedim.

Sivil Toplum kuruluşlarında, Milli Beka Hareketi Düzce İli Kadın Kolları Başkanı Hediye Gökçe ve Tarihi Yukarı Mahalle Dernek Başkanı Gülten Tekin Özdeş kadar başarılı olup, üretken olanını görmedim.

Kimbilir belki başarılı olan erkekler de vardır. Ancak bunlar, paranın döndüğü, hizmetin ve emeğin ön planda olduğu hiçbir yerde kadınlar kadar başarılı ve etkili olamıyor.

Kalın sağlıcakla.